5-6 Aralık 2013 tarihlerinde, Ankara’da gerçekleştirilen 73’üncü Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Toplantısı’nın açılış konuşması Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cemil Çiçek tarafından yapıldı. Toplantının “Türkiye-AB İlişkileri: Müzakere Sürecinde Mevcut Durum” konusunun tartışıldığı ilk oturumunun açılış konuşmasını ise Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış gerçekleştirdi.
6 Aralık’taki ikinci oturumda “Demokratikleşme ve Temel Haklar” konusu tartışıldı. Toplantı, “Orta Doğu’da Yeni Durum” konusunda sunuşların yer aldığı üçüncü oturum ile sona erdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, KPK’nın 73’üncü Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada Avrupa Birliği Konseyi kararıyla Kıbrıs Türklerine uygulanan izolasyonlara son vermek amacıyla hazırlanan içtüzük taslağının bir an önce hayata geçirilmesini ve AB'nin bu yöndeki taahhüdünü yerine getirmesini istedi.
KKTC’nin ve garantör ülke sıfatıyla Türkiye’nin, Kıbrıs sorununun iki kesimli eşitlik temelinde adil ve kapsamlı çözüme ulaşması için elinden gelen çabayı gösterdiğini dile getiren Çiçek, “AB’nin bu konuda karşı tarafa gerekli baskıyı yapmasını istiyoruz” dedi.
Çiçek, bu yıl Türkiye-AB ortaklık ilişkisinin kurulduğu Ankara Anlaşması’nın 50’nci yılı olduğunu anımsattı. Çiçek, 50 yılda Türkiye-AB ilişkilerinin inişli çıkışlı seyir izlemesine rağmen ekonomiden dış politikaya, sağlık, enerji, eğitim, çevre, kültür alanlarında çok yönlü nitelik kazandığını ifade etti.
Gümrük Birliği ile Türkiye’nin en önemli ticaret ortağının AB olduğunu dile getiren Çiçek, müzakere sürecinin başlamasının Türkiye’deki demokratikleşme çabalarının itici gücü olduğunu söyledi.
Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin bazı AB ülkeleri tarafından siyasi nedenlerle tıkandığını belirten Çiçek, siyasi alandaki ilerlemenin ekonomik ve ticari ilerlemenin gerisinde kaldığını ve Türkiye’nin beklentilerinin altında olduğunu kaydetti. Çiçek, Türkiye’nin özellikle son 15 yılda siyasi alanda önemli adımlar attığını, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları bakımından evrensel değerleri benimsediğini, reform paketlerinin kabul edildiğini ve uygulamada en yüksek standartlara ulaşılmasının hedeflendiğini söyledi. Çiçek, şöyle devam etti:
“Tüm aday ülkeler için geçerli olan objektif kriterleri yerine getirmesi şartıyla Türkiye’nin AB’ye tam üye statüsünde katılımı kayıt ve taahhüt altına alınmıştır. Müzakere süreci, AB üyesi ülkelerin oybirliğiyle aldıkları karar uyarınca ve katılım hedefine yönelik yürütülmektedir.
Fasılların açılması ve kapanması katılım müzakerelerinin teknik boyutunu teşkil etmektedir. Siyasi mülahazaların, sürecin akamete uğratılmasının, Türkiye’nin önüne diğer aday ülkelerden farklı koşullar çıkarılmasının izahı mümkün değildir. Bu adil de değildir, etik hiç değildir. Bu durum, AB açısından ahde vefa ilkesiyle de bağdaşmamaktadır. Bu adaletsizliğe Avrupa Komisyonu da bir başka şekliyle temas etmiştir. Komisyonun da artık müzakere sürecinde yaşanan tıkanıklığın, Türkiye’nin teknik eksikliklerinden değil, bazı üye ülkelerin süreçteki tek yanlı, belirsiz siyasi tavırlarından kaynaklandığını belirtmiş olmasını önemsiyorum. Sorunun tespit edilmesi yeterli değildir, çözümüne yönelik somut adımların atılması gerekmektedir.”
