İKV, YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ İLE BİRLİKTE “DÜNYA TİCARET SİSTEMİ VE KÜRESEL MESELELER: DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ, TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN MEYDAN OKUMALAR” ADLI BİR ÇALIŞTAY DÜZENLEDİ
İktisadi Kalkınma Vakfı, Yeditepe Üniversitesi ile birlikte dünya ticaret sistemi ve küresel meselelerin Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Birliği ve Türkiye üzerindeki etkilerinin ele alındığı bir çalıştay düzenledi. 14-15 Mayıs 2010 tarihlerinde gerçekleştirilen çalıştaya Türkiye’nin DTÖ nezdindeki Büyükelçisi Bozkurt Aran, Prof. Patrick Messerlin, Uluslararası Siyasal İktisat Avrupa Merkezi Direktörü Fredrik Erixon gibi konunun uzmanlarının yanısıra, üniversiteler, kamu ve iş dünyasından yetkililer katıldı.
Çalıştayda küresel ticaret sistemindeki değişimler, korumacılık eğilimlerindeki artış, Doha Turu’nun sonuçlanamaması nedeniyle bölgeselleşmeye yönelme, iklim değişikliği gibi güncel konuların uluslararası ticaret üzerinde yarattığı baskı gibi konular ele alındı. Gerek Dünya ticaret sistemi gerekse Avrupa Birliği ticaret stratejilerindeki güncel trendler özellikle Türkiye-AB gümrük birliği açısından incelendi.
Açış konuşmasını yapan İKV Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, ortaklık anlaşmasını müzakere eden ekibin bu ortaklığın bir gümrük birliğine dayalı olmasına özel bir önem atfettiklerini, gümrük birliğinin tek başına bir hedef değil, tam üyelik yolunda önemli bir adım olduğunu vurguladı. Türkiye’nin katılma müzakereleri yürüten bir ülke olmasına rağmen, AB ile olan ilişkilerinde önemli sorunlar yaşadığına değinen Kabaalioğlu, Türk vatandaşlarına uygulanan vize konusu, AB’nin üçüncü ülkeler ile akdettiği serbest ticaret anlaşmaları, müzakerelerin sekiz başlıkta açılmaması kararı, diğer aday ülkeler ile karşılaştırıldığında yetersiz kalan mali yardımlar gibi sorunlu alanları ortaya koydu.
Türkiye’nin DTÖ nezdindeki Büyükelçisi Bozkurt Aran konuşmasına, elli yılın en ağır krizinin yaşandığına dikkat çekerek başladı. Aran, Türkiye’nin DTÖ ve çoktaraflı ticaret müzakerelerindeki pozisyonunu belirleyen önemli etkenlerden birinin AB ile arasındaki Gümrük Birliği olduğunu belirtti. 2010 sonunda krizin aşılarak yeniden ekonomik büyümenin yaşanmasında gelişmiş Batı ekonomilerinin yanında yükselen ekonomilerin de büyük rolü olacağını söyleyen Büyükelçi, çekim merkezinin Doğu’ya doğru kaydığı tespitinde bulundu. Çin, Hindistan ve Brezilya’nın yanında Güney Kore ve Türkiye’nin de yükselen ekonomiler arasında sayılabileceğini vurgulayan Aran, bu ülkelerin ABD ve AB yanında liderlik rolünü üstlenmeleri gerektiğini belirtti. Büyükelçi, serbest ticaretin olumlu etkilerinin tüm ülkeler tarafından anlaşılması gerektiğini, AB ve ABD’nin yanında, Çin, Hindistan ve Brezilya’nın ortak liderliğinin Doha Ticaret Turu’nun başarılı bir şekilde sonuçlanması için gerekli olduğunu öne sürdü. Sistemin geleceğinin yükselen ekonomilerin tavrına bağlı olduğuna değinen Aran, Doha turunun çıkmaza girdiği, ikili ve bölgesel ticaret anlaşmalarının artış gösterdiği böyle bir uluslararası sistem içinde DTÖ’nün giderek önemsizleşme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu vurgularken, DTÖ’nin en önemli rollerinden birinin, ticari uzlaşmazlıkların çözümü olduğunu ifade etti.
