İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ
Geçtiğimiz hafta, Türkiye ve dünyanın en önemli gündem maddelerinin başında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri ve Almanya’dan oluşan P5+1 ülkeleri ile İran arasında İstanbul’da yapılan nükleer müzakereler vardı. İran yönetimi, ABD ile iki görüşme teklifini kesin bir dille reddederken uranyum zenginleştirme faaliyetlerinde belirli kısıtlamalara gitmeyi prensip olarak kabul etti. Müzakerelerde nihai çözüme veya karşılıklı tavizlere yönelik net bir sonuç elde edilemese de görüşmelere devam edilme kararı alınması soruna siyasi bir çözüm getirme ümitlerini canlı tutmaya devam etti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da video konferans aracılığıyla katıldığı G8 Dışişleri Bakanları Zirvesi’nin gündeminde de İran ile süregelen nükleer gerginlik ve Suriye’deki Beşer Esad rejimine karşı takınılması gereken ortak tutum vardı. Türkiye’nin NATO üyeliğinden doğan ve topraklarına yapılan saldırıların tüm ittifaka yapılmış bir saldırı olarak addedileceğini hatırlatması da G8 Zirvesi’nde kabul ve destek gördü.
26 Nisan 2012 tarihinde Lüksemburg’da gerçekleşecek olan AB İçişleri Bakanları Zirvesi öncesi’nde AB Bakanı ve Başmüzakareci Egemen Bağış’ın Türk Vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat etmelerinin en doğal ve yasal hakları olduğu ve Türkiye’nin vize kolaylığı değil vize muafiyeti istediğine dair beyanatları da Türk basınında geniş olarak yer aldı. 22 Nisan ve 6 Mayıs 2012 tarihlerinde gerçekleşecek olan Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Sarkozy Hükümeti’nin AB’nin vize konusunda olumlu bir adım atmasına engel olacağına dair endişeler olsa da, Türkiye’nin vize konusundaki talep ve beklentilerini giderek daha kuvvetli bir şekilde dile getirmesi Avrupa kamuoyunun gündeminde de yer bulmaya başladı.
Hollanda’daki aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin göçmenlerle ilgili şikayet web sitesinin faaliyete geçmesinden sonra Belçika’daki aşırı sağcı Vlaamse Belang partisinin benzer nitelikte bir siteyi kullanıma açması da Avrupa’da artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığına yönelik endişeleri gündemde tutmaya devam etti. Belçika Hükümeti’nin de Hollanda Hükümeti’ne benzer bir tutum içerisine girerek söz konusu web sitelerini eleştirmekle yetinmeleri de ifade özgürlüğü ile ırkçı propaganda arasındaki sınırın çizilmesindeki güçlüğü bir kez daha gözler önüne serdi.
Tüm okuyucularımıza iyi bir hafta diliyoruz.