İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

İKV TARAFINDAN TÜRK İŞÇİLERİNİN AVRUPA’DA SERBEST DOLAŞIMINA İLİŞKİN BİR AÇIKLAMA YAYIMLANDI

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından 21 Kasım 2008 tarihinde, Avrupa Komisyonu`nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn`in, Türkiye`nin Avrupa Birliği üyesi olması halinde Türk işçilerinin Avrupa`da serbest dolaşımının engellenebileceğini söylemesine ilişkin olarak yayımlanan açıklamanın tam metni
İKV TARAFINDAN TÜRK İŞÇİLERİNİN AVRUPA’DA SERBEST DOLAŞIMINA İLİŞKİN BİR AÇIKLAMA YAYIMLANDI

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından 21 Kasım 2008 tarihinde, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olması halinde Türk işçilerinin Avrupa'da serbest dolaşımının engellenebileceğini söylemesine ilişkin olarak yayımlanan açıklamanın tam metni şöyledir:

Avrupa Birliği genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in verdiği röportajda Türkiye’nin AB’ye üye olması durumunda işçilerin serbest dolaşımıyla ilgili ‘geçiş süreci’ ve ‘kalıcı kısıtlamalar’ öngörülebileceğine dair ifadeleri, bilindiği üzere yurtiçindeki çeşitli basın-yayın organlarında yer almıştır. Aslında müzakerelerin açılmasına ilişkin kararda da bu konuda bir ifadeye yer verilmekteydi. Unutmamak gerekir ki kişilerin serbest dolaşımı AB’nin temelini oluşturan dört temel özgürlükten biridir. Ekonomik ve parasal birliğe ulaşmış derin bir ekonomik entegrasyonu içeren AB’de üretim faktörlerinin dolaşımında tamamen serbestlik olmalıdır. Aksi takdirde sadece malların ve sermayenin serbest dolaşacağı ama kişilerin veya hizmetlerin serbestçe dolaşamayacağı bir bütünleşme eksik ve adil olmayan bir bütünleşme olacaktır.

Daha önce tam üye olan ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de AB’nin temel özgürlüklerinden biri olan serbest dolaşım hakkının yürürlüğe girişini erteleyen geçiş dönemleri öngörülebilir. Nitekim 1986 da üye olan Portekiz ve İspanya için olduğu gibi, 2004 ve 2007’de üye olan devletler için de uzun sayılabilecek geçiş dönemleri öngörülmüştür.

Tam üyelik tarihinden itibaren sekiz yıla kadar uzanan geçiş dönemleri öngörülebilir. Belki gerekirse bu sürenin bir miktar daha uzatılması da düşünülebilir. Ancak bu alanda kalıcı kısıtlamalar olsa olsa tam üyeliğin dışında bir formüle uygun olabilir. Bu çerçevede Olli Rehn’in açıklamalarını değerlendirirken AB kamuoylarının hassasiyetini gözeten ve işgücü piyasası ve serbest dolaşım konusundaki yerleşmiş korku ve endişeleri yatıştırmayı hedefleyen bir yaklaşım olduğu düşünülmektedir. Nitekim röportajın genelinde Olli Rehn’in Türkiye’nin Birliğe katılımına verdiği destek ve bu doğrultuda AB içinde bazı çevrelerin takındığı Türkiye karşıtı tutumların haksızlığını her fırsatta vurgulaması müzakerelerin kesintisiz ve tam üyelik yolunda devam etmesi anlamında cesaret vericidir.

Esasen Türk vatandaşlarının AB’de serbest dolaşımı konusu AB üyesi devletlerin vize uygulaması nedeniyle Türkiye-AB ilişkileri halen de fevkalade olumsuz etkilemektedir. Türkiye AB ile gümrük birliğini gerçekleştirmiş ve katılma müzakerelerini sürdüren bir ülkedir ancak AB’ye mal satan ya da mal alan Türk işadamları bu çerçevede iş bağlantıları kurmak ya da fuarlara katılmak için AB ülkelerine serbestçe gidememektedir. İşadamları, öğrenciler, akademisyenler gibi bazı özel kategoriler için vize uygulamasının kaldırılmasının gözden geçirilmesi uygun olacaktır.

Diğer Yazılar