AB KYOTO SONRASI İKLİM ANLAŞMASI İÇİN 2011’İ HEDEFLİYOR
Aralık 2009’da Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da gerçekleştirilen ve Kyoto Protokolü’nün kapsamının sona erdiği 2012 sonrasının emisyon azatlım yükümlülüklerini belirlemeyi hedefleyen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 15. Taraflar Konferansı’nın (COP15) başarısızlıkla sonuçlanmasını takiben başlayan arayışlara bir katkı da Avrupa Birliği’nden geldi. Avrupa Komisyonu 9 Mart’ta uluslar arası iklim değişikliği müzakerelerine ilişkin “Kopenhag Sonrası Uluslararası İklim Politikası: İklim Değişikliği Üzerine Küresel Eylemi Yeniden Canlandırmak için Harekete Geçmek” isimli bir strateji belgesi yayımladı.
Hatırlanacağı gibi 2010 yılı Şubat ayında göreve başlayan yeni Avrupa Komisyonu bünyesinde “İklim için Eylem” isimli yeni bir genel müdürlük oluşturulmuştu. Bu yeni dosya ise Kopenhag’daki iklim müzakerelerine de başkanlık eden eski Danimarka Çevre Bakanı Connie Hedegaard’a emanet edilmişti. İklim müzakerelerine ilişkin hazırlanan bu yeni stratejiyi de İklim için Eylem genel müdürlüğü ve Komisyon’un Çevre genel müdürlüğü ortak hazırladı.
Belgede yer verilen konular arasında Haziran’da sona ermesi beklenen Birleşmiş Milletler İklim Müzakerelerine ilişkin bir yol haritası belirlenmesi en acil öncelik olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda Kopenhag’da varılan mutabakatın içinin doldurulması ve kalıcı bir hale getirilmesi en önemli hedef haline geliyor. Ancak, bu noktada Hedegaard konuya temkinli yaklaşarak 2010 Aralık ayında Meksika’nın Cancun kentinde yapılacak olan COP16 toplantısına kadar çözüm beklemediğini, anlaşmanın 2011 senesinde Güney Afrika’da gerçekleştirilecek olan COP17 toplantısına kalabileceğini ifade etti. İklim için Eylem Dosyasından Sorumlu Komisyon Üyesi aynı zamanda muhtemel bir anlaşmanın Kyoto Protokolü’nün zaaflarını gidermesi gerektiğine dikkat çekerek halihazırda Kyoto’ya taraf olan ülkelerin küresel emisyonların sadece %30’unu saldığını belirtti.
AB stratejisindeki bir diğer önemli hedef, AB’nin sera gazı emisyonlarını 2020’ye kadar azaltma hedefini %20’den %30’a çıkarması olarak öne çıktı. Hatırlanacağı gibi bu hedef Kopenhag’daki Zirve öncesi ve sırasında da tartışılmış; ancak, AB üyeleri arasında mutabakat sağlanamamıştı. İngiltere, Danimarka, Hollanda ve İsveç’in başını çektiği bazı AB üyeleri hedefin tek taraflı olarak artırılmasının AB’nin kendi yararına olacağını savunurken, Doğu Avrupa ülkeleri, İtalya ve Finlandiya ise tek taraflı bir artırıma şimdilik karşı çıkıyor. Bu çerçevede, 2020 yılı hedeflerinin artırılması konusunda herhangi bir karar alınmadan önce Komisyon’un konu üzerine hazırlamakta olduğu etki analizi raporunun bekleneceği dile getiriliyor.
2020 hedeflerinin gözden geçirilmesi tartışılırken AB bir yandan da daha uzun vadeli emisyon azatlım hedeflerini somutlaştırmaya çalışıyor. Geçtiğimiz aylarda AB’nin 2050 yılı emisyon azatlım hedefi 1990 referans yılına göre %80-95 olarak belirlenmişti. Bu kapsamda, Komisyon’un 2020 sonrası atılması gereken adımları sene sonuna kadar açıklaması bekleniyor. Öte yandan, belgede AB’nin uzun vade hedeflerinin yanı sıra kısa vadeli hedeflerine de değiniliyor. Bu çerçevede, AB’nin iklim değişikliğinin etkilerine uyum için gelişmekte olan ülkelerin kullanımına açılacak fona 2010-2012 yılları için 2.4 milyon Avro katkıda bulunması gerekiyor.
Komisyonun açıkladığı strateji belgesinde yer alan bir diğer öncelik ise iklim politikaları konusundaki AB pozisyonunun savunulmasını kapsıyor. Özellikle, diğer uluslararası aktörlerle temasların bu hedef doğrultusunda kullanılması öngörülüyor. Komisyonun hazırladığı strateji belgesi 15 Mart’ta yapılacak AB çevre bakanları toplantısında ele alınacak.