İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından 25 Ocak 2008 Cuma günü İstanbul’da TOBB Plaza’da gerçekleştirilen panelde İKV Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu; Emekli Büyükelçi, Maliye eski Bakanı ve Ortak Pazar Nezdinde eski Daimi Temsilci Ziya Müezzinoğlu; Emekli Büyükelçi ve Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı Özdem Sanberk; Emekli Büyükelçi ve İKV Yönetim Kurulu eski Başkan Yardımcısı Dr. Yıldırım Keskin ile ZEGO Yönetim Kurulu Başkanı gazeteci-yazar Zeynep Göğüş yer aldı. Maliye eski Bakanı ve iktisatçı Prof. Dr. Besim Üstünel de panel sonunda kısa bir konuşma yaptı. T.C. Hükümeti’nin 14 Nisan 1987 tarihinde AT’ye tam üyelik başvurusunu yapan Devlet Bakanı Prof. Dr. Ali Bozer ise İsviçre seyahati nedeniyle panele katılamadı. Kendisi ile İstanbul Atatürk Havaalanı’nda yapılan ve kamera ile kaydedilen görüşme, panel öncesinde katılımcılara sunuldu.
Prof. Dr. Bozer, bazı üye devlet liderlerinin “Türkiye Avrupalı değildir” gibi açıklamalarının AB’nin temel ilkelerine karşı saygısız bir durum sergilediğinin üzerinde durdu. Öte yandan, Türkiye’ye “özel statü” tanınması tartışmalarının da Ortaklık Anlaşması’nın felsefesine aykırı olduğunu belirtti. Türkiye ile Avrupa arasında dine dayalı farklılıklar yaratılmasının da yanlışlığına değinen Prof. Dr. Ali Bozer, Jean Monnet’in fikirlerinin ekonomik ve siyasi anlamda birliğe, kültürel anlamda ise çeşitliliğe dayandığını ifade etti. Son olarak, Başmüzakerecilik görevi ile Dışişleri Bakanlığı görevlerinin ayrılması gerektiğine değindi.
Ziya Müezzinoğlu ise 2008 yılında yeni bir strateji oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, AB üyeliği hedefinin devlet politikası haline getirilmesi gerektiğine, konunun hem teknik hem siyasi boyutunda çalışmalar yapılmasının önemine, önyargıların aşılmasında STK’ların rolüne ve Avrupa’daki Türk varlığının dikkate alınması gerekliliğine değindi. Özdem Sanberk, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik “gizli stratejisi”nin, Türkiye’nin karar alma mekanizmalarından uzak tutulması, böylece Türkiye’nin sorunlarının AB’ye taşınmaması olduğunu düşündüğünü belirtti. Bu bağlamda, Erdoğan, Merkel ve Sarkozy arasında gerçekleştirilecek üçlü zirvenin de bu hedef doğrultusunda kullanılabileceğini, dolayısıyla dikkatli olunması gerektiğini vurguladı Son olarak Sanberk, Türkiye’deki en temel ve köklü devlet politikalarından biri olan AB üyeliği hedefinden vazgeçilmesinin Türkiye’nin 600 yıldır Avrupa’daki mevcudiyetinin sonu anlamına geleceğini ifade etti ve AB ile ilişkilerde “kamuoyu diplomasisi” nin öneminin altını çizdi. Dr. Yıldırım Keskin, dünyadaki ekonomik krizler ve AB ile ilişkilerdeki yavaşlamaya rağmen Türkiye’nin iç sorunlarıyla (laiklik konusu, türban tartışmaları, vb.) daha fazla meşgul olmasının kötümser bir hava yarattığını ve TCK’nın 301. maddesine ilişkin tartışmaların sürmesinin, Hrant Dink suikastı ve Malatya saldırısının çözülememiş olmasının bu kötümserliği güçlendirdiğini vurguladı; 2008 yılında AB perspektifinin kesinlikle kaybedilmemesi gerektiğini ve ilerleme raporlarının iyi okunmasının öneminin üzerinde durdu. Ayrıca Dr. Keskin, Türkiye’nin kendisini kabul edilebilir ve inanılır bir ülke haline getirmesinin yanı sıra bu durumu karşı tarafa iyi anlatmasının AB ile ilişkilerde en önemli unsur olduğunu ifade etti. Zeynep Göğüş, kurucusu olduğu TR PLUS tarafından Avrupa Komisyonu’na akredite 1000 gazeteci ile yapılan anketin sonuçlarına değinerek, gazetecilerin yüzde 24’ünün Türkiye’nin hiçbir zaman AB’ye üye olmayacağını düşündüklerini; yüzde 3’ünün 2028 sonrası dönemi öngördüklerini; yüzde 73’ünün de 2012-2027 arasında üyeliğin gerçekleşeceğini düşündüğünü aktardı. Ülke içindeki iletişimin dışarıyı da etkilediğine değinen Göğüş, genç bir nüfusa ve dinamik ekonomiye sahip olmanın olumlu algılandığını, buna karşılık Kıbrıs sorunun olumsuz noktalar arasında ilk sırada yer aldığını vurguladı. Prof. Dr. Besim Üstünel ise, 2008 yılı öncelikleri belirlenirken, dünya dengelerindeki hızlı değişimin ve Türkiye’nin bu kapsamda iyi bir strateji ortaya koyması gereğinin önemine dikkat çekti. Ayrıca, Türkiye’nin kendi öneminin farkında olması gerektiğini belirtirken, Türkiye’nin AB’nin 5 büyük ülkesinden biri olacağını hatırlattı.
Diyalog toplantısının ardından İKV Heyeti Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering ile karşılıklı ilişkilerin sağlamlaştırılması yönünde görüş alışverişinde bulundu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı toplantıda AP Başkanı Türkiye’ye davet edildi.
Heyet son olarak, Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ile bir araya geldi. AB yetkililerine, Türkiye’deki son ekonomik gelişmeler hakkında bilgi verilerek, Türkiye’nin gündeminin ağırlık merkezinin siyasetten ekonomiye kayması gerektiği belirtildi ve bu konuda ortak olarak neler yapılması gerektiği üzerinde duruldu. Toplantıda Komisyon Üyesi Rehn, Türkiye ve AB arasındaki ticari ve ekonomik sorunların ele alınacağı ortak bir konferans düzenlenmesi önerisinde bulundu.