İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

İKV 23-23 ŞUBAT 2012 TARİHLERİNDE “AVRO KRİZİ” İLE İLGİLİ İKİ SEMİNER DÜZENLEDİ

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından düzenlenen ve Hollanda Leiden Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Avrupa Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Piet Jan Slot’un konuşmacı olarak katıldığı 23 Şubat 2012 tarihinde gerçekleştirilen seminerde AB’nin 1993 Maastricht Antlaşması ile temellerini attığı ekonomik ve parasal birliğin esasları, kuralları, işleyiş mekanizması ve karşı karşıya olduğu sorunlar ele alındı.
İKV 23-23 ŞUBAT 2012 TARİHLERİNDE “AVRO KRİZİ” İLE İLGİLİ İKİ SEMİNER DÜZENLEDİ

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından düzenlenen ve Hollanda Leiden Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Avrupa Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Piet Jan Slot’un konuşmacı olarak katıldığı 23 Şubat 2012 tarihinde gerçekleştirilen seminerde AB’nin 1993 Maastricht Antlaşması ile temellerini attığı ekonomik ve parasal birliğin esasları, kuralları, işleyiş mekanizması ve karşı karşıya olduğu sorunlar ele alındı.

Prof. Dr. Slot, seminere AB’nin temel ilkelerinden sermayenin serbest dolaşımını anlatarak başladı ve bu konuda AB mevzuatının temelini oluşturan 88/361 sayılı yönergeye atıfta bulundu. Prof. Dr. Slot, ödemeler ve sermaye dolaşımını birbirinden ayırmak gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Slot ekonomik ve parasal birliğin temelini oluşturan Antlaşma hükümlerini açıkladı ve genel olarak parasal birlik ile ilgili hükümlerin Avro bölgesine katılan Üye Devletlere, ekonomi politikaları ile ilgili hükümlerin tüm Üye Devletlere uygulandığını belirtti. Lizbon Antlaşması ile bütçe denetimini güçlendirmek ve ekonomi politikası rehber ilkelerini belirlemek konusunda 136’ncı maddenin kabul edildiğini belirten Slot, son dönemde yaşanan krize karşı alınan önlemleri anlattı. Avrupa Mali İstikrar Mekanizmasının olumlu bir gelişme olduğuna değinen Slot, Ocak ayında Çek Cumhuriyeti ve İngiltere dışında diğer Üye Devletlerin üzerinde uzlaşmaya vardığı Ekonomik ve Parasal Birlik’te İstikrar, Eşgüdüm ve Yönetişim adındaki anlaşma ile ilgili bilgi verdi. Prof. Slot söz konusu anlaşmanın otomatik yaptırımlar, sıkı denetim ve dengeli bütçe kuralı yoluyla mali disiplini sağlamayı amaçladığını kaydetti.

 

 

İKV Ekonomik Kriz ve Ekonomik ve Parasal Birliğin Geleceğini Tartıştı

İKV tarafından “Ortak Geleceğimizi Konuşmak” başlıklı proje çerçevesinde gerçekleştirilen ve Avrupa Birliği’nde borç krizini Ekonomik ve Parasal Birliğin geleceğinin analiz edildiği ikinci yuvarlak masa konferansı 24 Şubat 2011 tarihinde gerçekleştirdi.

İKV, değişen dünyada Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ışık tutmak amacıyla, Türkiye-AB ilişkileri ve AB politikalarına ilişkin başlıca konularda yuvarlak masa toplantıları dizisi düzenlemektedir. Birinci yuvarlak masa toplantısı “Değişen Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Türk ve AB perspektifleri” konusu ele alınırken bu ikinci toplantıda Avro Alanı’nda ekonomik krizin temel sebepleri ve Avro Alanı’nda ortaya çıkan ekonomik krizin çözümü için AB düzeyinde ve üye ülkelerde alınan önlemler analiz edildi. Bu konferans aynı zamanda AB yetkilileri tarafından öngörülen önlemlerin etkinliğinin daha iyi değerlendirilmesine de imkan verdi. 

Konferansın açış konuşmasını yapan İKV Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, Türkiye ile AB arasında kurulan Gümrük Birliği sayesinde Türkiye ekonomisinin AB’ye tam olarak entegre olduğuna işaret etti. 2001 krizi ertesinde Türkiye’nin birçok reform gerçekleştirerek mali sorunlarını aştığını belirten Kabaalioğlu, Türkiye’nin halen yapısal problemleri bulunması ve cari açığının artmasına karşın birçok AB üyesi ülkenin aksine Maastricht kriterlerini karşıladığına vurgu yaptı.

