AB KONSEYİ 16 EYLÜL 2010 TARİHİNDE BRÜKSEL’DE TOPLANDI
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları, 16 Eylül 2010 tarihinde, Konsey Başkanı Herman Van Rompuy’un davetiyle Brüksel’de bir araya geldiler. Toplantının ana gündemini AB’nin stratejik ortaklarıyla ilişkileri, ekonomik denetim ve Pakistan’a yardım oluşturdu. Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Jerzy Buzek’in konuşmasıyla başlayan Konsey, bir istisna olarak bu defa üye ülkelerin Dışişleri Bakanlarının ve Yüksek Temsilci Catherine Ashton’un da katıldığı ve AB’nin dış ilişkilerinin ele alındığı bir çalışma toplantısıyla devam etti.
AP Başkanı Jerzy Buzek, konuşmasında öncelikle, AB ile ABD’nin diğer küresel güçlerle işbirliği yapmalarının önemli olduğunu, ancak bunu yaparken kendi aralarında da güçlü bir ortaklık kurmaları gerektiğini belirtirken, dış politikanın parlamenter yönünün geliştirilmesi konusuna da dikkat çekti. Buzek, ayrıca, Avrupa’daki ekonomik denetimin güçlendirilmesi ve AB’nin kendisi için yeni kaynaklar yaratması gerektiğini de kaydetti.
Konsey’in ilk çalışma toplantısında ise, stratejik ortaklarla ilişkiler bağlamındaki en önemli soru AB’nin dünyadaki siyasal ağırlığının nasıl artırılabileceği oldu. Toplantının başında, AB’nin, dünyadaki ekonomik ve ticari ağırlığı ile sağladığı kalkınma yardımının miktarı düşünüldüğünde, önemli küresel konularda yeteri kadar etkili olmadığını belirten Herman Van Rompuy, bu bağlamdaki temel eksiklikleri uyum, süreklilik ve dış politikada stratejik planlama olarak sıraladı. Van Rompuy, dış politika alanında üye devletler ve AB kurumları arasındaki işbirliğinin artırılması gerektiğini söylerken, Lizbon Antlaşması ile oluşturulan Avrupa Dış Eylem Servisi gibi yeni yapıların etkin hale gelmesi için çaba gösterilmesinin önemine de dikkat çekti.
Avrupalı liderler Konsey Başkanı’nın bu tespitlerine katılarak özellikle AB dış politikası ve üye devletlerin AB dışından ülkelerle ikili ilişkilerinde izledikleri politikalar arasında bir uyum sağlanması gerektiğinin altını çizdiler. Bununla ilgili olarak, AB düzeyindeki faaliyet ve ulusal politikaların birbirini tamamlaması ve desteklemesinin önemi vurgulanırken, AB kurumlarıyla üye devletlerin diplomatları arasındaki bilgi paylaşımı ve danışma süreçlerinin daha canlı ve sürekli hale getirilmesi istendi.
Aynı zamanda, bundan sonra yapılacak zirvelerin iki veya üç temel soruna odaklanması gerektiği de dile getirildi. Bu bağlamda, AB’nin stratejik ortaklarıyla ilgili beklentileri ve mevcut durum hakkında bir değerlendirme yapması ve AB’nin çıkarları ve bu çıkarları savunmak için elinde bulunan imkânlar üzerine Komisyon ve Dışişleri Konseyi ile birlikte incelemelerde bulunması istenen Catherine Ashton’un, Aralık ayındaki AB Konseyi’nde bir ilerleme raporu sunması beklenmekte. Konsey, Ekim ayı içerisinde Çin ve Güney Kore ile yapılacak zirveler, Asya-Avrupa Buluşması ve önümüzdeki aylarda gerçekleştirilecek olan AB-Hindistan Zirvesi’nde üzerinde durulacak konuları ise pazara erişim ve yatırım, iklim değişikliği, fikri mülkiyet hakları, kamu ihaleleri, döviz kuru politikası, göç ve çalışma standartları olarak belirledi. İnsan hakları ve silahlanma, terörizm, korsanlık gibi güvenlik meseleleri de ele alınması düşünülen diğer konular olarak ön plana çıktı.
Ekonomik denetim konusunda ise, Van Rompuy’un sunumunun ardından, üye ülkelerin taslak bütçelerini, ulusal parlamentolardaki onaydan önce Avrupa Komisyonu ve denklerinin incelemesine sunmasından, rekabet alanındaki farklılıkları ve dengesizlikleri düzeltecek yeni bir makroekonomik gözetim mekanizmasının uygulamaya konmasından ve ulusal mali çerçevelerin güçlendirilmesi konularında gerçekleştirilen ilerlemeden duyulan memnuniyet dile getirildi. Herman Van Rompuy, bu bağlamda, politik yaptırımların artırılmasıyla ilgili geniş bir uzlaşma olduğunu belirtti. Sorun yaratan, oy haklarının askıya alınması gibi bir yaptırımın Avrupa Antlaşmaları’nda değişiklik gerektirmesi oldu.
Konsey gündeminin üçüncü maddesi olan Pakistan’a yardımla ilgili olarak, Dışişleri Bakanları arasında genel hatlarıyla varılan anlaşma Konsey’de de destek buldu. Bu bağlamda, son dönemdeki su baskınlarında büyük zarar gören ülkeye kalkınma desteğinin ve insani yardımın artırılması ve Pakistan ekonomisinin önemli ihracat ürünlerinin geçici olarak AB pazarına tercihli girişinin sağlanması kararı alındı. Daha uzun vadede ise, kriterlere uygun hale geldiği takdirde 2014 yılında, Pakistan’la ticaretin Genel Tercihler Sistemi statüsünde gerçekleştirilmesi düşünülüyor.
Son olarak, toplantının resmi gündeminde yer almamasına rağmen, Fransa’daki Romanların durumu da liderler tarafından değinilen konulardan biri oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Roman kamplarının boşaltılmasına devam edileceğini, ancak bunun etnik kökenle herhangi bir ilgisi olmadığını, geçtiğimiz dönemde Roman kamplarının yanısıra Fransız gezginlerin ve farklı etnik kökenlerden insanların yaşadığı pek çok yasadışı kampın da boşaltıldığını kaydetti ve Komisyon Başkan Yardımcısı Viviane Reding’in bu durumu İkinci Dünya Savaşı’ndaki tehcirlerle karşılaştıran sözlerini eleştirdi. Diğer liderlerin de, genel olarak, Fransa’nın uyguladığı politikayı onaylamasalar dahi, Reding’in açıklamasını doğru bulmadıkları görüldü.
Konsey sonrasında, Herman Van Rompuy, ilk defa, Avrupa Parlamentosu’na bir sonuç raporu sundu. Ancak 22 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen bu sunumun, Van Rompuy’un Konsey sonrasında düzenlediği basın toplantısında söylediklerinden çok farklı bilgiler içermemesi bazı parlamenterler arasında hayal kırıklığı yarattı.
Bir sonraki AB Konseyi 28–29 Ekim tarihlerinde toplanacak.