İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
13-25 ARALIK 2010

İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ

Yeni yıla girerken Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinde bir başlık daha açma umutları, 16 – 17 Aralık tarihlerinde gerçekleşen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonrası boşa çıktı. Böylelikle bir AB Dönem Başkanlığı daha hiçbir başlık açılamadan tamamlanmış oldu. Başlık açılamamasının yanında, bloke olan başlıkların müzakerelere açılması da kısa vadede mümkün görünmüyor. AB Dışişleri Bakanları tarafından kaleme alınan ve AB Hükümet ve Devlet Başkanları Zirvesi’nde değişiklik yapılmadan kabul edilen metne göre, Türkiye’nin Kıbrıs ile ilişkileri normalleşmediği sürece, 2006 yılında AB Konseyi tarafından müzakerelerin seyrini değiştiren kararlar uygulanmaya devam edecek. Bununla birlikte metinde Rekabet Başlığı’nın Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmediği için açılamadığının belirtilmesi ve Geri Kabul Anlaşması konusunda sorumluluğun tamamen Türkiye’ye atılması, Konsey’in tek taraflı hüküm verdiği yönünde yorumlanabilir.

Aralık ayının sonlarına yaklaşmamız aynı zamanda Belçika’nın da dönem başkanlığı görevinin sonuna geldiği anlamına geliyor. Yeni yılla birlikte bayrağı devralacak AB üyesi Macaristan. Açıklanan Macaristan Dönem Başkanlığı öncelikleri ile ilgili ayrıntılı haberimizi bültenimizde bulabilirsiniz.

AB üyelerinin son dönemde yoğun bir şekilde mücadele ettiği ekonomik kriz, AB içerisinde yoksullukla mücadeleyi de zorunlu kılıyor. AB tarafından “Yoksullukla ve Sosyal Dışlanma ile Mücadele Yılı” olarak değerlendirilen 2010 yılı sonunda yayımlanan rapor bu duruma işaret ediyor. Rapora göre Avrupa vatandaşlarının yüzde 75’i AB’nin yoksullukla daha etkin bir şekilde mücadele etmesini istiyor. Buna rağmen Eurostat verilerine göre 81,5 milyon Avrupalı yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve 42 milyon kişi de temel insani ihtiyaçlarını karşılayamıyor. 

Ekonomik krizle birlikte uygulanan kemer sıkma politikaları geçtiğimiz hafta tüm Avrupa’da büyük eylemlerle protesto edilmişti. Bu hafta tepkilerin siyaset alanına taşındığını gördük. Krizin eşiğinde bir ülke olarak değerlendirilen İtalya’da Başbakan Berlusconi, yapılan güven oylamasını 3 oy gibi çok az bir oy farkıyla kazandı ancak İtalya’da, sokaklardaki gösteriler bu güven oylamasının ardından hızını artırdı. Türkiye’de öğrenci protestoları geçen hafta olduğu gibi bu hafta da gündemin önemli bir maddesi olarak öne çıktı. Protestoculara polis toleransının yine düşük olduğu ODTÜ’deki gösterilerde 21 öğrenci gözaltına alınırken, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a geçtiğimiz haftalarda yumurta atan bir öğrencinin 1 yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle yargılanması ve Bakan Bağış’ın uzlaşmayacağı yönünde beyanı tepkilere neden oldu.

Türkiye siyaseti geride bıraktığımız günlerde önemli bir dönemeçten geçti. Ana muhalefet partisi CHP’nin 15’inci Olağanüstü Kurultayı’nın ardından Kemal Kılıçdaroğlu partinin genel başkanı olarak seçilirken, Parti Meclisi’ne toplam 46 yeni isim girdi. Umuyoruz ki yeni CHP yönetimi, ana muhalefet partisi olarak, Türkiye’nin AB hedefine bağlı kalmasını sağlayacak politikaları savunur ve hükümetin tam üyelik müzakerelerinde ilerleme sağlanması için somut adım atması yönünde muhalefetini yoğunlaştırır. CHP’deki Kurultay dışında haftaya damgasını vuran bir diğer önemli gelişme de “iki dillilik” tartışmalarıydı. Siyasi parti temsilcilerinin çıkışları sonrasında yılın son günlerinde tansiyon yine yükseldi.       

Yeni yılda tüm okuyucularımıza esenlikler dileriz.