AVRUPA KOMİSYONU’NUN GENİŞLEMEDEN SORUMLU ÜYESİ ŠTEFAN FÜLE İSTANBUL’DA KADIN HAKLARI KONULU BİR KONFERANSA KATILDI
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği Komisyonu ve UN WOMEN ortaklığında gerçekleşen “İstanbul Sözleşmesi’nin 3’üncü Yılında Kadının İnsan Haklarındaki Gelişmeler” konferansı 7 Kasım 2013 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Konferansa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Štefan Füle, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Emine Bozkurt, Avrupa Konseyi Adalet ve İnsan Onuru Direktörü Marja Ruotanen ve çok sayıda davetli katıldı.
Bakan Fatma Şahin konuşmasında “her türlü ayrımcılığı reddediyoruz ve kadını merkeze alan, kadının yaşam kalitesini yükselten, kadının onurlu yaşam mücadelesinde yanında olan bir yönetim anlayışını özümsedik, benimsedik ve bunu yol haritası olarak kendimize aldık. Eğitimde önce kadın sağlıkta önce kadın, istihdamda önce kadın ve bugün İstanbul antlaşması olarak söylediğimiz şiddetle mücadelede önce kadını merkeze alarak bu yolculuğa devam ediyoruz” dedi.
Şiddetle mücadele alanında Türkiye’nin durumuna değinen Şahin, kadınların yaşam kalitesinin yükseltilmesi için eğitim, sağlıkta fırsat eşitliği, istihdam alanlarını öncelikli alanlar olarak benimsediklerini vurguladı. Çocuk yaşta evliliği büyük bir sorun olarak tanımlayan Bakan Şahin, “mutlaka, çocuklarımızın çocuk yaşta eğitime devam etmeleri gerektiğini ve örgün eğitim sürecinde eğitim hayatında kalmalarını ve bunu da iyi bir takip sistemiyle hayata geçirmeyi önemsiyoruz” dedi.
Füle konferansta yaptığı konuşmada, 31 Ekim tarihinde Türkiye İlerleme Raporu’nu yayınladıklarını hatırlatarak, Türkiye ile AB arasında 22’nci faslın müzakereye açılmasının olumlu bir hava yarattığını ve olumlu sonuçları olacağına inandığını ifade etti. Türkiye’nin, aile içi şiddetin önüne geçmeye ilişkin Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan ilk ülke olduğuna dikkat çeken Füle, Türkiye’yi bu konularda uluslararası platformlarda gösterdiği çaba ve kararlılık için tebrik etti.
Füle, Cumhuriyet’in kurulduğu günden bugüne kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konularının Türkiye için büyük önem taşıdığını vurgulayarak, Türkiye’de kadın haklarını ve cinsiyet eşitliğini tesis eden kanunların hâlihazırda bulunduğunu ifade etti ve bu kanunların siyaset, eğitim ve ekonomiye katılım gibi alanlarda yansıma bulmasını sağlamanın gerekli olduğunu belirtti. Füle konuşmasında, “bu konular cinsiyetlerinden bağımsız olarak tüm Türk vatandaşları açısından ve Türk toplumunun modernleşmesi için hayati öneme sahiptir. Hiçbir kuş tek kanatla uçamaz. Hiçbir toplum, mensuplarının yarısı karar almada, eğitimde ve işgücü piyasasında tam olarak yer almadan ilerleyemez. Bu aynı zamanda ülkenizin uluslararası alanda nasıl algılandığını da etkiler” dedi.
AB ortalaması ve uluslararası standartlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de kadınların ulusal ve yerel düzeyde karar alma sürecine katılımının düşük kaldığında dikkat çeken Füle, başta yerel düzeyde olmak üzere kadınların siyasette temsilinin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Kadınların eğitime erişimi konusunda ise, 2013 yılında iyi bir ilerleme kaydedildiğini belirten Füle, “Haydi Kızlar Okula” gibi kampanyaların ilköğretime katılımda cinsiyet uçurumunun daralmasını sağladığını; ancak, Türkiye’de kızların okulu erken bırakma oranının, AB ortalamasından dört kat fazla olmaya devam ettiğine dikkat çekti ve orta ve yüksek öğretime katılım oranının düşük olmasının da ciddi bir sorun olduğunu belirtti.
AB’nin 2020 yılına kadar işgücünde kadın ve erkek eşitliğinin sağlanması hedefini koyduğuna dikkat çeken Füle, Türkiye’nin de bu hedefi benimsemesi çağrısında bulundu. Füle’nin bu konuda Türkiye’ye olan önerileri ise şöyle oldu:
Füle, “kadın haklarında ilerleme sağlanmasının aynı zamanda cinsiyete ilişkin zihniyet ve algılardaki değişime bağlı olduğunun hepimiz farkındayız. Bu değişim, ne Türkiye’de, ne de başka bir yerde bir günde gerçekleşemez. Kalıpların kırılması ve her alanda cinsiyet rollerine ilişkin algıların değiştirilmesi için daha fazla çaba harcanması gerekmektedir. Komisyon’un, Türkiye’nin kadın hakları ve cinsiyet eşitliğini tesis eden Avrupa standartlarında kanunlara genel itibarıyla sahip olduğuna kanaat getirmesinden bu yana birkaç sene geçti. Türkiye’nin şimdi bu mevzuatı, zihniyetlerde dereken değişim yanı sıra sosyal, ekonomik ve siyasi bir gerçekliğe dönüştürmek için gayret göstermesi gerekiyor” dedi.