Vizesiz Avrupa Hedefi Önünde Terör Tanımı Engeli
Özellikle 2015 yılı Ekim ayından beri mülteci krizi etrafında gelişen Türkiye-AB ilişkileri, 20 Kasım Ortak Eylem Planı ve 18 Mart Mülteci Anlaşması ile ilerledi. 18 Mart2016 tarihinde varılan anlaşma ile Türkiye’nin Yunanistan’a geçmeye çalışan göçmenleri geri kabulü ve iade edilen her bir Suriyeli için Türkiye’deki kamplardan bir Suriyeli’nin AB ülkelerine yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Bunun yanında ilişkilerin diğer boyutları ile ilgili konularda da adımlar atılırken, vize konusu ile ilgili olarak da önemli bir karar alınmıştı. Buna göre, Türk vatandaşları için Schengen vizesi zorunluğunun kaldırılması, yani vize serbestliği için hedef tarih Ekim 2016’dan Haziran 2016’ya çekiliyordu.
16 Aralık 2013’te Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanması ile başlatılan Vize Serbestliği Yol Haritası’nın öngördüğü 72 kriterin yerine getirilmesi için Türkiye’nin önünde 1 aylık bir süre vardı. Nisan ayı sonuna kadar kalan kriterlerin karşılanması için yasal reformların gerçekleştirilmesi bekleniyordu. Avrupa Komisyonunun Mart ayında yayımladığı 2’inci değerlendirme raporunda Türkiye’nin tüm kriterleri karşılayabilmesi için yerine getirilmesi gereken 46 madde sıralanmıştı. Bunların içinde sınır denetiminin güçlendirilmesinden, yolsuzlukla mücadele eylem planına, kişisel verilerin korunması kanunundan Europol ile işbirliğine kadar çeşitli unsurlar yer alıyordu. Bu kriterler belge güvenliği, göç ve sınır yönetimi, temel haklar ve kamu düzeni ve güvenliği blokları altında sıralanmıştı.
Türkiye Nisan ayı içinde Vize Serbestliği Yol Haritası’ndaki kalan kriterleri tamamlamaya yönelik olarak yoğun bir çaba içine girdi. Son güne kadar TBMM gerekli yasaları geçirdi, Avrupa Konseyi Sözleşmeleri onaylandı ve ayın sonunda neredeyse tüm kriterleri yerine getirmeye yaklaşıldı. Avrupa Komisyonu 4 Mayıs tarihinde yayınladığı ve Vize Serbestliği Yol Haritası’nın 3’üncü Değerlendirmesi olan raporda Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılmasını ve bunun için ilgili tüzükte değişiklik yapılmasını önerdi. Ancak yaptığı değerlendirmede hala 5 kriterin tamamlanmadığını, 2 kriterin ise zamanlama sebebiyle henüz karşılanmadığını belirtti. Bu 5 kriter şu şekilde açıklandı:
-Yolsuzlukla mücadele alanında Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ülkeler Grubu (GRECO) tavsiyelerinin yerine getirilmesi;
-Kişisel verilerin korunması mevzuatının kişisel verileri koruma kurumunun bağımsız olması ve kolluk güçlerinin faaliyetlerinin ilgili kanun kapsamına alınmasını sağlayacak şekilde AB standartları ile uyumlaştırılması;
-Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması imzalanması;
-Tüm AB üyesi devletlerle cezai konularda adli işbirliğinin etkin olarak sağlanması;
-Terörle mücadele mevzuatı ve uygulamalarının Avrupa standartları uyarınca revize edilmesi, özellikle terör tanımı kapsamının daraltılması ve orantısallık kriteri getirilmesi.
Zamanlama sebebiyle yerine getirilemeyen 2 kriter ise AB ile Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmaya başlaması ve AB ile uyumlu biyometrik pasaportların basılmaya başlanması idi. Geri Kabul Anlaşması’nın Haziran itibarıyla uygulanmaya başlaması beklenirken, biyometrik pasaportların basılabilmesi için de Ekim ayına kadar süre gerekeceği öngörülmüştü. Bu arada, Haziran sonu itibarıyla vize serbestliğinin sağlanması halinde, geçici bir belgenin kullanılması için gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi mümkün olacaktı.
