İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
1-15 TEMMUZ 2018

KÜRESEL GÜNDEM: Brüksel’den Trump Geçti: NATO’nun En Öngörülemez Zirvesinde Öne Çıkanlar

Brüksel’den Trump Geçti: NATO’nun En Öngörülemez Zirvesinde Öne Çıkanlar

NATO müttefiki 29 ülkenin ve ortaklarının liderleri, NATO Zirvesi için 11-12 Temmuz 2018 tarihlerinde Brüksel’de NATO’nun yeni karargâhında bir araya geldi. Uluslararası kamuoyunun dikkati; ittifakın caydırıcılığının ve savunma gücünün artırılması, istikrarın NATO sınırları ötesine intikali ve terörle mücadele, AB-NATO işbirliğinin derinleştirilmesi, ittifakın günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve daha adil yük paylaşımı konularını kapsayan kalabalık bir gündemle toplanan NATO Brüksel Zirvesi’ndeydi. Transatlantik ilişkilerin çalkantılı seyrettiği bir dönemde gerçekleşen NATO Brüksel Zirvesi öncesinde gündemi en fazla meşgul eden konu ise şüphesiz göreve gelmeden önce NATO’yu “modası geçmiş” ilan eden, sonrasında ise NATO’yu “ABD için en az NAFTA kadar kötü bir anlaşma” olarak nitelendiren sözleri ve öngörülemez dış politika tercihleriyle dikkat çeken ABD Başkanı Donald Trump’ın zirvede nasıl bir mesaj vereceğiydi. NATO Brüksel Zirvesi’nin, Transatlantik ilişkilerdeki kırılmaları gözler önüne seren G7 Zirvesi’nin tekrarı niteliğinde olup olmayacağı uluslararası kamuoyu tarafından merak edilmekteydi. Zirvenin önemini artıran bir diğer gelişme ise ABD Başkanı’nın 16 Temmuz’da Rusya Devlet Başkanı Putin ile ilk kez bir araya gelecek olmasıydı. Müttefiklerin Brüksel’de ittifakın bütünselliğine ilişkin verecekleri mesaj, Helsinki’de gerçekleşecek kritik Trump-Putin görüşmesi açısından da belirleyici olacaktı.

Trump’ın Hedef Tahtasında Almanya ve Adil Yük Paylaşımı

Her ne kadar NATO Zirvesi’nde korkulan senaryo önlense ve zirve sonuç bildirgesi geçen ayki G7 Zirvesi sonuç bildirgesinin kaderini paylaşmayarak kabul edilse de, Trump yine zirveye damgasını vurmayı başardı. Trump’ın hedefinde bu kez 2014 Galler Zirvesi hedefinin gerisinde bulunan Almanya vardı. GSYH’sinin yalnızca %1,2’sini savunma harcamalarına ayıran Almanya’yı her fırsatta eleştirmekten geri durmayan ABD Başkanı’nın, Rus gazını Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya taşıyacak Kuzey Akımı 2 projesi nedeniyle Berlin’i “Krelim’in esiri” olmakla suçlaması deprem etkisi yarattı. Almanya Şansölyesi Merkel, Trump’ın bu sözlerine tepkisini Sovyet işgalini bizzat yaşamış biri olarak, Almanya’nın kendi kararlarını verebilen birleşik ve bağımsız bir ülke olmasından memnuniyet duyduğunu söyleyerek ortaya koydu. Arka planda gerçekleşen Trump-Merkel görüşmesinin ardından Trump’ın tonundaki yumuşama ise dikkat çekiciydi. Trump, Merkel ile çok iyi bir çalışma ilişkisine sahip olduklarını belirterek, Almanya Şansölyesi’ni başarılarından dolayı tebrik ederken, Merkel daha temkinli davrandı.

