İKV`DEN ANALİZ
Havacılık Sektöründe Emisyonları Azaltacak İlk Küresel Anlaşma
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) 39’uncu Genel Kurulu, 27 Eylül-7 Ekim 2016 tarihleri arasında Kanada’nın Montreal şehrinde gerçekleştirildi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ve 190’dan fazla ülkenin katıldığı ICAO Genel Kurulu’nda, küresel iklim değişikliği ile mücadelede sergilenen çabalara katkı sağlayacak anlaşmaya varıldığı açıklandı. Alınan kararlar, 4 Kasım 2016’da yürürlüğe girecek Paris Anlaşması’na paralel yürütülecek. Türkiye anlaşma dâhilinde kurulacak piyasa temelli küresel mekanizmanın aşamalı uygulama süreçlerinde yer alacak ülkelerden biri.
Havacılık sektörüne ilişkin yeni standartların, yeni teknoloji modellerini geliştirmeyi sağlayacağı gibi, daha çevreci yeni nesil uçakların küresel emisyonların azaltılması çalışmalarına katkı sağlayacağı açıklanıyor. Genel Kurul’da karara bağlanan konular genel hatlarıyla şu şekilde:
- Havacılık sektörünün yol açtığı C02 oranının azaltılması için Küresel Piyasa Temelli Tedbir başlığı altında bir mekanizmanın (Global Market Based Measure-GMBM) kurulması,
- Sorunlu alanların yol açtığı risklerin önlenmesi,
- İnsansız hava araçları (drones) için ulusal, bölgesel ve küresel kuralların entegre bir şekilde yürütülmesi,
- Uçak emisyonlarında C02 standardının kabul edilmesi,
- Küresel havacılık sektörünün sürdürülebilir olması.
Yeni emisyon standartları, uçağın ağırlığına göre ve ne kadar yeni olduğuna göre değişecek. Ancak yeni ve büyük uçaklar için daha sıkı standartlar uygulanacak. Standartların 2020 yılından sonra uygulanması planlanırken, günümüzde kullanımda olan uçak türlerinin yeni standartları uygulaması için belirlenen son tarih 2028. Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan veriye göre, 2040 yılına kadar yeni standartların uygulanması ile 650 milyon ton emisyonun havaya karışmasının engellenmesi planlanıyor.
Pilot Uygulama 2021’de, İlk Uygulama 2024’te Başlayacak
Yeni piyasa temelli mekanizmaya bağlı olacak kurallar, ilk etapta pilot çalışma olarak gönüllü ülkeler üzerinden 2021-2023 döneminde, ilk uygulama aşaması ise 2024-2026 döneminde başlayacak. İkinci aşamayı oluşturan 2027-2035 döneminde ise tüm ülkelerin katılımı zorunlu olacak. 65 ülke, Genel Kurul’da gönüllülük esasına dayalı olarak 2021-2026 döneminde çalışmalara başlayacağını açıkladı. Bu ülkeler arasında ABD, Kanada, Japonya, AB üye ülkeleri, Norveç, Yeni Zelanda, Avusturalya ve Türkiye bulunuyor.
İlk pilot çalışmalara ve gönüllülük esasına dayalı olacak dönemde herhangi bir yükümlülüğü olmayacak olan ülke grupları küçük ada ülkeleri, en az gelişmiş ülkeler ve küçük boyutta havacılık faaliyetlerine sahip ülkeler olarak açıklandı ve bu ülkelere bu dönemde bazı istisnalar sağlanması öngörüldü.
2035’te Yüzde 80 Emisyon Azaltım Hedefi
Genel Kurul’da alınan kararlarda havacılık sektöründen kaynaklanan emisyonlarda 2035 yılında 2020 yılına göre yüzde 80 oranında azaltım hedefi bulunuyor. 2035 yılına kadar ise tüm çalışmaların maliyetinin 5,3 milyar ila 23,9 milyar dolar olacağı öngörülüyor.
Türkiye, ICAO Konsey Üyeliğine Seçildi
Uluslararası havacılık sektöründe Türkiye’nin konumunun giderek güçlendiğini söylemek mümkün. Türkiye’nin bu uluslararası platformdaki konumu güçlenirken havacılık sektörünün 2013 yılı verilerindeki cirosu yaklaşık 24 milyar dolar olarak açıklanıyor. Sektörde istihdam edilenlerin sayısı da aynı yıl 180 binin üzerinde kaydedildi. 2013 yılı sonunda havalimanı yolcu trafiği açısından Türkiye, dünya sıralamasında Hindistan’ın ardından 11’inci ve Avrupa’da ise 5’inci sırada yer alıyor. Son olarak, ICAO Genel Kurulu’nda Avrupa Grubu adaylarından biri olarak Türkiye, 172 ülkeden 156’sının oyunu alarak, ICAO Konsey üyeliğine seçildi. Bu, Türkiye’nin 2019 yılına kadar üç yıl süreyle ICAO içinde karar alan ülkeler arasında yer alacağı anlamına geliyor.