Avrupa Komisyonu Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü’nden Dirk Verbeken, krizin dört aşamada geliştiğini anlatarak, AB’de mortgage piyasası kriziyle başlayan ve global kredi krizinden sonra global ekonomik ve finansal krize dönüşen krizin son aşamada Avrupa’da borç krizini ortaya çıkardığını belirtti. AB ve üye ülkeler düzeyinde krize karşı alınan önlemleri detaylı olarak anlatan Verbeken,  bunları Yunanistan’a ilişkin piyasa belirsizliklerinin ortadan kaldırılması, kırılgan üye ülkelerde bütçe konsolidasyonu ve büyümeyi artırıcı önlemlerin alınması, borçlu ülkelerde krizin yayılmasının önlenmesi amacıyla önlem alınması, AB bankacılık sektörünün güçlendirilmesi, Avro Alanı yönetişim çerçevesinin güçlendirilmesi olarak sıraladı. Bu önlemlerle birlikte kaybolan güvenin de yeniden tesis edilmesinin önemine işaret etti. Verbeken yeni önlemlerin gözetim ve yaptırımlardan oluşan daha sıkı mali kurallar içerdiğini belirterek bunların yanında AB’nin büyüme ve rekabet gücünün artırılmasını amaçlayan Avrupa 2020 Stratejisi hedeflerinin de yerine getirilmesinin önem taşıdığını vurguladı.

Konferansın oturum başkanlığını yapan İKV Yönetim Kurulu Üyesi ve TEB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, İKV’nin düzenlediği bu konferansın AB’nin önemli kararlar aldığı ve girişimlerde bulunduğu, içinde bulunduğumuz dönemde gerçekleştiriliyor olmasının zamanlama açısından çok yerinde olduğunu belirtti. AB liderlerinin Yunanistan’ın kurtarılmasına ilişkin planı geçtiğimiz günlerde kabul etmiş olmasının pozitif bir gelişme olduğunu ve tünelin ucunda ışık görüldüğünü ifade etti.

Rotterdam Erasmus Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fabian Amtenbrink, AB’de ekonomik yönetişim alanında gerçekleştirilmekte olan reformun hukuki boyutu üzerinde duran Amtenbrink bu kapsamda öngörülen yeni yasal çerçevede Avrupa Parlamentosu’nun rolünün ve gücünün artmasının gereğinden bahsetti.  Diğer yandan, ikincil mevzuatta gerçekleştirilmesi öngörülen düzenlemelerin belirsizliğe ve şeffaflığın azalmasına yol açacağına dair endişeleri olduğuna işaret etti.

Atina Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nicholas Baltas, küresel ekonomik krizin sebeplerinden bahsettikten sonra AB kurumları tarafından Avro Alanı borç kriziyle mücadelede alınan önlemleri ve Avrupa Merkez Bankası’nın süreçteki rolü üzerinde durdu. Baltas, potansiyel büyümenin artırılması ve ekonomik yönetişim reformuna odaklanmak amacıyla AB yetkililerinin büyümeyi artırıcı mali düzenlemeler gerçekleştirmeleri gerektiğini belirtti. Baltas, kriz yönetimi çerçevesinin de kurulması gerektiğini ifade etti.

Düşünce kuruluşu Bruegel’den Dr. Zsolt Darvas, ABD’nin AB’ye göre daha yüksek kamu açığı ve borç sorunu olduğuna dikkat çekti. Darvas, krizden önce, İstikrar ve Büyüme Paktı tarafından belirlenen kuralların uygulanmasındaki başarısızlık ve yapısal düzenlemeler ve kriz yönetiminin geliştirilmesi için düzgün bir mekanizmasının olmamasının, yönetişimdeki zayıflık ve ekonomik entegrasyonun tamamlanmamış olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Darvas, krizin aynı zamanda düşük büyüme, Avro Alanı’nda makroekonomik politika eksikliği ve üye ülkelerin birbirlerine bağımlılığını da gözler önüne serdiğini ifade etti. Darvas tarafından önerilen çözümler arasında, riskin paylaşıldığı federal ekonomik istikrar aracı niteliğinde bir bankacılık federasyonunu ortaya koydu. Darvas ayrıca ekonomi kurtarma destekleri arasında AB’de şu anda “Eurobond” ihracının da tartışıldığını ifade etti.

Koç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Murat Üçer, başta rekabet gücündeki eksikliklerden kaynaklanan kamu borcunun sürdürülebilirliği ve dış açıklar olmak üzere Avro Alanı’nın sürekli olarak iki önemli sorunu olduğunu vurguladı. Avro Alanı’nın geleceğine ilişkin karamsar düşüncelere sahip olan Üçer, üye ülkelerin kamu borçlarının dış talep ve dış finansman açısından Türkiye’yi de olumsuz yönde etkileyebileceğini, bu yüzden Türkiye’nin dış ticaret ilişkilerini çeşitlendirmek amacıyla yeni piyasa imkanlarını araştırmaya devam etmesi gerektiğini belirtti.  

Leiden Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Piet Jan Slot da krizin çözülmesinde siyasi kültür eksikliği ve yeni aktörlere olan ihtiyaca işaret ederek Prof. Dr. Fabian Amtenbrink’in de değindiği, Avrupa Parlamentosu’nun rolünün artırmasına ilişkin çabaların henüz sonuç vermediğini ifade etti.

Diğer Yazılar