İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
13-19 EKİM 2008

FİNANSAL KRİZ TARTIŞMALARINDA GEÇTİĞİMİZ HAFTA…

Son haftalarda olduğu gibi bu hafta da, küresel mali kriz ve krize karşı alınacak önlemlere ilişkin tartışmalar, gündemdeki yerini koruyor. İngiltere’yi örnek alan Amerika da, 14 Ekimde bir kurtarma paketi açıkladı. Amerikan Hükümeti 700 milyar dolarlık yardım paketinden 250 milyar dolarlık bir bütçeyi bankacılık sektöründe sermaye artırımı ve yeni kredilere garantörlük amacıyla harcayacağını belirtti. Bu planın bir parçası olarak bütçenin yarısı dokuz bankaya fon olarak verilirken; karşılığında hükümet, karar mekanizmasında söz hakkı olmayan hisse senetlerinin sahibi olacak. Bu dokuz banka, Bank of America, JPMorgan Chase, Wells Fargo, Citigroup, Merrill Lynch, Goldman Sachs, Morgan Stanley, Bank of New York Mellon ve State Street. 1929’daki Büyük Bunalım’dan bu yana yapılan bu en büyük devlet müdahalesinin temel amacı, bankacılık sektöründe sarsılan güveni tazelemek olarak yorumlandı.

Amerika, bu paketle gündem yaratırken; Avrupa liderleri de, konuyu masaya yatırmaya devam etti. Birlik üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları özellikle Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nın politika kararlarını zora soktuğu için liderler uzlaşma arayışlarına hız verdi. 13 Ekim’de Avro Bölgesi hükümet başkanları Paris’te toplanarak krize karşı alınabilecek somut önlemleri tartıştı. Avro Bölgesi üyesi olmayan İngiltere’nin Başbakanı Brown’ın bankaları kamulaştıran yardım paketi konusunda diğer liderleri de ikna etme çabaları sürüyor. Almanya da, 480 milyon Avroluk bir doğrudan yardım paketini Bakanlar Kurulu’nda kabul ettirdi. Almanya Başbakanı Merkel, bu hamle ile vatandaşlara güven vermek istediklerini ve bankaları değil vatandaşları koruduklarını belirtirken; Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de, bu yönde bir fon oluşturulduğunu, teminat ve sermaye artırımına yardım edeceklerini açıkladı. İspanya, İtalya, Avusturya ve İsveç hükümetleri de, zorda olan bankaları kurtarma planları üzerinde çalışıyor. Yunanistan da, 38,5 milyar doları bankacılık sistemini desteklemek için kullanacak.

15 – 16 Ekim tarihlerinde Brüksel’de toplanan AB devlet ve hükümet başkanları zirvesinde, mali kriz, ayrıntılı olarak değerlendirildi. Özellikle Gordon Brown’ın finansal krizden çıkış için Bretton Woods’a benzer küresel bir sistem kurulmasının gerekliliğini işaret etmesi dikkat çekti. Bu öneri Merkel ve Sarkozy’den de tam destek aldı. (Konuya ilişkin Zirvede alınan kararları, ayrıntılı olarak aşağıda bulabilirsiniz.)

Kriz konusunda alınacak önlemler sürekli tartışılırken, ülkelerdeki reel ekonomik gelişmeler de gündem yaratıyor. Türkiye’de ilk sekiz aylık cari açık 35 milyar Dolar olarak açıklandı. Bu arada kriz nedeniyle düşen ihracat talebi, önümüzdeki aylarda da cari açıkta yükselen trendin devam edeceği yönünde sinyaller veriyor. Bunun sonucu olarak da, maliyeti düşürme amaçlı işten çıkarmaların olabileceği söyleniyor. İngiltere’de de, işsizlik, son sekiz yıldaki en yüksek değere ulaştı. Buna ek olarak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), yaptığı açıklamada, bu krizin gelir dağılımı eşitsizliğini daha da arttıracağını öne sürdü. İrlanda’da ise, yaşanan bütçe açığı, AB kurallarına uymayı imkânsız hale getirdi. 2009 yılı bütçesini açıklayan İrlanda, yüzde 6,5’luk bir açık bekliyor. Üye ülkeler borçlanmalarını yüzde 3’ün altında tutmak zorundalar. Yaşanan krizin, Çek Cumhuriyeti’nin Avro’ya geçmesini erteleyeceği belirtilirken; Avrupa Birliği ve IMF’nin Macaristan’a yardım etmesi gündemde.

Hafta sonunda ise ABD Başkanı George Bush, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun Camp David'de yaptığı görüşmede, küresel mali krizle ilgili bir dünya liderleri zirvesi yapılması için çalışılması kararı alındı. Üçlü zirvede, krize ilişkin olarak şu ana kadarki gelişmelerin gözden geçirilmesi, gerekli önlemlerin uluslararası düzeyde alınması ve bir daha tekrarlanmamasına ilişkin düzenlemelerin yapılması gerekliliği üzerinde duruldu.

Öte yandan, tüm dünyada kurtarma paketlerine rağmen düşüş eğilimini sürdüren borsalar, Türkiye’de de büyük kayıplar veriyor. Ekonomik durgunluk beklentisi içindeki piyasalarda Avro’nun değeri 2 YTL’yi, dolarınki de 1,5 YTL’yi aştı. Önümüzdeki günlerde de YTL’nin değer kaybetmeye devam edeceği öngörülüyor.