10 Mart Salı günü Viyana’da açıklanan ve Avrupa Komisyonu tarafından sunulan raporda geçtiğimiz on yılın uyuşturucu karşıtı politikalarının, bu illetle mücadelede başarı sağlayamadığı ifade edildi. Uyuşturucuyla mücadele politikalarının artışına tezat olarak; küresel uyuşturucu probleminin 1998–2007 yılları arasında azaldığına ilişkin bir kanıt olmadığına dair çalışma bu rapora temel oluşturdu. Çalışmayı yürüten uluslararası bağımsız uzmanlardan oluşan grup, esasında sorunun daha da karmaşıklaştığına inanıyor.
Rapora göre, kullanıcı ve sağlayıcılara yönelik yaptırımlar sertleşse de Batılı ülkelerdeki uyuşturucu fiyatları 1998’e nazaran %10 ila %30 arasında azaldı ve uyuşturucuya ulaşmanın zorlaştığına yönelik herhangi bir kanıt bulunmuyor. Raporun yayınlanması, Birleşmiş Milletler Narkotik Maddeler Komisyonu’nun 53 üye ülkesinin açılış oturumuyla aynı zamanda gerçekleşti. Çalışma için yürütülen araştırmanın başında bulunan Profesör Peter Reuter, Fransız Haber Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, uyuşturucuya karşı uygulanan politikaların, uyuşturucunun kendisinden daha zararlı olduğunu ifade etti. Uzmanlar, uyuşturucu karşıtı kampanyaların suç oranı ve yolsuzluğu arttırarak kullanıcıların sağlığını daha fazla tehdit ettiğini gösteriyor. Bununla birlikte rapor, herhangi bir öneri içermiyor.
Ayrıca rapora göre uyuşturucu konusunda, diğer ülkelerde durum kötüleşirken, zengin ülkelerde az da olsa iyileşme sağlansa da, gelişmekte olan ülkelerde keskin bir kötüye gidiş ortaya çıkıyor. Raporda, uyuşturucuya yönelik sıkı önlemler öngören politikaların büyük başarılar getirmeyeceği ifade edilirken, şiddeti azaltmaya yönelik politikaların giderek daha fazla ülkede kabul gördüğü belirtiliyor. Profesör Reuter İsveç, Fransa, hatta İran ve Çin gibi, bu konuda daha önce isteksiz davranan ülkelerin bağımlılık tedavi programlarını mevzuatlarına aktardıklarını ifade ediyor. Reuter ayrıca, bu tip programların ABD ve Avrupa’da ağır uyuşturucuların kullanımında daha önceki sert önlemlere nazaran çok daha etkili olduğunu dile getiriyor. Raporda, üretimden nihai satışa kadarki küresel uyuşturucu trafiği zincirinin üretim maliyetleri ve yaratılan katma değer tahminlerine de yer verilerek, uyuşturucu pazarının ekonomik temelleri ortaya koyuluyor.
Raporda pek çok Batılı ülkede Hint keneviri kullanımının gençlerin yaşamının sıradan bir parçası olduğuna ve 1980 sonrası doğan kuşağın %50’ye yakınının en az bir kez bu maddeyi denediğine yer veriliyor. Bununla birlikte çoğunluk, ileriki dönemlerde kullanıma devam etmiyor. Raporda yer alan bir başka tespit, uyuşturucu politikalarının uyuşturucunun üretim yeriyle ilgili etkisi. Örneğin kokain üretimi, Peru ve Bolivya’dan Kolombiya’ya kaymış durumda. Rapor ayrıca uluslararası sistemin veri toplama ve uyuşturucuyla mücadelede yetersiz olduğunu vurguluyor. Her ne kadar AB, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’ne (EMCDDA) oldukça geniş bir bütçe ayırsa da, uzmanlar, bu tip bilgi mekanizmalarının dünya çapında faaliyet göstermekten uzak olduğu görüşünde. Rapora aşağıdaki linkten ulaşılabilir:
http: //ec.europa.eu/justice_home/doc_centre/studies/doc_drugs_studies_en.htm