Hatırlanacağı gibi AB Emisyon Ticareti Sisteminin (ETS) temel mantığı, karbondioksit salınımına bir tavan getirilmesi üzerine kurulmuştu. Buna göre, oluşturulan emisyon pazarında, kendi kotasını aşmayan işletmelerin, ellerinde kalan fazla “kirletme izinlerini” satabilmesi hedeflenmişti. Benzer şekilde kendi kotasını aşan işletmeler ise bu pazardan kirletme izni satın alabilecekti. Tüm bu nedenlerden dolayı tercih edilen Emisyon Ticareti’ni düzenleyen ilk yönetmelik (2003/87/EC) 2003’te Konsey tarafından kabul edilmişti. AB çapında 11.500 civarında tesisi içeren ve toplam AB sera gazı emisyonunun yaklaşık yüzde 40’ını kapsayan ETS’nin ilk dönemini 2005 – 2007 yılları oluşturuyordu. Komisyon 2005 – 2007 dönemi için üye devletlere kendi ulusal tavanlarını belirleme hakkı tanımıştı ve buna göre üye devletlerin, kirletme izinlerinin büyük kısmını işletmelerine kendi belirledikleri tavana göre dağıtması öngörülmüştü. Sistemin tüm mantığına aykırı olan bu tercih, birçok üye devletin ulusal eylem planlarında şişirilmiş tavanlar belirlemesine yol açmış ve bunun oluşturulması öngörülen pazara etkisi ise doğal olarak olumsuz olmuştu. 2006 yılı ortalarında CO2 kota fiyatları dibe vurmuştu. Bu tecrübeden ders alan Komisyon, 2008 – 2012 dönemini kapsayan ikinci ETS döneminde üye devletlerin önerdikleri tavan rakamlarını birçok durumda aşağıya çekerek soruna çözüm getirmeyi denemişti. Ancak, küresel kriz dolayısıyla birçok AB üyesinin ekonomik olarak küçülmesi veya son derece sınırlı büyümesi, öngörülen kota oranlarının kullanılmamasına yol açmış ve bu durumun pazarda kirletme izni arzı fazlasına sebebiyet vermesi Komisyonun hesaplarını alt üst etmişti. Öte yandan, Polonya ve Estonya’nın Komisyon’un kendi belirledikleri tavan rakamlarını usulsüz olarak aşağı çektiği şikâyetiyle İlk Derece Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun Eylül ayında lehlerine sonuçlanması ETS’yi belirsizliğe sürükleyen ikinci neden olmuştu. Mahkemenin kararı üzerine kota fiyatları bir günde yüzde 3,9 düşmüştü. Mevcut durumda kirletme izinlerinin sadece yüzde 10’unun açık artırmayla satışına izin verilmesi ise, büyük çoğunluğunun ise serbestçe dağıtılması gerçek anlamda bir emisyon pazarı oluşumunu engelleyen bir diğer etken oldu.
İşte bu geri plan çerçevesinde Macaristan’ın AB Emisyon Ticareti Sistemi’nin açıklarından faydalanarak kullanılmış kirletme izinlerini (veya “sıcak havayı”) AB dışındaki pazarlara satması büyük skandal yarattı. Macaristan her ne kadar satışların AB içine yapılmadığını açıklasa da bu kotaların el değiştirdiği bazı AB piyasalarında Macaristan çıkışlı olduğundan şüphelenilen kullanılmış kirletme izinlerine rastlanması kirletme izni fiyatlarının CO2 tonu başına on iki Avro’dan bir Avro’ya düşmesine sebep oldu. Analistler, bu son krizin ETS’nin güvenilirliğini ciddi şekilde sarstığı fikrinde birleşiyorlar.