İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
3-12 EKİM 2014

İKV`DEN HAFTAYA BAKIŞ

Ekim ayının ilk iki haftası, AB’nin gündeminde 2014 yılı aday ve potansiyel aday ülkelerinin ilerleme raporları ve 2014-2015 Genişleme Stratejisi başlıkları öne çıkarken; Türkiye’nin gündemi ağırlıklı olarak Suriye’de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün yarattığı tehdidin iç ve dış siyasete yansımalarının yanı sıra, Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan 2014 Türkiye İlerleme Raporu ile şekillendi.

2 Ekim 2014 tarihinde Irak ve Suriye’ye asker gönderilmesine yetki veren tezkerenin TBMM’de kabulünün ardından Türkiye, Kurban Bayramı tatili sırasında ve sonrasında IŞİD ile mücadelede uluslararası koalisyon güçlerine sağlayacağı katkı tartışmalarına odaklandı. IŞİD ve Kürt gruplar arasında Suriye sınırındaki Kobani (Ayn el-Arab) kentinde süren çatışmaların Kurban Bayramı’nda şiddetlenmesinin ardından, yaklaşık bir hafta süren gösterilerde, maalesef can kayıpları yaşandı. Türkiye, IŞİD ile mücadele çerçevesinde sağlayacağı katkılar konusunda ABD ile sürdürdüğü müzakerelerde, 2 bin Suriyeli muhalife eğitim vermeyi kabul ettiğini açıkladı. Öte yandan, Kobani’de süren çatışmalarda ABD önderliğindeki koalisyon güçlerinin hava saldırılarında belli ölçüde ilerleme sağlamasına karşın, kentin hala IŞİD güçlerinin kontrolünde bulunması AB’yi de harekete geçirdi. Avrupa Komisyonu 12 Ekim 2014 tarihinde IŞİD saldırıları nedeniyle Kobani’den göç etmek zorunda kalanlar için, 3.9 milyon avro yardım yapılacağını duyurdu. Yurdun çeşitli kentlerinde Kobani’ye yönelik IŞİD saldırılarının protesto edildiği eylemler ise, çözüm sürecine dair endişeleri artırdı.

Ekim ayının ilk haftasında, Türkiye-AB ilişkilerinde 2014 yılının en önemli gelişmelerinden birine tanıklık edildi. Avrupa Komisyonu’nun 2014 yılı Türkiye İlerleme Raporu, 8 Ekim 2014 tarihinde açıklandı. Rapor kapsamında; 22’nci faslın açılması, Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması, 62’inci Hükümetin yeni AB Stratejisi’ni açıklaması, çözüm sürecine yönelik atılan adımlar, Demokratikleşme Paketi’nin kabul edilmesi, AİHS ihlallerinin önlenmesine ilişkin Eylem Planı’nın oluşturulması olumlu gelişmeler olarak değerlendirilirken; Türkiye’de demokrasi, yargı bağımsızlığı ve temel haklar konusunda yaşanan sorunlar, Komisyon tarafından “endişe” kaynağı olarak nitelendiriliyor.

Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’ye yönelik 17’nci raporu, Kasım ayı itibarıyla görevi devralacak olan Jean-Claude Juncker Komisyonu için, önümüzdeki beş yıl boyunca hem referans, hem de yol gösterici bir belge niteliği taşıyor. Rapor, Juncker’in “önümüzdeki beş yıl genişleme olmayacak” sözleri ile birlikte değerlendirildiğinde, AB Genişleme Politikası’na ilişkin gelecek beş yıla dair önemli ipuçlarını barındırıyor.  AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bakan Bozkır’ın ifade ettiği gibi, “esas itibariyle objektif ve dengeli” olarak nitelendirilebilecek olan İlerleme Raporu, bu yönüyle Türkiye’nin AB üyelik sürecinde geldiği aşamayı ortaya koymanın yanı sıra, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin olarak gerçekçi bir perspektif sunması açısından da büyük önem arz ediyor. 

2014 Türkiye İlerleme Raporu’na ilişkin İKV tarafından hazırlanan değerlendirmede ise, Türkiye’nin AB’ye tam entegrasyon hedefinin gerçekleştirebilmesinin gerekleri sıralanıyor. İKV’nin İlerleme Raporu’na ilişkin İKV Genel Sekreter Yardımcısı ve Araştırma Müdürü Melih Özsöz tarafından hazırlanan değerlendirme notuna,  bültenimizde yer alan “İKV’de Bu Hafta” bölümünden ve  www.ikv.org.tr adresinden ulaşılabilir.

Ekim ayının ilk iki haftasında AB’nin gündeminde yer bulan en önemli başlık ise, Avrupa Komisyonu’nun 8 Ekim 2014 tarihinde aday ve potansiyel aday ülkelerin İlerleme Raporları ile 2014-2015 Genişleme Stratejisi’nden oluşan 2014 Yılı Genişleme Paketi’ni açıklamasıydı. Komisyon Türkiye’nin yanı sıra, Karadağ, Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Kosova’nın dâhil olduğu aday ve potansiyel aday ülkelerin İlerleme Raporlarını açıkladı. Komisyon tarafından açıklanan 2014 Yılı Genişleme Paketi’nde yer alan 2014-2015 Genişleme Stratejisi ise, yine Komisyon’un Ekim 2013’te kabul ettiği 2013-2014 Genişleme Stratejisi’nde yer alan “önce temel konuların ele alınması” (fundamentals first) yaklaşımını teyit edildi. Bu kapsamda, Genişleme Stratejisi’nde hukukun üstünlüğü, ekonomik yönetişim ve kamu yönetimi reformu öncelikli konular olarak sıralandı. Komisyon ayrıca, Genişleme Paketi kapsamında, aday ve potansiyel aday ülkelerin son bir yılda AB ile bütünleşme yolundaki performansı değerlendirdi.