Komisyonuun olumlu değerlendirmesi ve vizelerin kaldırılması tavsiyesinde bulunması kuşkusuz ki önemli bir gelişme oldu ve vizesiz Avrupa hedefine bizi bir adım daha yaklaştırdı. Ancak hala süreç tamamlanmadı. Komisyonun tavsiyesi üzerine ilgili tüzük değişikliğinin Konsey ve Parlamento tarafından görüşülerek oylanması gerekiyor. Ancak Konsey ve Parlamentonun onayı üzerine vizelerin kaldırılması söz konusu olabilir. Bunun için de AP’de onay için üyelerin 2/3’ü yani 751 AP üyesinden en az 376’sının olumlu oy vermesi gerekiyor. Konu önce ilgili komitelerde görüşülüyor ve daha sonra Genel Kurul’un oylamasına sunuluyor. Bakanlar Konseyi’nde ise onay için Üye Devletlerin yüzde 55’inin olumlu oy vermesi ve bu oyların toplam AB nüfusunun en az yüzde 65’ini yansıtması gerekiyor. Komisyonun tavsiyesi sonrasında başlayan 8 haftalık yasal süre içinde bu sürecin tamamlanması öngörülüyor. Ancak konuyu ele alan AP’nin LIBE (Sivil özgürlükler, adalet ve içişleri) Komitesi Türkiye tarafından tüm kriterler tamamlanmadan ve kriterlerin tümüyle karşılandığı Avrupa Komisyonu tarafından Parlamentoya bildirilmeden konunun görüşülmeyeceğini ve oya sunulmayacağını açıkladı. Bu da Türkiye’nin kısa bir süre içinde kalan kriterleri tamamlanmasını vizesiz Avrupa hedefine ulaşmak için zorunlu kılıyor. Her durumda, sürecin uzaması yani büyük ihtimalle Haziran sonuna kadar onay sürecinin tamamlanmaması anlamına geliyor.
Teknik konuların dışında son günlerde AB’nin, Türkiye’nin karşılamasını istediği terörle mücadele konusundaki kriter, iki taraf arasında ilişkilerin gerilmesine yol açtı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır konuyla ilgili sert açıklamalar yaptılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AB 'Vize için terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz' diyor. Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git'' derken, Bakan Bozkır, konuyla ilgili 4 Mayıs’ta yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Terörle mücadele konusunda getirmek istedikleri, bizim terörle mücadelemizi etkileyecek boyutta değil, vizelerin kalkmasından sonra siyasi iltica talebinde bulunması söz konusu olabilecek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının böyle bir yola başvurmamasını düşünerek böyle bir teklifte bulundular. Biz de bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda, terörle mücadelede yoğun bir süreçteyken, şehitler vermişken, böyle bir değişikliğin siyaseten, vicdanen mümkün olmadığını uzun süredir ifade ediyoruz”.
AB Bakanı konuyla ilgili daha sonraki açıklamalarında söylemini sertleştirdi ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamda, terörle mücadele yasasını değiştirmenin mümkün olmadığını belirtti. Bakan Bozkır, vize serbestliğinin sağlanabileceğine ilişkin umutlarının azaldığını söyledi. AB tarafından da sert açıklamalar geldi. Gerek AP Kanadından gerekse Avrupa Komisyonundan terör tanımının daraltılması dahil tüm kriterlerin tamamlanması gerektiği hatırlatması yapıldı. AP Başkanı Martin Schulz, Türkiye Raportörü Kati Piri, Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker gibi isimler bu konuda AB’nin taviz vermeyeceğini vurguladı. Juncker, "Komisyonun gelecek aylarda vize muafiyetini kabul edebilmesi için, Türkiye geriye kalan tüm koşulları yerine getirmelidir. Kriterler sulandırılmayacaktır" derken, ardından bir açıklama yapan Komisyon Sözcüsü Margaritis Schinas, Brüksel'de Türkiye'ye vize muafiyeti tanınması için çalışmaların sürdüğünü aktararak, ortamı biraz olsun yumuşattı.
Süreç belirsizliğini koruyor. Türkiye’de iktidar partisinde Genel Başkan değişikliği ve 22 Mayıs’taki Kongrenin ardından yeni bir başbakan ile yeni bir hükümetin kurulması süreci daha da geciktirmekte. Bu gelişmeler sonrasında konu tekrar ele alınacak ve Türkiye’nin ne gibi değişiklikler yapabileceği AB tarafının da gelişmeleri nasıl değerlendireceği ortaya çıkacak. Bu arada dikkate alınması gereken önemli bir konu da Haziran itibariyle başlaması öngörülen Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi vize serbestliği ile koşut olarak ele alındığı için, vize serbestliğindeki gecikme mülteci anlaşması ve geri kabul sürecini de olumsuz etkileyebilir. İKV olarak konuya serinkanlı bir şekilde yaklaşılmasını öneriyor ve iki tarafın karşılıklı müzakere ve uzlaşma yolu ile konuya çözüm getirebileceğini düşünüyoruz.