![]() |
![]() |
AB ÇEVRE KONSEYİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AB Dönem Başkanlığı’nı İsveç’e devreden Çek Cumhuriyeti’nin son icraatlarından biri 25 Haziran’da gerçekleştirilen Çevre Konseyi’ne Başkanlık yapmak oldu. Konsey’in üzerinde anlaşmaya vardığı en önemli konu bütünleştirilmiş sanayi kirliliği önleme ve kontrol sistemi oldu. Yoğun çabalar sonucunda 2008/1/EC sayılı yönetmelik başta olmak üzere yedi yönetmeliğin ortak bir metin halinde birleştirilmesi kararlaştırıldı.
Çevreden Sorumlu Çek Cumhuriyeti Bakanı Ladislav Miko Başkanlığı’nda gerçekleştirilen Konsey toplantısının sonucunda alınan kararla ‘su, toprak ve havanın, AB’nin rekabet gücü ile eşzamanlı olarak korunduğu’ ifade edildi. Buna rağmen Danimarka başta olmak üzere Fransa, Almanya, İrlanda, Avusturya ve Hollanda gibi ülkeler çevre koruma önlemleri açısından daha kapsamlı bir metin oluşturulmasını destekliyordu. Ancak, bu ülkelerin çevre konusundaki kaygıları, özellikle 2004’ten sonra üye olan devletlerin pozisyonlarının İngiltere tarafından da desteklenmesiyle metne tam olarak yansıyamadı.
Üye devletlerin anlaşmasına göre yeni kurulacak tesislerin en geç 2013’e kadar yeni kuralları benimsemesi gerekiyor. Mevcut tesisler için ise bu tarih 2016 olarak belirleniyor; ancak, 2020’ye kadar geçiş dönemi tanınıyor. Yeni bütünleştirilmiş yönetmelik 20 megavatın altında kalan elektrik üretim tesislerini ve günde 100 tondan az, tehlike arz etmeyen atık işleyen geri dönüşüm ve arıtma tesislerini kapsamayacak. Eleştirilerin önemli bir kısmı bu noktada yoğunlaşıyor; nitekim Komisyon’un önerisinde atık arıtma tesisleri için belirlenen alt sınır günde 75 tondu. Bu geri adım, üye devletlere yerel ve sosyo-ekonomik şartlar nedeniyle tesislere bazı istisnalar sağlayabilme yetkisinin de verilmesi ile bir araya geldiğinde anlaşmayı çevre açısından yetersiz bulan altı üye devletin itirazlarının temelini oluşturuyor. Alman Çevre Bakanı Michael Müller, bir yandan Yeni Yeşil Düzen’e ihtiyaç duyulduğundan bahsederken öte yandan mevcut yönetmelikten daha az bağlayıcı kurallar getirildiğine dikkat çekerek itirazların nedenini özetledi.
Öte yandan, Konsey toplantısında ele alınan diğer konular arasında iklim değişikliğine uyum sağlanması süreci de yer aldı. Bu kapsamda üye devletlerin çevre bakanları iklim değişikliği ile mücadeleyi tamamlayacak iki aşamalı bir uyum planına oybirliğiyle destek verdiler. Konsey’den yapılan açıklamada iklim değişikliğinin şimdiden su kaynakları ve toprak yönetimi; tarım; gıda üretimi; ormanlar; balıkçılık; enerji sektörü; altyapı ve şehir plancılığı; mekânsal tasarım; turizm; insan, hayvan ve bitki sağlığı ve tüm ekosistem üzerinde etkilerini hissettirdiğine değinilerek tüm sektörleri kapsayan bir yaklaşımın benimsenmesinin şart olduğu belirtildi. İki aşamalı yaklaşımın ilk ayağı 2012’ye kadar sürecek; bu dönemde sağlam bir bilgi temelinin oluşturulması, tüm politika alanlarında uyumun benimsenmesi ve bu alanda uluslararası işbirliği olanaklarının geliştirilmesi hedefleniyor. 2013 sonrası dönemde ise ilgili AB müktesebatı ve politikaları kullanılarak uyum stratejisi daha da geliştirilecek.
Konsey’de görüşülen bir diğer konu da Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO’lar) konusunda üye devletlere daha fazla yetki tanınması oldu. Avusturya’nın başını çektiği bir grup AB üyesi GDO yetiştirilmesi konusunda üye devletlerin karar verebilmesi gerektiğini savunuyor. Bilindiği gibi hâlihazırda GDO yetiştirme konusundaki tavsiye kararını Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı EFSA veriyor ve Komisyon yetiştirmeye yönelik nihai kararı veriyor. Ancak, Avusturya’nın başını çektiği bazı üye devletler nihai karar verme hakkının ‘ikincillik ilkesi’[1] doğrultusunda üye devletlere ait olması gerektiğini savunuyorlar. Konuya ilişkin olarak Çevreden Sorumlu Komisyon Üyesi Stavros Dimas tarafından yapılan açıklamada üye devletlerin görüşünün Komisyon tarafından GDO’lar üzerine sonbaharda yayımlanacak raporda dikkate alınacağı belirtildi.
Öte yandan, AB Dönem Başkanlığı’nı Çek Cumhuriyeti’nden devralan İsveç, iklim değişikliği, ekonomik verimlilik ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının dönem başkanlığı hedefleri arasında yer alacağını açıklayarak Aralık ayında Kopenhag’da gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı öncesi çevre ve iklim değişikliği alanlarında AB’nin çabalarının süreceği mesajını verdi.
[1] Münhasır yetkisine girmeyen alanlarda, Topluluk, ikincillik ilkesine göre, yalnızca önerilen tasarrufun amaçları üye ülkeler tarafından yeterince gerçekleştirilemediği ve dolayısıyla önerilen tasarruf boyut ve etkileri bakımından Topluluk tarafından daha iyi gerçekleştirilebildiği takdirde ve bu oranda tasarrufta bulunur.