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin dış siyasi gündeminde yer bulan önemli başlıklarından biri, NATO’nun yeni Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 9 Ekim 2014 tarihinde IŞİD ile mücadele stratejisi kapsamında Türkiye gerçekleştirdiği ziyaretti. Başta Irak ve Suriye olmak üzere, Ukrayna’daki son durum ve NATO’nun olduğu kadar Türkiye’nin de söz konusu bölgelerde artan istikrarsızlık ortama yönelik gündemin ele alındığı ziyarette Stoltenberg, Türkiye’nin savunulması konusunda NATO’nun taahhütlerinin devam ettiğini ancak Türkiye tarafından dile getirilen Suriye’de uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge talebinin müttefiklerin gündeminde olmadığını söyledi. 

Ekim ayının ilk iki haftasında Türkiye’nin iç siyasi gündeminde yaşanan yoğun trafiğe, ekonomi alanında yaşanan önemli bir gelişme eşlik etti. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,  8 Ekim 2014 tarihinde 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı. Türkiye ekonomisinin daha rekabetçi ve yenilikçi bir zeminde, 2023 hedeflerine ulaşması için gerekli atılımın gerçekleştirilmesi amacıyla tasarlanan OVP, ekonomide büyüme performansının artırılması, cari işlemler açığının düşürülmesi, enflasyon hedefine ulaşılması, makroekonomik ve finansal istikrarın güçlendirilmesi,  OVP’nin ilan edilmesinin temel gerekçelerini oluşturuyor.

Geçtiğimiz hafta Türkiye-AB ilişkilerinin gündeminde yer bulan dikkat çekici başlıklardan diğeri ise, BM iyi niyet misyonu çerçevesinde, bu yılın Şubat ayından beri devam eden Kıbrıs barış görüşmelerinde yaşanan tıkanmaydı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Ada çevresinde sürdürdüğü doğalgaz arama faaliyetlerine Türkiye tarafından müdahale edilerek egemenlik haklarının çiğnendiğini iddia etti ve 7 Ekim 2014 tarihinde barış görüşmelerinden çekildiğini açıkladı. GKRY’nin müzakerelere katılmama kararı, Avrupa Komisyonu’nun 2014 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nun açıklanmasından bir gün öncesine rastladı. Bu nedenle, İlerleme Raporu’nda AB’ye üye tüm ülkelerin, uluslararası hukuk zemininde kendi doğal kaynaklarından istifade etme hakkı bulunduğu ifadesi yer aldı. GKRY’nin Ada kaynaklarının tek sahibi gibi hareket ettiğini savunan Türkiye ise, Kıbrıs Rum kesiminin “sözde münhasır ekonomik bölgesindeki” hidrokarbon kaynaklarını araştırma çalışmalarını durdurmasını talep ediyor. Tarafların, barış görüşmelerinin akamete uğramasının sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaları nedeniyle, müzakerelerin akıbeti belirsizliğini koruyor.

Ekim ayının ilk iki haftasında Türkiye-AB ilişkilerinin gündeminde öne çıkan başlıklardan bir diğeri, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 10 Ekim 2014 tarihinde Fransa’ya gerçekleştirdiği ziyaretti. Görüşmede, Türkiye-Fransa ilişkileri, Türkiye’nin AB müzakere süreci ve özellikle Suriye ve Irak’ta terörle mücadele alanında işbirliği konuları öne çıktı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Fransa’nın müktesebatın bazı başlıklarını bloke etmeyeceği yönünde bir açıklama yapmasının AB için önemli bir mesaj olacağına işaret ederken; Fransa Dışişleri Bakanı Fabius, 23’üncü başlık olan “Yargı ve Temel Haklar” ve 24’üncü başlık olan “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” fasılların açılmasını Türkiye’nin AB müzakere sürecinin ilerlemesi açısında büyük önem taşıdığını belirti.

Geçtiğimiz iki haftanın son önemli gündem maddesini, AB ve ABD arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) müzakerelerinin 29 Eylül - 3 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen yedinci turu oluşturdu. Müzakerelerin bu turunda, öncelikli olarak anlaşmanın yasal düzenlemeleri ve kuralları ele alındı. Amerikalı ve Avrupalı müzakereciler, sanayi ve tarım ürünlerine ilişkin düzenlemelerin yanı sıra, enerji ve hammadde, gümrük ve ticaret kolaylığı, fikri mülkiyet hakları ve KOBİ’lere ilişkin kuralar üzerinde de görüş alışverişinde bulundular.

Geçtiğimiz günlerde AB gündeminde dikkat çeken diğer iki gelişme,  Avrupalı bir yazarın Nobel Edebiyat Ödülünü alması ve 2014 yılı AB Kültürel Miras Ödülü’nün – Europa Nostra- koruma kategorisinde sahibi olan Horta Müzesi’ne, ödülünün 10 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen bir törenle AB gündeminde takdim edilmesiydi. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından 9 Ekim 2014 tarihinde yapılan açıklamada 2014 Nobel Edebiyat ödülüne, Fransız yazar Patrick Modiano’nın layık görüldüğü açıklandı. Modiano, ödülle birlikte 1 milyon 100 bin dolar dolar para ödülünün de sahibi oldu.

Tüm okuyucularımıza iyi bir hafta geçirmelerini diliyoruz.