AVRUPA BİRLİĞİ KONSEYİ BAHAR ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİ
AB Konseyi Bahar Zirvesi 25–26 Mart 2010 tarihlerinde Brüksel’de yapıldı. Zirve’nin gündeminde Yunanistan’a yapılacak yardım, Avrupa 2020 stratejisi ve iklim değişikliği vardı. 25 Mart tarihinde Avro Alanı ülkelerinin hükümet ve devlet başkanları tarafından açıklanan bildiride, mali ve ekonomik istikrara ilişkin unsurlar ortaya koyuldu. Bu kapsamda, genel olarak Avro Alanı ülkelerine ve özelde Yunanistan’a, içerisinde bulunduğu krizden kurtulması amacıyla sağlanacak yardım da belirlendi.
Öncelikli olarak, Yunanistan tarafından 3 Mart’ta açıklanan ek önlemlerin 2010 yılı bütçe hedeflerine ulaşmak için yeterli olduğu vurgulandı ve Yunanistan’ın piyasaların güvenini yeniden kazanmak için sergilediği kararlı tutumun farkında olunduğu ifade edildi. Yunanistan’dan bir talep gelmediği için henüz yürürlüğe koyulmayan AB önlemleri ise genel olarak şu unsurlardan ibaret:
Bildiride aynı zamanda, mevcut durumun Avro Alanı’nda mali istikrarın sağlanması için var olan çerçevenin ve kriz zamanlarında harekete geçme kabiliyetinin güçlendirilmesi gerektiğini gösterdiğinin altı çiziliyor. Bu kapsamda, AB’de ekonomi politikalarının güçlü eşgüdüm içerisinde geliştirilmesi ve AB’nin ekonomik yönetişiminin ilerletilmesi gerektiği vurgulanıyor. Geleceğe ilişkin olarak, ekonomik ve bütçesel risklerin daha sıkı gözlenmesi için adımlar atılması çağrısı yapılıyor.
Bildirinin tam metnine http://www.consilium.europa.eu/showPage.aspx?lang=en adresinden ulaşılabilir (sayfada, dil değişiklikleri yapılarak aşağıda dipnotta belirtilen farklılıklar takip edilebilir).
Beş temel hedefi istihdam, ar-ge, iklim ve enerji, eğitim, yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele olarak özetlenebilecek Avrupa 2020 stratejisi, Zirve sonucunda onaylandı ve strateji Haziran’da yapılacak Zirve’de kabul edilecek. (Stratejiye ilişkin detaylı bilgiler 27 Şubat–5 Mart tarihli İKV e-bülteninde yer almaktadır). Zirve sonucunda AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, ortaya koyulan hedeflerin Avrupa modelinin bir özeti olduğunu ifade ederek çevre boyutu desteklenen sosyal piyasa ekonomisine vurgu yaptı. Buna ek olarak, AB’nin ekolojik ve toplumsal değerleri dikkate alan güçlü bir ekonomiye ihtiyacı olduğunu belirtti. Önemli bir nokta, Zirve sonuç bildirgesinde, 2020 yılı itibariyle ulaşılması hedeflenen iklim ve enerji hedefleri (20/20/20) çerçevesinde, AB’nin sera gazı salınımlarını 2020 yılı itibariyle 1990 yılı değerlerine oranla %30 azaltma hedefine bağlı olduğunun altı çiziliyor. AB’nin 2012 sonrası döneme ilişkin bu hedefinin, diğer gelişmiş ülkelerin eşdeğer taahhütlere girmelerine ve gelişmekte olan ülkelerin de mümkün olan sınırlar içerisinde katkıda bulunmalarına dayandığı ifade ediliyor.
Diğer taraftan, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından sıklıkla dile getirilen ortak tarım politikası da Avrupa 2020 içerisinde yer aldı. Taslak metinde atıf yapılmayan bu politika alanının istihdam ve büyüme potansiyeliyle yeni stratejiye büyük katkı yapacağı ifade edildi. Üye devletlerin ulusal hedeflerini, Komisyon ile diyalog içerisinde geliştirecekleri ve sonuçların Haziran Zirvesinde masaya yatırılacağı belirtiliyor. Makroekonomik ve yapısal gelişmeler AB Konseyi tarafından sunulacak yıllık raporlarla izlenecek.
