AVRUPA KOMİSYONUNUN YAYIMLADIĞI GENİŞLEME STRATEJİ BELGESİNDE 3 ADAY ÜLKE VE 5 POTANSİYEL ADAY ÜLKEYE İLİŞKİN DEĞELENDİRMELERİN ÖZETİ
Avrupa Komisyonu 14 Ekim’de 2009-2010 dönemi Genişleme Strateji Belgesini yayınladı. Bütün dünyada etkilerini ciddi düzeyde hissettiren finansal kriz ve ekonomik durgunluk bu belgeyi de önemli oranda etkiledi.
Genişleme strateji belgesi, Batı Balkanlar ve Türkiye’deki ekonomik faaliyetin 2008 yılının ikinci yarısından itibaren sert bir şekilde daraldığının altını çiziyor, bu daralma ülkelerin ihraç mallarına olan talebin düşmesine ve ülkelerdeki doğrudan yabancı yatırımın azalmasına bağlanıyor. Söz konusu ülkelerde halen yüksek olan işsizlik oranının artmaya devam ettiği vurgulanıyor. Bununla birlikte, Komisyon bu belgede, Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye’nin AB’ye üye ülkelere nazaran krizden daha az etkilendiklerini belirtiyor.
Belgede, genişlemenin AB’nin en etkin dış politika araçlarından biri olduğunun altı çiziliyor. Hırvatistan ve Türkiye gibi ülkelerin, son yıllarda gerçekleştirdikleri yapısal reformlar sayesinde krizin etkilerini hafifletebildiklerine ve çalışmalarının semerelerini aldıklarına vurgu yapılıyor.
Yolsuzluk ve organize suçların Batı Balkan ülkelerinin ve Türkiye’nin başa çıkması gereken temel zorluklardan ikisi olduğunu bir defa daha vurguladıktan sonra, Komisyon bu kez, bu sorunların kamuoyu nezdinde AB genişlemesinin algılanmasına zarar verdiğine dikkat çekiyor.
İkili ilişkilere değin, Slovenya ile Hırvatistan arasındaki sınır sorununun son bir yıl içinde Hırvatistan’la yürütülen müzakerelerin ilerlemesine engel olduğu belirtiliyor. Komisyon Türkiye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasındaki ikili ilişkilerin normalleştirilmesinde gelişme kaydedilmemiş olmasını da eleştiriyor.
Bölgesel işbirliğinin önemi üzerinde durularak, Sırbistan’ın Kosova’nın bölgesel toplantılara, girişimlere ve anlaşmalara katılmasını engellemesi eleştiriliyor ve bu tutumun bölgede işbirliğinin gelişmesini zora soktuğu belirtiliyor.
Makedonya, Karadağ ve Sırbistan’la AB arasında 2010 yılı başı itibariyle vizesiz geçiş rejimi kurulması planlanmaktadır. Gerekli kriterler yerine getirildiği takdirde, Arnavutluk ve Bosna Hersek için de 2010 yılı ortalarında öneri sunulacaktır. Yine ilgili reformların yerine getirilmesi şartıyla Kosova’nın da bu sürece dâhil edilmesi amaçlanmaktadır.
Genişleme strateji belgesinde yer aldığı şekliyle ülkeler hakkındaki değerlendirmelere aşağıda kısaca değinilmiştir.
Hırvatistan: Genişleme strateji belgesinde Hırvatistan’la yürütülen katılım müzakereleri için “son safhaya yaklaşıldığı” ifadesi kullanılmaktadır. Bununla birlikte, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, 1990larda Balkanlardaki savaş sırasında Hırvat güçleri tarafından kullanılan ağır silahlara ilişkin belgelere erişimi konusundaki sıkıntı devam etmektedir.
Yukarıda da belirtildiği üzere Slovenya ile Hırvatistan arasındaki sınır sorunu bu ülkenin katılım müzakerelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Slovenya Hırvatistan’la yürütülen müzakereler üzerindeki blokajı son dönemde kaldırmış olsa da bu sorun tamamıyla çözülememiştir.
Türkiye: Komisyonun yayınladığı genişleme strateji belgesine göre Türkiye’nin reform hızına yeni bir ivme kazandırması gerekmektedir. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, din özgürlüğü, ticaret birliği hakları, askerler üzerinde sivil denetim, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği gibi konularda endişeler sürmektedir.
Genişlemeden sorumlu komiser Olli Rehn raporu sunarken yürürlükteki bir anti terör yasasının basın özgürlüğünü kısıtladığını belirtti. Olli Rehn Doğan Medya Grubuna verilen cezaya da değindi; bu bağlamda, basın özgürlüğünü olumsuz yönde etkileyecek şüphe ve baskıların endişe yarattığı vurgulandı.
