İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
26 OCAK-1 ŞUBAT 2014

FRANÇOIS HOLLANDE TÜRKİYE’YE RESMİ BİR ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİ

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande 27-28 Ocak 2014 tarihlerinde Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Söz konusu ziyaret, 22 yıl önce François Mitterand tarafından yapılan ziyaretin ardından bir Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye’ye gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret oldu. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de Türkiye’ye gelmişti ancak bu ziyaret Fransa’nın G-20 dönem başkanlığı sıfatı ile yapılmıştı.

Ziyarette Hollande’a, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Dış Ticaret Bakanı Nicole Bricq, Savunma Bakanı Jean Yves le Drian, Sanayi ve Kalkınma Bakanı Arnaud Montebourg, Enerji Bakanı Philippe Martin, Yüksek Öğretimden Sorumlu Bakan Genevieve Fioraso ve Tarım Bakanı Stephane le Foll, Fransız Meclisi Türk Fransız Dostluk Grubu Başkanı Christophe Bouillon ve Senato Türk-Fransız Dostluk Grubu Başkanı Gerard Larcher eşlik etti.

Hollande’ın, Sarkozy döneminde gerginleşen ilişkileri onarmayı ve daha ileri bir düzeye taşımayı hedefleyen ziyareti Ankara ve İstanbul’u içine alıyordu ve oldukça başarılı geçti. Hollande, Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Çankaya köşkünde ağırlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşen Hollande, daha sonra İstanbul’a geçti. Hollande Galatasaray Lisesi’nde bir konuşma yaptı. Ardından Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte, Fransız Bakanlar ve 40’a yakın işadamının da katıldığı TOBB ve DEİK tarafından düzenlenen Türkiye-Fransa İş Forumu’na katıldı. Hollande, İstanbul’dan ayrılmadan önce, TÜSİAD heyeti ve merhum gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ile de birer görüşme gerçekleştirdi.

Ziyaret kapsamında iki ülke heyetleri arasında gerçekleştirilen görüşmelerde, başta siyasi ve ekonomik konular olmak üzere, iki ülke arasındaki ilişkiler tüm yönleri ile ele alındı ve yeni işbirliği ve ortaklık imkânları üzerinde duruldu. Ayrıca, Türkiye’nin AB katılım süreci, güncel bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir alışverişinde bulunuldu ve iki taraf arasında bilim, ulaştırma, çevre, enerji gibi alanlarda 9 farklı anlaşma imzalandı.

İki liderin ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Gül, Türk-Fransız ilişkilerinin 500 yıllık geçmişine değindi ve Fransa’nın Türkiye’nin Batıya açılan penceresi olduğunu belirtti. Gül ikili görüşmelerde bölgesel sorunların, Suriye meselesinin, Doğu Akdeniz güvenliği gibi konuların ve iki ülke arasında işbirliği imkânlarının ele alındığını ifade etti. Gül, Hollande ile birlikte iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 20 milyar avroya çıkartılması hedefini koyduklarını açıkladı. Türkiye’de yedi milyar doların üzerinde doğrudan Fransız yatırımının bulunduğunu, Türkiye’nin de Fransa’da 1.5 milyar dolar civarında yatırımı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, karşılıklı yatırımların artırılmasının hedeflendiğini ekledi.

Türkiye’nin AB süreci de ziyaret kapsamında gündeme gelen en önemli konulardan birini oluşturdu. Cumhurbaşkanı Gül, Fransa’dan sürecin önüne siyasi engel koyulmamasını ve ahde vefa ilkesine sadık kalınmasını talep etti. Gül, Türkiye’nin müzakere sürecini tamamlamasının ve Avrupa standartlarını yakalamasının herkesin yararına olduğunu belirtti. Bilindiği üzere, Nicolas Sarkozy döneminde Fransa Türkiye’nin katılım müzakerelerinde tam üyelik ile ilişkili olarak değerlendirilen 5 başlığın açılmasını bloke etmişti. François Hollande’ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra Fransa 22’nci başlığın önündeki siyasi engeli kaldırmış ve bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonunu içeren 22’nci başlık 5 Kasım 2013 tarihinde resmen müzakereye açılmıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın onuruna Çankaya Köşkü’nde verilen resmî akşam yemeğinde Cumhurbaşkanı Gül, “Bölgesel ve küresel meselelerle ilgili yakınlığımızın, ikili ilişkilerimize ve AB üyelik sürecimize pozitif biçimde yansıtılması gerekir. Modern Türkiye için Avrupa; ortak bir maziyi, ortak ilke ve değerleri, bölgesel ve küresel meseleler karşısında müşterek çıkarları paylaştığımız bir ortaklık projesidir” dedi.

Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üye olmasa da aslında Avrupa’da olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Hollande, son 10 yılda Türkiye’nin gelişmesini sanayi gücüne bağladı ve Türkiye ve Fransa arasında yeni işbirliği olanaklarından ve özellikle enerji alanında ortak projelerden söz etti. Hollande, Türk iş adamları için Fransa’da büyük imkânlar olduğunu belirtirken, vize sorunu ile ilgili olarak “Şu anda vize sorununun yaşandığı tek ülke Fransa değil ama Dışişleri Bakanlığıma gerekli bütün talimatları verdim. Şirket temsilcileri, yöneticileri, aydınlar, sanayiciler, sanatçılar kolayca Fransa'ya gelebilsinler, işlerini görebilsinler. Kendilerine bütün kolaylıklar sağlanacaktır” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakere sürecinin devam etmesini istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Hollande, “Fransa yeni fasıl açmaya hazır. Özellikle erklerin ayrımı, temel haklar, hukuki güvenceler gibi konularda. Bu hem Türkiye hem de Avrupa için iyi olacaktır. Fransa'nın bu konuda sizlerden desteğini esirgemeyeceğine emin olabilirsiniz” dedi.

Türk-Fransız İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Bizler, Türk iş dünyası olarak, gümrük birliği felsefesine ters bir şekilde vize ve taşıma kotası engelleriyle karşılaşıyoruz. Yani, mal satacağız, ama seyahat özgürlüğümüz yok. Sattığımız malı göndereceğiz, ama taşıma özgürlüğümüz yok. Bu doğal olarak ticaret hacmimizi de iş yapma hevesimizi de etkiliyor” dedi.

Türk iş dünyasının 2013 yılında 83 milyar dolarlık makine-teçhizat yatırımı yaptığını hatırlatan TOBB Başkanı, aşılamayan vize sorunları yüzünden Fransa’nın bu pastadan çok düşük pay aldığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, 2001 yılında Türkiye’deki yabancı yatırımında yüzde 18’le lider olan Fransa’nın on sene içerisinde payının yüzde 5’e düşerek sıralamada da yedinci sıraya gerilemesinin, aslında iki ülke arasında yaşanan siyasi ve ticari soğukluğun bir başka önemli göstergesi olduğunu ve sorunların çözümü ve yeniden ortak olmak için Fransa Cumhurbaşkanının ziyaretinin tarihi bir fırsat sunduğunu belirtti.

François Hollande da sorunların çözülmesi için elinden geleni yapacağı taahhüdünde bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı, “Şu anda vize sorununun yaşandığı tek ülke Fransa değil ama Dışişleri Bakanlığı’ma gerekli bütün talimatları verdim. Şirket temsilcileri, yöneticileri, aydınlar, sanayiciler, sanatçılar kolayca Fransa’ya gelebilsinler, işlerini görebilsinler. Kendilerine bütün kolaylıklar sağlanacaktır” dedi.

 

 

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI’NIN HOLLANDE ZİYARETİ HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMESİ

HOLLANDE ZİYARETİNİN ARDINDAN: ZAMBAK VE HİLAL TEKRAR BİRARAYA GELİYOR MU?

 

Türkiye’ye iki günlük bir resmi ziyaret yapan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, onuruna Çankaya Köşkü’nde verilen akşam yemeğinde şöyle demişti:

“İlişkilerin geçmişi, I. François ile Kanuni Sultan Süleyman arasındaki ilişkilere dayanıyor. Zamanında ‘zambak ile hilal arasındaki ittifak’ olarak adlandırılan bu ittifak herkesi şaşırtmıştı çünkü son derece modern bir ittifaktı. O zaman bile dini aidiyetlerin ötesinde bir ittifaktı”.

22 yıl sonra Türkiye’yi resmi olarak ziyaret eden ilk Fransa Cumhurbaşkanı olan Hollande’ın gezisi zambak ve hilalin yeni birlikteliği olarak yorumlanabilir mi?

Hollande’ın Türkiye’ye yaklaşımı, ılımlı tutumu ve özellikle ekonomik işbirliği imkânlarını öne çıkarması Sarkozy dönemindeki gerilimli ilişkiler ile karşılaştırıldığında tamamıyla yeni bir dönem olmasa da, ilişkilerde vites yükseltme olarak yorumlanabilir. Hollande bu gezisinde Türkiye’nin beklentileri yönünde müzakerelere yönelik güçlü bir destek vermekten ya da Sarkozy döneminde bloke edilen diğer başlıkların da açılacağı taahhüdünü vermekten kaçınmış ve temel haklar ve yargıya ilişkin başlıkların açılması gereğinden söz etmiştir. Türkiye’nin son dönemde AB nezdinde de uyarılarla karşılaştığı bu konular ile ilgili olan 23’üncü faslın önümüzdeki dönemde açılması mümkün olabilir. Öte yandan, Hollande ziyaretinde, ilişkilerin daha çok ekonomik boyutunu vurgulamış ve iki ülkenin arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin gelişme potansiyelini gündeme getirmiştir. Hollande Galatasaray Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada “Türkiye’nin zaten Avrupa’da olduğunu” ifade ederek, müzakere sürecindeki sorunlara rağmen, Türkiye ile diğer Avrupa ülkelerinin arasındaki fiili entegrasyonun önemine dikkat çekmiştir.

