20 Kasım 2007 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğiyle “Avrupa Toplulukları Adalet Divanı ve Birleşik Krallık (İngiltere) Mahkemelerinin Türk Vatandaşlarının Ülkeye Giriş Koşullarına İlişkin Son Kararları” ile ilgili bir konferans düzenlenmiştir. İKV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu başkanlığında düzenlenen toplantıda, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı (ATAD) tarafından 20 Eylül 2007 tarihinde karara bağlanmış olan Veli Tüm ile Mehmet Darı davasında davacıları temsil eden Barrister Nicola Rogers ile Solicitor Mohammed AbdulKuddus ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi AB Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sanem Baykal birer konuşma yapmıştır.
Konferansın açış konuşmasını yapan İKV Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, hizmet sunma serbestisi ile yerleşme hakkı çerçevesinde Türk vatandaşlarının AB topraklarına giriş koşullarını tarihi açıdan ele almış ve bu konudaki önemli ATAD kararlarına değinmiştir. Divanın son kararı ile önemli bir “hukuki kazanımın” söz konusu olduğunu belirten Kabaalioğlu, 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği’nin uygulanması açısından da gerekli olan iş adamları ve serbest meslek sahiplerinin serbest dolaşımı konusuna dikkat çekmiştir.
Toplantıda ilk olarak söz alan Veli Tüm ile Mehmet Darı davasında davacıları temsil eden Barrister Nicola ROGERS, ilgili hukuki düzenlemelerin doğru şekilde yorumlanmasının ve Ankara Anlaşması’nın ruhuna sadık kalınmasının uygulamada ve ilgili tarafların gelecek girişim ve faaliyetlerinde çok önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Katma Protokol Madde 41(1) hükmü ile 2007 tarihli ATAD kararının kesinlikle Türk vatandaşlarına AB topraklarına mutlak bir giriş hakkı tanımadığının özellikle altını çizen Rogers, söz konusu hükmün bir “standstill” (hakların geriye götürülememesi) yükümlülüğü getirdiğini hatırlatmıştır. Böylelikle yabancıların ülkelerine giriş koşullarına ilişkin münhasır yetkilerini saklı tutan AB Üye Devletleri, Türk vatandaşlarına karşı uyguladıkları esasa veya usule ilişkin düzenlemelerin Katma Protokolün kendi ülkelerinde yürürlüğe giriş tarihinde uygulanan düzenlemelerden daha katı kurallar getirmemelerini sağlamalıdır. Bu bağlamda her bir Üye Devlette Türk vatandaşlarına uygulanacak olan giriş ve yerleşme koşullarının farklılıklar göstereceği ve Katma Protokolün yürürlük tarihi öncesinde göçmen bürosu sorumluları veya sınır görevlilerinin yetki alanlarının geniş ve muğlak tutulmuş olmasının konunun bugün değerlendirilmesini güçleştirdiğini vurgulamıştır.
Mohammed AbdulKuddus ise Türkiye’de ve Birleşik Krallık içerisinde yaygınlaşan söylentilere dikkat edilmesi ve iki tarafın daha iyi ve doğru şekilde bilgilendirilmeleri gerektiğine değinmiştir. Suistimal amaçlı başvuruların önlenmesi gerektiği ve ulusal yetkililerin güvenlik adına giriş veya başvuruları her zaman reddedebileceklerine dikkat çekmiştir.
Doç. Dr. Sanem Baykal, bu konuya ilişkin teorik çerçeveyi sunmuş ve Türkiye tarafından yapılması gerekenler arasında en önemli unsurun AB toprakları içerisinde tek tip uygulamanın kısa vadede mümkün olmadığının kabul edilmesi, aksine her bir Üye Devlet mevzuatı uyarınca Türk vatandaşlarına uygulanması gereken kuralların tespit edilmesi gerektiğini açıklamıştır. Ankara Anlaşması tarafından Türkiye’ye tanınmış olan hakların yeteri kadar kullanılmamış olduğuna dikkat geçen Baykal, asılsız davaların zedeleyici olabileceğini, gerek hukukçu veya akademisyenler, gerekse STK’ların hukuki açıdan geçerli argümanlar sunarak siyası baskı için Hükümete destek olmaları gerektiğini savunmuştur.