Türkiye’nin, Ortadoğu ve Güney Kafkaslar başta olmak üzere, bölge ve enerji güvenliğindeki rolü ve medeniyetler arasındaki diyalogun geliştirilmesine yönelik çabaları ülkenin karnesine olumlu yansıdı. Olli Rehn basın toplantısında, Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesini de memnuniyetle karşıladığı belirtti ve bunu tarihi bir adım olarak nitelendirdi. Aynı şekilde Kürt sorununun çözümüne yönelik “Kürt açılımını” da memnuniyetle karşıladığının altını çizdi.
Makedonya: Komisyon Makedonya’yla katılım müzakerelerinin başlamasını tavsiye etti. Makedonya, 2005 yılında aday ülke statüsü kazandı fakat henüz katılım müzakerelerine başlamadı.
Bununla birlikte, yapılan basın toplantısında Olli Rehn, Makedonya’nın komşularıyla dostça ilişkiler geliştirmesi ve Yunanistan’la olan isim ihtilafını çözmesi gerektiğini vurguladı.
Bosna Hersek: Bosna Hersek’in kilit alanlardaki reform çalışmaları çok sınırlı düzeyde gerçekleşti. Belgede, ülkede hâkim olan atmosferin bozulduğunun altı çizildi.
Bazı raporlara göre parçalanmaya yakın görünen Bosna Hersek’in daha fazla gecikmeksizin anayasal reformları gerçekleştirmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca Komisyon, yayınladığı strateji belgesinde, 1995 Dayton Anlaşmasından bu yana ülkenin yönetiminde sorumluluğu bulunan Yüksek Temsilcilik Ofisi kapatılmadıkça, Bosna Hersek’in üyelik başvurusunun dikkate alınmayacağını belirtti.
Sırbistan: Sırbistan, Birliğe katılma yolundaki istekli programıyla övgü kazandı. Katılım sürecine sonradan müdahil olan bu ülkenin ilerlemeye yönelik idari kapasiteye sahip olması memnuniyetle karşılandı. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’yle olan işbirliği geliştirilmiş fakat savaş suçluları Ratko Mladic ve Goran Hadzic hala tutuklanmamıştır. Bu iki savaş suçlusu adalete teslim edilmedikçe, özellikle Hollanda, AB ile Sırbistan arasındaki İstikrar ve Ortaklık Anlaşması’nın yürürlüğe girmesine karşı çıkmaktadır.
Ayrıca Sırbistan’ın, Kosova’nın bölgesel işbirliğine katılımı konusunda daha olumlu bir tutum alması beklenmektedir.
Kosova: 2008’in Şubat ayında bağımsızlığını ilan eden Kosova, AB’nin hukuk misyonuna (EULEX) ait 20’den fazla aracın hasar görmesine neden olan son olaylar sebebiyle eleştirilmiştir. Hukukun üstünlüğü, organize suç ve yolsuzluğa karşı mücadele, idari kapasitenin güçlendirilmesi, Sırpların ve diğer azınlıkların korunması, topluluklar arasında diyalogun ve uzlaşının güçlendirilmesi gibi konularda zorluklar aşılamamıştır.
Arnavutluk: Arnavutluk AB üyeliği için 2009 Nisanında başvuru yapmıştı. AB Konseyi 2009 Temmuzunda, Arnavutluk’taki seçim prosedürü tamamlandıktan sonra bu ülkenin başvurusunu değerlendireceğini açıklamıştı. Haziran ayındaki seçimlerden bu yana, siyasi platformun iki büyük ismi, Demokrat Parti lideri Başbakan Sali Berisha ve Sosyalist Parti lideri Edi Rama birbirlerini hile yapmakla suçladılar.
Genişleme strateji belgesi Arnavutluk’un, özellikle hukukun üstünlüğü, yolsuzluğa karşı mücadele, devlet kurumlarının iyi çalışması ve yargının bağımsızlığı konusunda ilerleme kaydetmesi gerektiğinin altını çizmiştir.
Karadağ: Komisyon, genişleme strateji belgesinde, 2006 yılında Sırbistan’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan eden son ülke olan Karadağ’a fazla yer ayırmadı. Karadağ 2008 Aralık ayında AB üyeliği için başvuru yapmıştı. Konsey geçtiğimiz nisan ayında Komisyondan bu konuda görüş bildirmesini istedi. Genişleme strateji belgesinde, bu görüşün hazırlık çalışmalarının devam ettiği belirtilmiştir. Fakat Karadağ’ın özellikle yargı reformu ve yolsuzlukla mücadele alanında ortaya, hukuk devleti ilkesini güçlendirecek somut sonuçlar koyması gerektiği vurgulanmıştır.
İzlanda: 2008 yılı sonunda dünya ekonomisinde tahribata yol açan finansal krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olan İzlanda, 16 Temmuz 2009’da AB’ye üyelik başvurusunda bulunmuştur. Komisyon, İzlanda’nın, Avrupa Ekonomik Alanı aracılığıyla AB iç pazarıyla bütünleşmiş olduğunu ve Schengen Alanı içinde yer aldığını belirtip özel bir durum teşkil ettiğinin altını çizmiştir.