İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu’nun aday ve potansiyel aday ülkeler ile ilgili genişleme stratejisini ve ilerleme raporlarını yayınlaması nedeniyle oldukça önemli gelişmelere sahne oldu. Türkiye için 1998 yılından bu yana Komisyon tarafından hazırlanan raporların on ikincisi yayınlandı. Bültende İKV’nin ilerleme raporu ile ilgili görüşünü ayrıntılı olarak bulabilirsiniz. Genel olarak Türkiye’nin üyelik yolunda kaydettiği gelişmeleri ve devam eden sorunları ele alan rapor bazı eleştirilerde bulunsa da ılımlı bir yaklaşım sergiliyor.
Siyasi Kopenhag kriterlerine uyum konusunda Türkiye önemli bir yol kat etse de sorunlar devam ediyor. Rapor siyasi kriterlere uyum konusunu alt başlıklarla ayrıntılı bir şekilde ele alıyor ve var olan eksikliklere dikkat çekiyor. Ekonomik kriterler açısından Türkiye’nin oldukça iyi bir durumda olduğu söylenebilir. Bu çerçevede finansal krizin etkilerine rağmen, Türk ekonomisinin görece daha az etkilendiği ve daha önce gerçekleştirilen düzenleyici ve denetleyici reformların faydasının olduğu ifade edilmektedir. Raporun kalan bölümleri ise Türkiye’nin müzakere başlıklarındaki durumunu ortaya koymaktadır. Burada doğal olarak Komisyon AB tarafından konulara yaklaşmış ve Türkiye açısından sorun yaratan aksaklıklara dikkat çekmemiştir. Örneğin vize konusu, Avrupa Adalet Divanı’nın hizmet edimi ve vize konusuyla ilgili olarak aldığı Soysal kararına değinilmemiştir. Ayrıca AB’nin üçüncü ülkeler ile akdettiği ticaret anlaşmaları konusuna da değinilmemiştir. Türkiye’nin AB ile arasında gümrük birliği bulunması ama buna rağmen tam üye olmaması nedeniyle müzakere sürecinin dışında kalması, ayrıca bu ülkelerin Türkiye ile de aynı anlaşmaları imzalamasını zorlayacak herhangi bir önlemin alınmaması ticareti saptırıcı olumsuz etkilere yol açmaktadır. Bu ve benzeri sorunların süreç içinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca müzakere süreci ilerlemesine rağmen, geleceğe yönelik belirsizlik de sürmektedir. Aralık ayında Konsey’de görüşülmesi beklenen Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a limanlarını açması konusunda 2006’daki Konsey’in sekiz başlığın açılmaması kararına ek olarak yeni bir yaptırım uygulanması beklenmemektedir. Türk hükümeti Kıbrıs’ta müzakere sürecini desteklediğini ve önümüzdeki bahara kadar sonuç alınması yönündeki tavrını ifade etmiştir. KKTC’de seçimlere kadar sonuç alınabilmesi büyük önem taşısa da özellikle mülkiyet gibi hassas konularda henüz bir ilerleme sağlanamadığı ortadadır. Türkiye’nin AB üyeliği sürecine bağlanabilecek Kıbrıs’ta çözüm için Türkiye ve Yunanistan’ın olduğu gibi AB’nin de açık ve net bir siyasi irade ortaya koyması gerekmektedir. Ama bu konu Türkiye’nin AB üyeliğinden ayrı olarak da düşünülemez.