İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ

Bu hafta yine hem iç hem de dış politikada yoğun bir gündemi geride bıraktık.
İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ

Bu hafta yine hem iç hem de dış politikada yoğun bir gündemi geride bıraktık. Geçtiğimiz haftada Türkiye’deki gündeme damgasını vuran ve önümüzdeki günlerde de gündemi meşgul etmeye devam edecek gibi görünen gelişme anayasa değişikliği tartışma ve görüşmeleri. 19 Nisan günü itibariyle Anayasa değişikliği teklifi çerçevesinde ele alınan maddeler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye başlandı. Toplam 30 maddelik Kanun Teklifi’nin ilk 18 maddesi ile ilgili görüşmeleri ve oylamayı 25 Nisan 2010 Pazar günü akşam saatlerinde tamamlayan TBMM Genel Kurulu, önümüzdeki hafta içerisinde tüm maddelerin görüşme ve oylamalarını tamamlayacak. Böylelikle Anayasa değişikliği paketi görüşmelerinin birinci tur görüşmeleri tamamlanmış olacak.

Türkiye - AB ilişkileri çerçevesinde bu haftaki sayımızda sözünü etmemiz gereken gelişme, 19–20 Nisan 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan Türkiye – AB Karma İstişare Komitesi (KİK) 28’inci Toplantısı’nın kül bulutları sebebiyle Avrupa hava sahasının uçuşlara kapatılmasından dolayı ileri bir tarihe ertelenmesiydi. KİK Toplantısı’nın da ertelenmesine neden olan, İzlanda’daki volkanik faaliyetten kaynaklanan, özellikle Kuzey Avrupa başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok bölümündeki ulaşımı felç eden kül bulutu, hem ulaşım anlamında hem de ekonomik anlamda ciddi zarara yol açtı. Eyfyallayöküll buzulundaki yanardağın etkisi 14 Nisan’dan itibaren Avrupa hava sahasında görülmeye başlanmış; 18 Nisan Pazar günü gibi etkisini azamiye çıkardığı günlerde, Avrupa havalimanlarının neredeyse yüzde 80’inin kapanmasına, uçuşların da yüzde 85’inin iptal edilmesine sebep olmuştu. 19 Nisan günü AB ülkeleri ulaştırma bakanları toplanmış ve hava sahalarının aşamalı bir şekilde açılması konusunda karar almışlardı. Kül bulutu AB nezdinde “Tek Avrupa Sahası” ve bu konudaki anlaşmaların AB hava kontrolünü sağlayacak bir ağ mekanizmasına (bu alanda ülkelerin münferit hava trafiği yönetim birimlerinin yerine tek bir merkezin yetkili kılınması) doğru bir adım ileriye taşınması tartışmalarının yeniden başlamasına neden oldu. Bilindiği üzere mevcut sistemde AB’deki hava trafiği, hükümetlerarası bir organizasyon olan Eurocontrol ile işbirliği içinde Birliğe üye devletler tarafından yönetiliyor.

Bu hafta dış politikaya değin gerçekleşen önemli bir gelişme, Ermenistan’da iktidardaki koalisyon hükümetinin, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesini öngören protokolün mecliste oylanması işleminin askıya alındığını açıklaması oldu. Konuya ilişkin yapılan açıklamada söz konusu kararın, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın normalleşmeyi, Dağlık Karabağ konusunda bir barış anlaşmasına varılması önkoşuluna bağladığı için” alındığı ifade edildi. Hatırlanacağı üzere 10 Ekim 2009 tarihinde, İsviçre’nin Zürih şehrinde, Türkiye ve Ermenistan arasında Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında diplomatik ilişkilerin kurulması ve ilişkilerin geliştirilmesine dair iki protokol imzalanmış, ancak ilişkilerin normalleşmesini öngören diplomatik girişimler son dönemde sekteye uğramıştı. 24 Nisan gününün de gelmesiyle ulusal ve uluslararası medyada bu konu tekrar gündeme geldi.

Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bu hafta, daha önce programlanmadığı halde Brüksel’de temaslarda bulundu. İran’da gerçekleştirdiği görüşmeler sonrasında Belgrad’da da Sırbistan ve İspanya Dışişleri Bakanları ile toplantıya katılan Davutoğlu, bu ziyaretin ertesinde Brüksel’e geçti. Dışişleri Bakanı Brüksel’deki bu görüşmelerde, İran konusunda Türkiye’nin yapıcı bir politika izlediğine değindi. İran’a yönelik yaptırımların Türkiye’yi de etkileme ihtimali bulunduğunu ve bu nedenle Türkiye’nin bu sorunu yakından takip etmesinin doğal olduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı, bu kapsamda, Türkiye’nin herhangi bir ülkeyi kollama veya koruma çabasından çok bölgesel ve küresel barışı koruma gayreti içinde olduğunu sözlerine ekledi. Dışişleri Bakanı’nın daha sonra katıldığı NATO Toplantısı’ndaki tutumu ve İstanbul’un, cumhurbaşkanları düzeyinde gerçekleştirilen Türkiye-Sırbistan-Bosna-Hersek Üçlü Zirvesi’ne ev sahipliği yapması Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede barış ve istikrarın korunması çerçevesinde üstlendiği ve oynamaya çalıştığı role önemli birer örnek teşkil ediyor.

Tüm okurlarımıza iyi haftalar diliyoruz.

Diğer Yazılar