Cemil Çiçek, Türkiye’nin engellemelere rağmen müktesebata uyum çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü vurgulayarak, “Bizim temel gayemiz halkımızın yaşam standardını ve refah seviyesini yükseltmek. Cumhuriyetin ilanıyla başlayan çağdaşlaşma projesini devam ettirmektir” diye konuştu.
AB ile ilişkilerde Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmaması ve teknik süreçte çıkarılan siyasi engellerin kamuoyunun üyelik konusundaki inancını azalttığına işaret eden Çiçek, “Türk halkı AB üyeliğini her şeye rağmen hala arzu etmekte, ancak bazı üyelerin tutumu nedeniyle bunun gerçekleşeceğine olan inancını giderek kaybetmektedir. Türkiye-AB ilişkilerinde özellikle kamuoyu açısından ciddi bir güven erozyonu yaşanmaktadır” dedi.
Çiçek, AB’den güveni yeniden tesis edecek adımlar atılmasını, müzakere başlıklarının önündeki siyasi engellerin kaldırılmasını beklediklerini söyledi. Bölgesel politikalar başlıklı 22’nci faslın 5 Kasım’da açılmasını memnuniyetle karşıladığını dile getiren Çiçek, “Bu gelişme, siyasi engeller kaldırıldığında fasılların nasıl kolaylıkla açılabileceğinin en açık göstergesidir. Faslın açılması olumlu gelişme olmakla birlikte asla yeterli değildir. Talebimiz diğer fasılların önündeki engellemelerin bir an önce kaldırılması ve açılış kriterlerinin tarafımıza bildirilmesiyle sürecin önünün açılmasıdır” diye konuştu.
TBMM Başkanı Çiçek, “yargı ve temel haklar” ile “adalet, güvenlik ve özgürlük” fasıllarının müzakere sürecinin kalbinde yer aldığını ifade ederek, “Bu fasılların Karadağ için ilk açılan fasıllar olduğu dikkate alındığında AB’nin tutumunu bir kez daha gözden geçirmektedir. Bu durum, AB’nin Türkiye’ye uyguladığı çifte standardı açıkça göz önüne sermektedir. Türkiye’nin gösterdiği gayret ve başarı düşünüldüğünde siyasi nedenlerle bloke edilen fasılların bir an önce açılması gerektiği aşikardır” dedi.
Türk vatandaşlarına vize serbestisinin güven sorununun aşılmasında önemli bir adım olacağını vurgulayan Çiçek, Türkiye’nin AB adayları arasında vatandaşlarına vize uygulanan tek ülke olduğunu söyledi. AB’ye ortak olan Türkiye vatandaşlarının vize konusunda yaşadığı zorlukların izahı olmadığını ifade eden Çiçek, “Son geldiğimiz nokta ümit vericidir. Umarım bu haksızlık bir an evvel ortadan kalkar” diye konuştu.
Cemil Çiçek, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması girişiminin Türkiye açısından taşıdığı öneme değinerek, anlaşmaya Türkiye’nin dahil edilmesinin büyük zenginlikleri beraberinde getireceğini söyledi.
AB’ye üyeliğin Türkiye’nin stratejik tercihi olduğunun altını çizen Çiçek, “Hükümetler değişse de bu tercih aynı kalmıştır. AB’nin de aynı anlayışı benimsemesini, artık adalet ve hakkaniyet çerçevesinde tavır alarak, bunu ülkemize yönelik eylem ve söylemlerine yansıtmasını bekliyoruz” diye konuştu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, AB Bakanı Egemen Bağış ve KPK Türk kanadı eş başkanı Afif Demirkıran’ın toplantıdan erken ayrılmaları KPK Avrupa Kanadı üyelerinin tepkisini çekti. (Kaynak: abhaber.com)