17 Aralık 2013 tarihinde bazı “Bakan ve yakınları ile işadamlarının rüşvet aldıkları ve yolsuzluk yaptıkları” iddialarıyla başlayan operasyonlar sonrası gelişmeler çerçevesinde emniyet ve savcılıklar arasında ortaya çıkan gerginliklerin ardından, geçtiğimiz haftaya Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştirmeye yönelik getirilen yasa teklifi damgasını vurdu. Gerek muhalefet partilerinin, gerek AB ve Avrupa Konseyi’nin yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı yönleri olduğu yönünde sert eleştirilerine neden olan yasa teklifiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül devreye girdi.
HSYK’nın yasa yerine anayasa ile değiştirilmesi konusunda muhalefet ile benzer görüşte olan Gül, CHP ve BDP uzlaşma için yeşil ışık yakınca Başbakan Erdoğan ile görüştü. Gül’ün girişimiyle iktidar ve muhalefet arasında uzlaşma sağlandı. Söz konusu yasa teklifini Köşk’ün hukukçularına inceleten Gül, teklifin anayasaya aykırı olduğu yönünde görüş alınca, geçtiğimiz hafta Perşembe günü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cuma günü de Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü. Gül, hukukçularının verdiği brifing doğrultusunda bakanlara, “Krizden çıkış için anayasa değişikliği daha doğru olur. Yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını güvence altına alacak, AB normlarına uygun bir anayasa değişikliği yapılırsa iyi olur” mesajını verdi. Hükümet kanadı da “muhalefetle uzlaşırsak değişikliğe varız” karşılığını verdi. Bu gelişme üzerine Gül, muhalefet liderlerini ayrı ayrı Köşk’e çağırdı ve HSYK’nın yapısı ile ilgili anayasal düzenleme için mutabakat arzu ettiğini söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Gül’e, “Yasa teklifi anayasaya aykırı. HSYK teklifinin geri çekilmesi durumunda anayasa değişikliği için iktidar ile görüşmeye hazırız” dedi.
Cumhurbaşkanı daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştü. BDP de CHP gibi yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güvence altına alınması şartıyla anayasa değişikliği için uzlaşma arayışına sıcak baktığını iletti. MHP, aynı tavrı göstermedi. İki yeşil ışık üzerine Gül, Başbakan Erdoğan’ı köşke çağırdı ve yaptığı görüşmelerle ilgili bilgi verdi. Başbakan da Gül’ün önerisine olumlu yaklaştı ve muhalefetin desteği olması halinde anayasa yoluyla HSYK’nın yapısının değiştirilebileceği mesajını verdi. Buna göre, Adalet Bakanı Bozdağ bu hafta muhalefetle temasa geçerek HSYK’nın yapısını düzenleyen Anayasa’nın 159’uncu maddesinin değiştirilmesine ilişkin çağrı yapacak. Anayasa değişikliğine ilişkin görüşmelerin başlaması halinde hükümet, Adalet Komisyonu’ndan geçen yasa teklifini askıya almayı planlıyor.
HSYK yasa teklifi ile ilgili Türkiye’de bu tartışma ve gelişmeler yaşanırken, AB ve Avrupa Konseyi’nden de ardı ardına açıklamalar geldi. Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden, HSYK’nın yapısını değiştirme girişimlerine sert tepki geldi. Konsey’in anayasa danışma organı olan Venedik Komisyonu, geçtiğimiz hafta başında yaptığı yazılı açıklamada, hükümeti HSYK hakkında ‘hızlı kararlar almaması için şiddetli şekilde’ ikaz etti. Yargı bağımsızlığının hayatî öneme sahip olduğunu ifade ederek, yargının adalet bakanının kontrolüne terk edilemeyeceğini vurgulayan Komisyon Başkanı Gianni Buquicchio, HSYK teklifinin milletlerarası standartlar ve Türkiye Anayasası’na aykırılığı konusunda soru işaretleri olduğunu ve birkaç yıl önce yapılan -anayasa değişikliğini milletlerarası standartlara uygun gördüklerini söyledi.
Bu şartlar altında hükümeti aceleyle karar almaması konusunda uyaran Buquicchio, yargı bağımsızlığına vurgu yaptığı açıklamasında, teklifin milletlerarası standartlara uyumluluğu tespit edilmeden adım atılmamasını istedi. ”Uluslararası standartlara ve Türkiye Anayasası’na uyumluluğu dikkatlice tetkik edilmeden ve teyit edilmeden bu alanda adımlar atılmamalı ve uygulamaya kesinlikle geçilmemelidir.” diyen Buquicchio, talep olması durumunda taslağa ilişkin bir değerlendirme yapabileceklerini de belirtti. Hükümetin hazırlıklarına ilişkin bir uyarı daha yapan Buquicchio, HSYK kanun tasarısının kabul edilip Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) iptali için müracaat edilmesi durumunda, Mahkeme’den karar çıkana kadar uygulamaya geçilmemesi gerektiğini vurguladı. 59 üyesi bulunan Venedik Komisyonu, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında Avrupa standartlarına ulaşmak isteyen ülkelere hukuki tavsiyelerde bulunuyor.