Hollande döneminde Fransa ve Türkiye’nin yalnız ekonomik değil siyasi anlamda ve özellikle AB üyelik sürecine destek bağlamında daha yakınlaşması beklenirken, bunun çok boyutlu bir süreç olduğu da dikkate alınmalıdır. Uluslararası ilişkilerin karmaşık ve zorlu yapısı göz önünde bulundurulduğunda, bu duruma şaşırmamak ve umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Nasıl geçtiğimiz yıllarda Fransa’nın Türkiye’nin üyeliğine yönelik tutumu ve Ermeni soykırımı ile ilgili yasa tasarısı ilişkilerde buz gibi bir havanın esmesine yol açmış ve Fransa ile ekonomik ilişkilerde de bazı projeleri engellemiş ise, bundan sonraki dönemde enerjiden ulaştırmaya, turizmden gıdaya kadar iki ülke arasında yeni ortak girişimlerin gündeme gelmesinin mutlaka siyasi ilişkilere de olumlu yansımaları olacaktır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından ifade edilen iki ülke arasındaki ticaret hacmini 20 milyar avroya yükseltme hedefi, yatırımlar, ortak girişimler ve üçüncü ülkelerde yeni ekonomik işbirliği alanlarının açılması ile devam edecektir.

Gül ve Hollande’ın katıldığı Türk-Fransız İş Forumu’nda TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu siyasi ortam ve ekonomik ilişkiler arasındaki bağlantıyı çok güzel özetlemiştir:

“…siyasi liderlerimizden bir talebimiz var. Lütfen önümüzdeki engelleri kaldırın. Bizler, Türk iş dünyası olarak, gümrük birliği felsefesine ters bir şekilde vize ve taşıma kotası engelleriyle karşılaşıyoruz. Yani, mal satacağız, ama seyahat özgürlüğümüz yok. Sattığımız malı göndereceğiz, ama taşıma özgürlüğümüz yok. Bu doğal olarak ticaret hacmimizi de iş yapma hevesimizi de etkiliyor… Bu yaklaşım hepimize kaybettiriyor. Bakın 2001 yılına kadar Fransız şirketleri Türkiye’de birinci sıradaydı. Bugünse Fransız yatırımları yedinci sıraya gerilemiş durumda… Yabancı yatırımlar içinde Fransa’nın payı yüzde 18’den yüzde 5’e düştü. İşte bunu tam tersine çevirip, yeniden ortak olmamız gerekiyor. Bunun için Sayın Hollande’ın ziyareti tarihi bir fırsat.”

Hollande’ın Türkiye’yi “Japonya, Hindistan ve Brezilya gibi çok önemli bir ortak” olarak gördüğünü ifade etmesi de oldukça anlamlıdır. İkisi BRICS ülkesi olan bu ülkeler küresel ekonomide önde gelen aktörlerdir. Türkiye’nin de bu yükselen güçler ile birlikte anılması, son yıllarda Türkiye’nin ekonomik ve ticari gücündeki gelişmeleri dikkate aldığını göstermektedir. Öte yandan, Türkiye’nin bu ülkeler ile kıyaslanması akla şu soruları getirmektedir: Türkiye ekonomi mevzuatının yaklaşık 2/3’ünü AB müktesebatı ile uyumlaştırmış, AB ile gümrük birliği içinde olan ve üyelik müzakerelerini yürüten bir ülke değil midir? Osmanlı döneminden beri Avrupa’yı bir uygarlık merkezi olarak örnek almış ve Cumhuriyetin kuruluşu ile siyasal ve sosyal sistemini Avrupa ulusal devleti modeli üzerinden oluşturmuş bir ülke olarak Türkiye’nin Fransa için yukarıda sayılan ülkelerden daha yakın bir ülke olması gerekir. Türkiye Fransa için önemli bir ekonomik ortak olmasının ötesinde Fransa’nın içinde bulunduğu bir entegrasyon hareketine dahil olmaya talip olan ve Avrupa’nın geleceği için kader ortaklığı yapmayı hedefleyen bir ülke olarak değerlendirilmelidir.

İlk baştaki sorumuza dönersek bazı koşullara bağlı olarak, zambak ve hilal arasında yeni bir ortaklıktan söz edilebilir. Bu koşullar ise Fransa için Türkiye’yi Avrupa’nın ötekisi olarak inşa etmeyen, müzakere sürecinde ahde vefa ilkesine sadık, daha yapıcı ve diyaloğa açık bir yaklaşımın benimsenmesi, Türkiye için ise AB değerlerine ve reform sürecine bağlılığını göstermesi olarak özetlenebilir. Türkiye açısından bakıldığında, Sarkozy döneminde Fransa’nın zambak sembolizmini çağrıştıran özelliklerinden çok kimi zaman Fransa için bir simge olarak kullanılan horozu andıran yanı ön plana çıkmıştı. Bu yeni dönemde zambak gibi daha yumuşak ve kırıcı olmayan, yeni fırsatlar vadeden ve Hollande’ın ziyaretinde ortaya çıkan bu yeni yaklaşımın devam edeceğini ve Türkiye’nin AB üyelik sürecine olumlu yansımaları olacağını ümit ediyoruz.