|
2009 yılı sonunda Kopenhag’da yapılan Zirveden (COP-15) beklenen sonuçların çıkmaması üzerine AB liderleri bir taraftan uluslararası müzakerelere yeni bir dinamizm kazandırılması gerektiğini belirtirken diğer taraftan da hedeflere “adım adım” ilerleme yolunu seçtiler. Bu bağlamda Cancun’da yapılacak COP-16 kapsamında COP-15 kararlarının en azından Birleşmiş Milletler müzakere sürecine dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Üye devletler ve AB’nin, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına 2010–2012 arasında yıllık 2,4 milyar Avro katkı sağlama taahhüdünün halen geçerli olduğu belirtiliyor. Öte yandan, Haziran Zirvesinde iklim değişikliği konusunda somut adımlar atılması için Komisyon’un şu hazırlıkları yürüttüğü vurgulandı:
Zirve sonucunda bir açıklama yapan Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreou, yardım mekanizmasının kurulmasının yeterli olduğunu, ülkesinin şimdilik yardım talep etmeye ihtiyaç duymadığını ifade etti. Üye devletler tarafından oluşturulan mekanizmanın Avro Alanı’nın istikrarı için bir garanti olmaktan öte, Yunan halkının fedakârlığının tanındığının bir göstergesi olduğunu ileri sürdü. Yunanistan’da kabul edilen önlemlerin yeterli olduğunu düşündüğünü belirten Papandreou, İstikrar ve Büyüme Paktı’nda yer alan önleme ve cezalandırma mekanizmalarının güçlendirilmesini desteklediğini de sözlerine ekledi.
Yunanistan’a verilecek desteğin kararlaştırılmasının ardından liderler tarafından yapılan açıklamalarda, AB’de dayanışmanın önemine ve kriz karşısında sistemde değişikliğe gidilmesinin gerekliliğine değinildi. AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, 11 Şubat 2010’da alınan kararda sorumluluğun Yunanistan’a bırakıldığı ve Avrupalı ortaklarının gerektiği yerde dayanışma içerisinde hareket edeceğinin belirtildiğine dikkat çekerek; her iki tarafın da üzerine düşeni yerine getirdiğini vurguladı.
Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, uzlaşı sağlanmasının Yunanistan için bir güvenlik ağı oluşturduğunu ifade etti. Oluşturulacak paketin tamamen “Avrupalı” olması gerektiğini savunan ve IMF’nin dâhil edilmesine karşı çıktığı bilenen Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet ise, bir çözüm bulunmasından dolayı memnuniyet duyduğunu ve Yunanistan’ın bu mekanizmayı kullanmasına gerek kalmayacağını düşündüğünü dile getirdi.
Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Zirve sonucunda, Yunanistan krizinin Avro Alanı’nın istikrarını bozmasına izin verilmediğini belirtti. IMF’nin çözüm sürecine dâhil edilmesinin en doğru ve güvenilir yol olduğunu ifade eden Merkel, oluşturulan mekanizmanın son çare olarak kullanılacağını vurguladı. İstikrar ve Büyüme Paktı’nda yer alan önleme ve cezalandırma mekanizmalarının güçlendirilmesine ilişkin olarak bir çalışma grubu kurulmasının kararlaştırıldığını hatırlatarak, tüm seçeneklerin masada olduğunu sözlerine ekledi. Mevcut kuralların gerektiği gibi işlemediğini ifade eden Angela Merkel, sistemik yanıtlar geliştirilmesi gerektiğini, bunun da antlaşmalarda değişiklik yapılmadıkça mümkün olmadığını belirtti. Şansölye, 2011 yılı için bir Hükümetler Arası Konferans çağrısı yapmak için çok erken olduğunun da altını çizdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, son çare olarak düşünülen yeni mekanizmanın Fransa ve Almanya’nın ortak çalışmalarının ürünü olduğunu ifade etti. Avro Alanı’nın kendi kaderini eline aldığını vurgulayan Sarkozy, bütçesel hükümlerin, bir daha krizlere yer vermeyecek şekilde izlenmesinin önemine değindi. İstikrar ve Büyüme Paktı’nda öngörülen sistemin mevcut durumda her şarta uygulanabilir olmadığını belirten Cumhurbaşkanı, çalışma grubunun ortaya koyacağı verilerin önem taşıdığının altını çizdi.