NATO GENEL SEKRETER YARDIMCISI BİR TÜRK OLDU
Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Başdanışmanı Hüseyin Dirioz, NATO Genel Sekreter Yardımcısı görevine getirildi. “Savunma Politikası ve Planlamasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı” görevine getirilen Diriöz’ün siyasi, askeri, politika ve planlama konularında NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in birinci danışmanı olacağı belirtildi. Diriöz bu görevinin yanında NATO savunma politikasından, üye ülkelerin ulusal ve toplu savunma ve güç planlarını destekleyici mekanizmaların planlanmasından, savunma reformundan, AB dâhil diğer uluslararası örgütlerle savunma politikası işbirliğinden, lojistik ve nükleer (caydırıcılık) politikalarından da sorumlu olacak. NATO’da gündemdeki konular arasında yer alan ve Kasım ayındaki Portekiz zirvesinde kabul edilmesi beklenen yeni stratejik konseptin siyasi oluşumunda da Diriöz önemli rol oynayacak. 1 Ağustos tarihinde göreve başlayacak olan Diriöz görev süresi boyunca Kuzey Atlantik Konseyi’ne karşı sorumlu olacak.
Hatırlanacağı üzere Nisan 2009’da gerçekleştirilen NATO Zirvesi’nde gündemdeki konu genel sekreter seçimiydi ve bu görev için en önemli aday da Danimarka Başbakanı Rasmussen’di. Fakat Türkiye, o dönemde Danimarka’yla yaşanan karikatür krizi ve Roj TV’nin bu ülkedeki aktifliği sebebiyle bu isme karşı çıkıyordu. ABD Başkanı Barak Obama’nın diplomatik girişimi ile Türkiye, Danimarka Başbakanı Rasmussen’den bu olaylarla alakalı bazı taahhütleri yerine getirmesini şart koşmuştu. Ankara, karikatür krizinden dolayı Danimarka’dan özür beklediklerini, bölücü terör örgütü PKK’nın yayın kuruluşu olan Roj TV’nin Danimarka’daki yayınlarının durdurulması gerektiğini ve NATO’nun yazmanlığına üst düzey bir Türkün atanmasını istediklerini belirtmişti. Rasmussen geçen bir yılı aşkın süre zarfında Türkiye tarafından istenen bu taahhütlerin birini tam olarak gerçekleştirirken diğer ikisinde de önemli adımlar attı.
Yaklaşık 30 yıl sonra bir Türk vatandaşının NATO’da Genel Sekreter Yardımcılığına getirilmesi hem Türkiye için hem de NATO ülkeleri için önemli bir gelişme olarak görülüyor. Bu görevle birlikte, NATO’daki üst düzey görevlerin üye ülkeler arasında eşit olarak dağıtıldığı, uluslararası arenada karar verici statüye ulaşıldığı ve Türkiye’nin dış politikada daha etkin olacağı vurgulanıyor.