31 Ağustos 2010 tarihinde Brüksel’de Avrupa Komisyonu yetkililerinin yanısıra Fransa ve Romanya’dan bakanların katılımıyla, Roman kökenli vatandaşların sınırdışı edilmesini ele alan bir toplantı düzenlendi. Fransa’nın Göç’ten Sorumlu Bakanı Eric Besson, toplantı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, Fransa’ya yöneltilen eleştirileri “gereksiz suçlamalar” olarak nitelendirdi. Eric Besson, Fransa’nın Roman kökenli vatandaşlara yönelik “kolektif” bir
sınırdışı edilme kararının bulunmadığını; hırsızlık, saldırgan türde dilencilik ve diğer bazı suçları işlediği tespit edilen kişilerin sınırdışı edildiğini ifade etti. Besson, ayrıca, geçmişte Roman kökenli olmayan bazı AB vatandaşlarının da bu nedenlerden dolayı sınırdışı edildiğini hatırlattı. Besson, Fransa’nın AB hukuk kurallarını ihlal etmediğinin ve “Roman Planı” diye bir stratejileri bulunmadığının altını çizdi. Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Pierre Lellouche ise, bir yandan Avrupa Komisyonu üyeleri ile samimi, kapsamlı ve yapıcı bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirtirken, diğer yandan Fransa’ya yönelik sert eleştirileri kabul edilemez bulduklarını açıkladı.
Diğer taraftan, 30 Ağustos tarihinde, Slovakya’nın Bratislava’nın şehrinde Roman kökenli altı vatandaşın ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırı da söz konusu toplantıda ele alındı. Hatırlanacağı gibi, bu saldırı, Avrupa’nın önde gelen insan hakları kuruluşları tarafından kınanmış ve söz konusu saldırıların, başta Fransa olmak üzere, kimi AB üye ülkelerinin Avrupa’daki en büyük etnik azınlık grubu olan Roma kökenli nüfusa yönelik saldırgan tutum ve politikalarının ürettiği sosyal ortamla ilişkili olduğu belirtilmişti. Bu çerçevede, Eric Besson, Bratislava’daki saldırının Fransa’nın politikaları ile ilişkilendirilmesine karşı çıkarken, Pierre Lellouche, esas sorumlunun Romanya olduğunu, AB’den her yapılan 4 milyar Avro’luk yardımın sadece 80 milyon Avro’sunun Roman nüfusuna yönelik sosyal projelere ayrıldığını belirtti. Suçlamalara karşı çıkan Romanya’nın Avrupa İşleri’nden Sorumlu Bakanı Bogdan Aurescu, AB’den gelen sosyal fonların Roman nüfusuna yönelik projeler için harcandığını belirtti. Aurescu, ayrıca, Romanya’ya iade edilen vatandaşlar hakkında Avrupa Komisyonu’nun ayrıntılı bir soruşturma başlatması talebinde bulundu. Aurescu, iddia edilenin aksine, sınırdışı edilen yüzlerce Roman kökenli vatandaş arasında Romanya ya da Fransa’da suç işlemiş birinin bulunmadığını ve sınırdışı edilmelerin belirli bir miktar karşılığında gönüllü bir temelde gerçekleşmediğini, aksine söz konusu kişilerin tehditler sonucunda Fransa’yı terk etmek zorunda kaldığını vurguladı. Aurescu, ayrıca, AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkının kısıtlanamayacağını dile getirdi.
Avrupa Komisyonu’nun Adalet’ten Sorumlu Üyesi Viviane Reding, Fransa’yı serbest dolaşım ilkesine saygı duymaya davet ederken, AB genelinde Roman kökenli nüfusa yönelik somut projeler üretilmesi çağrısında bulundu. Bunun yanı sıra 6 Eylül tarihinde Paris’te AB içişleri bakanlarının katılacağı bir toplantı düzenlenmesi öngörülüyor. Toplantının konusu ile ilgili bir açıklama yapan İtalya’nın İçişleri Bakanı Roberto Maroni, Fransa’nın uygulamalarına destek çıktı ve sosyal refah sistemini suistimal eden ya da yük olarak görülen kişilerin sınırdışı edilmesi gerektiğini savundu. Maroni, 6 Eylül’deki toplantıda bu konuyu gündeme getireceğini belirtti.