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Štefan Füle de geçtiğimiz hafta başında Türk yetkililerden yasalarda yapılacak değişikliklerin AB mevzuatına uygun olduğundan emin olmak için istişarelerde bulunmalarını istediğini söylemişti. Ardından, Füle’nin Sözcüsü Peter Stano da Avrupa Komisyonu’nun günlük basın brifinginde konuyla ilgili bir soruyu yanıtlayan, “Türkiye AB'ye aday bir ülke, dolayısıyla bunun katılım süreci ve katılım kriterlerine uygunluğunu değerlendiriyoruz. HSYK ile ilgili taslağı Türkiye’de yargının bağımsız ve etkin kalması perspektifiyle inceliyoruz. Çünkü bu, katılım sürecinde Türkiye’nin bulunduğu taahhüttür ve biz de taslağı, Türk yargısında şeffaflık ve etkinliğin temin edilmesi ışığında inceliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Başbakan Erdoğan’ın 21 Ocak’ta Brüksel’e yapacağı ziyaret öncesinde Avrupa Parlamenterleri ve Avrupa Komisyonu ile temaslarda bulunmak üzere 14 Ocak’ta Strazburg’a giden AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu da Štefan Füle ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası yapılan açıklamada çıpası katılım müzakereleri olan Türkiye ile AB’yi birleştiren stratejik bağlar konusunda mutabık olunduğu ifade edilirken, Füle “Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki endişelerimizi açıkça belirtmemizin sebebi ilişkilerimize verdiğimiz önemdir ve beklentimiz yargı sisteminde yapılacak bir değişikliğin Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerine bağlılığının sorgulanmasına yol açmamasıdır” dedi. Mevlüt Çavuşoğlu da açıklamasında, “Tüm görüşmeler ve temaslar sürerken acele etmemelerini kendilerinden rica ettik. Olup biteni tam anlamadan yapılan açıklamalar bizi yanlış yerlere götürebilir. Ne olup bittiğini kendilerine doğrudan aktarıyoruz” dedi. AB Bakanlığı olarak görevlerinin “bütün çıplaklığıyla her şeyi aktarmak ve anlatmak” olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Böylesine karmaşık bir ortamda dezenformasyon, manipülasyon çok oluyor. Yanlış bilgiler veriliyor. Herkes arzu ettiği gibi bilgi veriyor. Muhataplarımızdan ricamız tek taraflı bilgilere dayalı olarak değil her taraftan bilgi alarak olayları değerlendirmeleri” diye konuştu.
Mevcut ortamın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Ocak’ta Brüksel’e yapacağı ziyareti olumsuz etkileme riski yaratmayacağını söyleyen Çavuşoğlu, “Sayın Başbakan çok açık sözlü bir liderdir. Bunu Avrupalılar da kabul ediyor. Sayın Başbakanımızın bu anlamda ciddi bir güvenilirliği var. Ne söylediyse odur. Bugüne kadar sadece Avrupa’da değil dünyada bıraktığı izlenim budur. Her şeyin konuşulduğu samimi bir ziyaret olacağını düşünüyoruz” dedi. Çavuşoğlu, şu anda ziyareti etkileyecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını hem Türk hem de AB tarafının dile getirdiğini ifade etti.
Geçtiğimiz hafta AK Parti Grup Toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan da, AB’den HSYK ile ilgili gelen eleştirilere cevap verdi. Erdoğan, “Yürütme organı millete hesap verir. Ama yargının hesap vereceği merci neresi?” diye sorarken, gelişmiş ülkelerde de seçilmişlerin HSYK benzeri yapılara yaptıkları atamalarda sahip oldukları yetkilere işaret etti ve “Yargının bir kısmı tarafsızlığını yitirmişse, siyasi mücadelenin tarafı olmuşsa, özellikle de vicdanı bir kenara bırakmış, adına karar verdiği milleti bir kenara bırakmış, bir örgüt adına faaliyet gösteren hale gelmişse, konuşacağımız mesele yargının bağımsızlığı meselesidir” diye konuştu. HSYK konusunda Türkiye ve AB arasında bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan Erdoğan’ın beş yıl aradan sonra 21 Ocak’ta Brüksel’e yapacağı ziyarete Türkiye kadar AB kanadı da büyük önem veriyor. Erdoğan’ın, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ve AP Başkanı Martin Schulz ile ayrı ayrı görüşmesi öngörülüyor. Bu ikili görüşmelerle birlikte Brüksel'de yapılacak dörtlü zirvenin yanı sıra, Erdoğan’ın Van Rompuy, Barroso ve Schulz ile bir çalışma yemeğinde bir araya gelmesi bekleniyor. Devlet ya da hükümet başkanı düzeyinde yapılan ziyaretlerde, ilgili liderin AB kurumlarının liderlerinin her biriyle ikili görüşme yapması olağan olsa da üç kurumun başkanının da katıldığı mini zirve uygulamasına pek rastlanmıyor.
Başbakan Erdoğan’ın AP’deki temasları da Schulz’la yapacağı ikili görüşmeyle sınırlı kalmayacak. Erdoğan, Schulz’un da katılacağı bir toplantıda AP çatısı altında temsil edilen siyasi grupların liderleriyle bir araya gelecek. Bu görüşmeye siyasi grup liderlerinin yanı sıra AP Dışişleri Komisyonu (AFET) Başkanı Elmar Brok, AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eş Başkanı Hélène Flautre, AP Türkiye raportörü Ria Oomen-Ruijten gibi isimlerin de katılması bekleniyor.
AB yetkilileriyle yapılacak görüşmelerde, Türkiye-AB ilişkilerinde gelinen nokta ve geçen yıl yakalanan ivmeyi koruyarak ilişkileri bir ileri aşamaya taşımak için bundan sonra atılması gereken adımların masaya yatırılması planlanıyor. Müzakere sürecinde yaşanan zorluklar ve vize muafiyeti konularının temasların önemli gündem maddeleri arasında yer alması öngörülüyor.