12 Ekim 2012 tarihinde, Nobel Komitesi tarafından, 2012 Nobel Barış Ödülü’nün Avrupa Birliği’ne verildiği açıklandı. Ödülün gerekçesinin, AB’nin “altmış yıldan uzun bir süredir Avrupa’da barış, uzlaşma, demokrasi ve insan haklarının gelişmesine katkıda bulunması” olduğu belirtildi.
Nobel komitesi tarafından yapılan açıklamada, İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan acıların yeni bir Avrupa’ya ihtiyaç duyulduğunu ortaya çıkardığı, bundan önce 70 yıllık bir sürede Almanya ve Fransa’nın birbirleri ile üç kez savaştığı, ancak bugün iki ülke arasında savaş çıkmasının düşünülemeyeceği ve amaca uygun çabalarla karşılıklı güveni tesis ederek ezeli düşmanların yakın ortak haline geldiği vurgulandı.
Nobel Komitesi, 1980’li yıllarda demokrasinin AB’ye katılan Yunanistan, İspanya ve Portekiz için bir önşart olduğu, Berlin duvarının yıkılmasının Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için AB’ye üyeliği mümkün kıldığı, Doğu ve Batı arasındaki bölünmenin sona erdiği, demokrasinin güçlendirildiği ve etnik temelli ulusal çatışmaların çözümlendiği noktalarının üzerinde durdu.
Bunun yanında, Hırvatistan’ın AB üyeliği, Karadağ ile üyelik müzakerelerinin başlatılması, Sırbistan’a aday statüsü tanınmasının Balkanlarda uzlaşma sürecini güçlendirdiği ve Türkiye’nin AB üyeliği olasılığının ülkede demokrasi ve insan haklarının gelişmesine katkıda bulunduğu ifade edildi.
AB’nin bugün içinde olduğu iktisadi zorluklar ve sosyal huzursuzluğa rağmen, AB’nin barış, uzlaşma, demokrasi ve insan hakları için verilen başarılı bir mücadeleyi temsil ettiği, AB’nin sağladığı istikrarın Avrupa’yı savaşan bir kıtadan barış içindeki bir kıtaya dönüştürdüğü vurgulandı.
Nobel komitesinin yaptığı açıklamada “AB’nin çalışmalarının ‘uluslar arasında kardeşliği’ temsil ettiği ve Alfred Nobel’in 1895’teki vasiyetinde barış ödülü için kriter olarak atıfta bulunduğu ‘barış kongreleri’nin bir biçimi olarak görülebileceği” belirtildi.
Ödül üzerine ortak bir açıklama yapan AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy ve Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, bu ödülden büyük bir onur duyduklarını, ödülün sadece AB projesi ve kurumlarına değil, AB’de yaşayan 500 milyon insana verildiğini ve AB’nin yakınındaki ülkeler ve tüm dünyada barış ve güvenliği geliştirmeye devam edeceğini ifade etti. Van Rompuy ve Barroso Nobel Barış Ödülü’nün AB’nin içinde bulunduğu zor zamanlarda tüm dünyada liderler ve vatandaşlar için bir ilham kaynağı olmaya devam ettiğini gösterdiğini söyledi.