AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ EGEMEN BAĞIŞ AVRUPA KOMİSYONU 2012 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU’NU DEĞERLENDİRDİ
Avrupa Komisyonu’nun 2012 Türkiye ilerleme raporunu açıklamasını takiben, AB Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış bir açıklama yaptı. Bağış, raporun özellikle siyasi kriterler bölümünün büyük bir hayal kırıklığı yarattığını ve raporun GKRY’nin AB Bakanlar Konseyi dönem başkanlığı sırasında kaleme alınmasının bu duruma sebep olduğunu belirtti.
Bağış rapordaki makul ve yapıcı eleştirilerin not edileceğini, eksikliklerin giderileceğini belirtirken, ilerleme raporlarının hiçbir zaman bir karne olarak algılanmadığını vurguladı.
Bağış, “Bizim için İlerleme Raporları kendimize tuttuğumuz bir aynadır; ancak bu yıl Avrupa Birliği’nin kırık aynasının, bizim için büyük ölçüde yol gösterici olmaktan uzak bir İlerleme Raporu ortaya çıkardığını görüyoruz” dedi.
Bağış sözlerine şu şekilde devam etti:
“(…) Şu açıkça hissediliyor ki 2012 yılı Türkiye İlerleme Raporu ekonomik ve siyasi kriz içindeki Avrupa Birliği’nin çeşitli mazeretlerle Türkiye’nin üyeliğini geciktirme çabalarının bir yansımasıdır.
AB, bu karamsar yaklaşımla, 2012 yılında başlatılan Pozitif Gündeme de gölge düşürmüştür.
(…)Bizim Avrupa Birliği hedefimiz gündelik tartışmaların ve gelişmelerin çok daha ötesinde kalıcı, uzun vadeli ve vizyoner bir bakışın eseridir.
Avrupa Birliği, Cumhuriyetimizin demokratikleşme ve çağdaşlaşma idealleri açısından yarım asır boyunca Türkiye’ye önemli bir perspektif sağlamış, ülkemizin muasır medeniyet yolculuğu Avrupa Birliği’ne entegrasyon süreciyle yönünü belirlemiştir.
(...)Bu anlayış çerçevesinde Hükümet olarak göreve geldiğimiz günden itibaren bu perspektifi her zaman canlı tuttuk ve AB standartlarını yakalamak için kararlı bir reform süreci yürüttük, yürütmeye de devam ediyoruz.
Bu kararlılığımız sayesindedir ki Türkiye yarım asrı aşkın süredir içinde bulunduğu bu sürecin son 10 yılında önemli bir mesafe kat etmiştir.
(...) 3 Ekim 2005’te başladığımız katılım müzakerelerini de aynı kararlılıkla yürütmeye devam ediyor, milletimizin talep ve beklentileri doğrultusunda atılması gereken her türlü adımı tereddütsüz bir şekilde uygulamaya koyuyoruz.
Hiç tartışmasız Türkiye 10 Ekim 2012 itibarıyla Avrupa Birliği standartlarına en yakın olduğu noktadadır.
(…) Raporun içinde bizi sükûtu hayale uğratan, siyasi gelişmelere yönelik eleştiri cümlelerine rağmen, Raporun kendisi aslında bir şeyi itiraf ediyor, Raporun içinde Türkiye’nin 33 faslın 32’isinde ilerleme kaydettiği açıkça tespit, itiraf ve teslim edilmiştir.
Bu bir tespittir ve asla yoruma açık bir mahiyet taşımamaktadır.
(…) Bu bakımdan Komisyonu’nun 2012 Türkiye İlerleme Raporu, hem Avrupa’da, hem Türkiye’de Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmak isteyen çevrelerin elini güçlendirebilecek unsurlar içermektedir.
Ama hiç heveslenmesinler, bu işin başından itibaren söylediğimiz gibi Türkiye’nin havlu atmaya, Türkiye’nin fişi çekmeye niyeti yoktur. Türkiye ile AB arasındaki müzakereler bütün AB üyesi ülkelerin oybirliğiyle alınan bir kararla başlamıştır, bu süreci ancak ve ancak oybirliğiyle alınacak başka bir karar bitirebilir. Onun dışında bu tür raporlarla, raporların içine tanımadığımız ülkelerin veya birtakım grupların yerleştirmeye çalıştığı bizi inciteceği zannedilen cümlelerle, Türkiye’nin masadan kalmasını kimse beklemesin.
(…)Türkiye için Kopenhag Kriterleri yoksa Ankara Kriterleri var… Maastricht Kriterleri yoksa İstanbul Kriterleri var… Ama Avrupa Birliği için ne Ankara’nın, ne İstanbul’un, ne Konya’nın ne Edirne’nin alternatifi var.
(…) Nitekim Komiser Füle, dün yaptığı açıklamada “kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz” diyerek müzakere sürecinin tıkanmasında ve özellikle “enerji” ve “yargı ve temel haklar” fasıllarının açılmamasında sorumluluğun AB tarafında ve özellikle bazı üye ülkelerde olduğunu itiraf etmiştir.
Biz yarından itibaren Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıp İrlanda Dönem Başkanlığı’na hazırlanıp, inşallah Türkiye’nin demokratikleşme sürecine, Türkiye’nin şeffaflaşma sürecine, Türkiye’nin zenginleşme sürecine kaldığımız yerden devam etme kararlığındayız. Bizim sloganımız bellidir ‘Durmak Yok, Reformlara Devam’”.