ICAO Genel Kurulu’nda en fazla konuşulan bir diğer konu şüphesiz AB Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) oldu. Havacılık sektörünün AB ETS’ye dâhil edilip edilmeyeceği konusu uluslararası ortamda netlik kazanamazken, bu konu ICAO’da bir nebze üstü örtülü bir şekilde sonuçlandı. Bu konunun Türkiye’yi ilgilendiren boyutu, AB ETS’deki gelişmeler olacak. Her ne kadar AB ETS’ye dâhil olmasa da Türkiye, AB müktesebatına paralel karbon ticareti çalışmalarına başladı. Havacılık da Türkiye’nin ulaştırma alanındaki önemli sektörlerinden biri.
AB Emisyon Ticaretine Havacılık Sektörü Dâhil Edilecek mi?
AB’nin iklim değişikliği politikası; Enerji Birliği Stratejisi’nin tamamlayıcısı; yeni Havacılık Stratejisi’nin ise öncelikli alanı olmaya devam ediyor. Emisyonların izlenmesi, raporlanması ve doğrulanmasına ilişkin 2003/87/EC sayılı Emisyon Ticareti Yönergesi, 601/2012/EC sayılı İzleme ve Raporlama ile 600/2012EC sayılı Doğrulama ve Akreditasuon Yönergesi teknik boyutu yansıtıyor.
AB ETS, AB genelinde emisyonların yüzde 45’inden sorumlu. AB ETS, küresel emisyonların azaltılmasında önemli yere sahip; sistem, dünyanın en büyük emisyon ticaret sistemi. AB ayrıca iklim değişikliği ile mücadelede havacılık sektörü üzerinden küresel ortamı da ciddi oranda etkileyecek bir girişim ortaya koymuştu: 1 Ocak 2012 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından havacılık sektörünün AB ETS dâhiline alınmasına karar verilmişti ki; o zamana kadar havacılık kaynaklı emisyonlar üzerine bu denli bir atılım olmamıştı. Ancak gerek havayolu şirketlerinin gerekse sektörlerin baskıları sonucu, 2013 yılından itibaren bu süreç askıya alındı. Askıya alınan bu süreçte, AB’nin AB ETS’deki etkisiz rolü de çok tartışılmıştı. Çünkü ICAO, tamamen arabuluculuk yaparak dünyadaki en büyük emisyon ticaret hareketliliğini yansıtan AB ETS’ye havacılık sektörünün dâhil edilmesini 2017 yılına kadar askıya alan örgüt olarak karşımızda.
İnsan faaliyetleri sonucu oluşan küresel emisyonlarda, havacılık sanayiinin payı yüzde 2 ve şu an ülkelerin harekete geçmemesi durumunda, önümüzdeki yıllarda emisyonlardaki artışın yüzde 300 oranında olacağı tahmin ediliyor.
Öte yandan, AB ETS ve GMBM’nin her ikisi de piyasa bazlı mekanizmalar. Mevcut durumda, hangisinin etkin olacağını söylemek oldukça zor. Nitekim AB ETS, 2008 krizinin ardından temel azaltım amacını yerine getiremediği için oldukça eleştiri almıştı. ICAO mekanizmasının ise yeni olması, yorumları belli bir süre çekimser kılabilir.
AB ETS için en net yanıtlar şu şekilde: AB ETS Yönergesi’nin 28’inci Maddesi uyarınca, Avrupa Komisyonunun, bundan sonraki süreçte AP ve Konseye Genel Kurul kararlarını özetleyen bir raporu sunması gerekiyor. Komisyonun ayrıca gerekli gördüğünde havacılık sektörünün AB ETS içindeki konumuna yönelik değişikliğe gidebileceği açıklanıyor. Dolayısıyla Avrupa Komisyonunun pozisyonu, 2017 yılından itibaren gerek AB ETS’nin işlevselliği gerekse “havacılık sektörü-AB ETS” ilişkisinin netliğe kavuşması bakımından oldukça kritik.
Konuya ilişkin daha fazla bilgiye aşağıdaki İKV Değerlendirme Notlarından ulaşmak mümkün:
“AB’nin En Büyük Sınavlarından Biri AB ETS Olacak” (İKV Değerlendirme Notu No: 94)
“AB’nin Emisyon Ticaret Sistemi Güncelleniyor” (İKV Değerlendirme Notu No:119)
“AB’de Sektörler Düşük Karbonlu Ekonomiye Hazırlanıyor” (İKV Değerlendirme Notu No: 189)
İlge Kıvılcım
İKV Uzmanı