Toplantının ilk oturumunda Dünya Bankası Grubu Direktörü, Paris Siyasal Çalışmalar Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Patrick Messerlin, sözlerine alçalan/küçülen devler ve yükselen devler ayrımını yaparak başladı. AB’de hiçbir iktidarın yüksek bir çoğunluğa sahip olmaması nedeniyle zor kararların ertelendiğine değinen Messerlin, Türkiye’ye AB müktesebatının özellikle büyüme ve yenilenmeye yarayacak iyi yanlarını alma tavsiyesinde bulundu. Tüm üye devletlerin benzer bir performans göstermediğine değinen Messerlin, AB-karşıtı söylemin güçlendiğine dikkat çekti. AB’nin şu anda bir “Doğu politikası”nın olmadığını vurguladı ve Türkiye için en iyi seçeneğin en iyi AB üye devletini model alarak, kendi ihtiyaçları için AB müktesebatını uygulamak olduğunu belirtti.
Aralarında Dış Ticaret Müsteşarlığı Ekonomik Araştırma ve Değerlendirmeler Genel Müdür yardımcısı Şahin Yaman, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sübidey Togan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Canan Balkır, Uluslararası Siyasal İktisat Avrupa Merkezi Direktörü Fredrik Erixon, Antwerp Üniversitesi’nden Dr. Dirk de Bievre, Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Taner Berksoy, Marmara Üniversitesi ve TEPAV’dan Dr. Sait Akman, İKV’den Can Mindek, Dış Ticaret Müsteşarlığı AB Genel Müdürü Hüsnü
Dilemre ve Koç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kamil Yılmaz’ın olduğu konuşmacı ve yorumcular AB ticaret politikaları, dünya ticaret sistemindeki gelişmeler ve Türkiye ve AB arasındaki gümrük birliği konularında ufuk açıcı tespitlerde bulundular.
Çalıştayda Avrupa Adalet Divanı tarafından karara bağlanan Soysal Davası avukatı Dr. Rolf Gutmann da kişilerin serbest dolaşımı ve vize konusunda bir konuşma yaparak hizmet sunma serbestisi kapsamında Schengen ülkelerine giden Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin Ankara Anlaşması ve Katma Protokol açısından değerlendirmesini yaptı.
Çalıştayda sunulan tebliğler bir rapor halinde yayınlanacak. Son dönemde Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin işleyişinden kaynaklanan bazı sorunlar gündemi işgal ediyor. Bu sorunların giderilmesi ve Gümrük Birliği’nin aksaksız işlemesine yönelik önerilerin de yer alacağı rapor Türkiye ve AB’de yetkililere iletilecek.
Çalıştayda ortaya çıkan sonuçlara göre AB ile müzakere sürecinde olan Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin uygulanmasından kaynaklanan şikayetleri şu şekilde çözüme kavuşturulabilir:
- Küresel ticaret sistemi önemli bir dönüşüm geçirmekte ve Türkiye’nin ticaret politikalarını bu değişim çerçevesinde yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
- Doha Turu’nda söz konusu olan fikri mülkiyet hakları, sosyal haklar ticaret ilişkisi, tarife dışı engeller, hizmet, ticaretin serbestleştirilmesi gibi daha derin gündem konuları dünya ticaret sisteminin geleceğini belirliyor.
- 2008 krizinden görece olarak daha az yara alarak çıkması ve büyüyen dinamik ekonomisi ile Türkiye, dünya ekonomik ve ticari sisteminde önemli bir konuma sahip. Gerek AB ile, gerekse bir üyesi olduğu G-33 grubu çerçevesinde çok taraflı ticaret müzakerelerinin başarı ile sonuçlanmasında kilit bir rol oynayabilir. Bu açıdan Türkiye çok taraflı ticaret diplomasisi ve uyuşmazlıkların çözümü mekanizmalarına daha fazla önem vermeli.
- AB ticaret politikası çok taraflı ticaret müzakerelerinin çıkmaza girmesi nedeniyle bölgeselleşme ve ikili ticaret anlaşmalarına başvurma stratejisini izliyor ve bu durum Türkiye’nin AB pazarlarında gümrük birliği nedeniyle kazandığı ticari avantajları zayıflatıyor.
- Gerek AB gerekse Türkiye gümrük birliği ilişkisinden fayda sağlıyor. Dolayısıyla gümrük birliğinin halen vazgeçilmez olduğu ancak bazı düzeltme ve iyileştirmelere muhtaç olduğu ortada.
- Türkiye-AB gümrük birliği ortak karar alma ve uyuşmazlıkların çözümü mekanizmalarını da içerecek şekilde daha sağlam bir kurumsal çerçeveye oturtulmalı.
- Gümrük birliğinin daha etkin bir şekilde işlemesi Türkiye’nin AB’ye katılma sürecinin başarıya ulaşmasına bağlıdır. Türkiye’nin AB’ye üye olması var olan ve uygulamadan kaynaklanan sorunların çözümünde en etkili araç olacaktır.
Çalıştayda yapılan sunumlara www.ikv.org.tr internet sayfasından ulaşılabilir.