Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 11 Şubat 2013 tarihinde Başbakanlık Resmi Konutu’nda AB üye ülkeleri Ankara Büyükelçilerine yemek verdi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın da katıldığı yemekte, Başbakan Erdoğan AB ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, AB’nin kuruluşundan bir yıl sonra Türkiye'nin üyelik için başvurduğunu ve aradan 54 yıl geçmesine rağmen, bu sürede Türkiye'nin kriterleri karşılamadığı gerekçesiyle bekletildiğini, ekonomik, siyasi, demokratik olarak hazır olmadığının ifade edildiğini ve kriterleri karşılayabilmesi için reformlar yapmasının istendiğini ifade etti.
Türkiye’nin üyelik başvurusundan 10 ay sonra bir askeri müdahaleye maruz kaldığını, sonrasında 1971, 1980 ve 1997 yıllarında da Türkiye demokrasisine müdahale edildiğini, 1950 yılından itibaren çeşitli ekonomik krizler yaşadığını ve bu yüzden büyüme ve refah dönemlerinin kazanımlarının ciddi şekilde kaybedildiğini belirten Erdoğan, 30 yıldır devam eden terörün de Türkiye'nin demokratikleşme adımlarını ciddi manada sekteye uğrattığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, bütün bu sorunlarda iç dinamikler kadar dış dinamiklerin de etkisi olduğunu vurguladı. Erdoğan, tüm bu sürece karşılık Türkiye’nin özellikle son 10 yılda bir yandan terörle mücadele ederken diğer yandan demokratik reformları gerçekleştirdiğine, ancak AB tarafından sürekli eleştirildiğine değinirken, teröre karşı işbirliği ve dayanışmayı tüm Avrupa'da görmek ve somut neticelerini müşahede etmek istediğini belirtti.
Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin, ırkçılık ve medeniyetler çatışması tezlerine karşı da en etkili cevap olacağını ve öngörülü AB liderlerinin bu anlamda Türkiye'nin üyeliğini desteklemeleri gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin AB hedefinden uzaklaşmadığını ve daha önce hiçbir aday ülkenin tanık olmadığı bir müzakere süreciyle karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Son 5 dönem başkanlığında, yaklaşık 2,5 yıldır tek bir faslın müzakereye açılmadığını ve genişleme tarihinde bir ilk olan ve Türkiye'ye karşı saygısızlık olan bu durumun devam etmesinin kabul edilemez olduğunu vurgularken, siyasi blokajların kalkması halinde Türkiye’nin 12 ayda 10 faslı, 18 ayda ise 15 faslı açabilecek durumda olduğunu belirtti. AB'ye aday ülkeler arasında Schengen vizesi istenen tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, AB konseyinin vize muafiyeti görüşmeleri için komisyona yetki vermesini müteakip Türkiye’nin de sözünde durarak Geri Kabul Anlaşması'nı parafe ettiğini ve Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alan ve tereddütlerini giderecek çözümler içeren bir yol haritasının sunulduğu takdirde Türkiye’nin geri kabul anlaşmasını imzalayıp onay sürecini başlatacağının altını çizdi.
Başbakan Erdoğan, süreci yeniden hızlandırılması konusunda Türkiye’nin son derece kararlı olduğunu ancak asıl önemli olanın AB tarafının da aynı iradeyi göstermesi gerektiğini ve artık AB'den somut adımlar, somut kararlar beklendiğini belirtti. Erdoğan son olarak 2013 yılının, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir atılım yılı olmasını temenni ederek konuşmasını bitirdi.