Zirvenin gündemindeki en tartışmalı konu şüphesiz Trump’ın üzerinde önemle durduğu yük paylaşımı ve savunma harcamalarıydı. Beklendiği üzere Trump, yük paylaşımı konusunda geçtiğimiz yıl gerçekleşen NATO mini zirvesinde dile getirdiği eleştirilerini Brüksel Zirvesi’nde de sürdürdü. Trump’ın, zirvenin hemen öncesinde Almanya, Kanada, Danimarka, Norveç ve Belçika gibi bazı müttefik ülkelerin liderlerine hitaben, Amerikalı vergi mükelleflerine, savunma harcamaları için GSYH’nin %2’si olarak belirlenen 2014 Galler Zirvesi hedefinin neden halen karşılanmadığını açıklamakta zorlanacağını vurgulayan mektuplar kaleme alması dikkat çekmişti.

Her ne kadar Vaşington’un Avrupalı müttefiklerin savunma harcamaları konusundaki eleştirileri yeni olmasa da Trump’ın sert üslubu ve ABD’nin, Kuzey Atlantik Antlaşması’nın kolektif savunmayı öngören meşhur 5’inci Maddesi’ne olan bağlılığının koşullu olacağı sinyallerini vermesi, Almanya Şansölyesi Merkel’in “Avrupa’nın kendi kaderini eline alma zamanının geldiği” değerlendirmesinde bulunmasına yol açmıştı. Nitekim geçtiğimiz yıl ABD Başkanı olarak göreve gelmesinin ardından müttefik ülkelerin liderleriyle ilk buluşmasında kolektif savunma ilkesine bağlılığının sürdüğünü dile getirmemesi de bu izlenimi güçlendirmişti.

Trump’ın eleştirilerinde haklılık payı bulunmasına karşın 2014 yılında Kırım’ın ilhakı ve artan küresel terör tehdidiyle birlikte değişen tehdit algıları nedeniyle Avrupalı müttefiklerin savunma bütçeleri artış gösteriyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e göre, %2’lik NATO Galler Zirvesi hedefini karşılayan ülkelerin sayısı; 2014 yılında üç iken bu yıl sekize (ABD, Birleşik Krallık, Yunanistan, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya)  yükseldi (bkz. Grafik). 16 ülke ise Galler Zirvesi’nde öngörüldüğü şekilde %2’lik taahhüdü 2024’e kadar yerine getirme yolunda. Bunun yanında, NATO müttefiklerinin savunma bütçeleri 2017 yılına kıyasla %5,2 oranında artarak, son 25 yılın en önemli artışını kaydetti.

Tüm bunların ABD Başkanı’nı ne ölçüde tatmin edeceği merak konusuyken, Trump zirvede, %2’lik Galler Zirvesi hedefini dahi yetersiz bularak, müttefiklerin GSYH’lerinin %4’ünü savunma harcamalarına ayırmalarını talep etti. Zirvenin ikinci gününde eleştirilerinin tonunu daha da sertleştiren Trump, Avrupalı müttefiklere savunma harcamalarını artırmadıkları takdirde ABD’nin NATO’dan çekileceği ve güvenlik kalkanından yararlanamayacakları mesajını alenen verdi. Trump’ın sözleri üzerine NATO liderleri olağanüstü oturumda bir araya gelirken, Trump uzun süredir dile getirdiği adil yük paylaşımı konusunda NATO müttefiki ülkelerden savunma harcamalarını artıracakları yönünde taahhütler almayı başardı. Birçok uzman, ABD’nin NATO’dan çekileceği söyleminin Trump tarafından bir müzakere taktiği olarak kullanıldığı görüşünde. ABD kamuoyuna mesaj vermek için uluslararası platformlardan istifade etmeyi alışkanlık haline getiren Trump, zirveden ayrılırken zafer kazanmış edasıyla yaptığı konuşmada, NATO savunma harcamalarının son bir yıl içerisinde kaydettiği 33 milyar avro artışın kendisi sayesinde gerçekleştiğini söyledi ve “ittifak iki gün öncesine kıyasla daha güçlü” mesajını verdi.

AB-NATO İşbirliği Derinleşiyor

Zirvenin gündem maddelerinden biri de AB ile NATO arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesiydi. Bu kapsamda, zirveden bir gün önce AB ile NATO arasında yeni bir ortak deklarasyon imzalandı. Hatırlanacağı üzere, Brüksel merkezli iki kuruluş, karşı karşıya kaldıkları tehditlerin ancak ellerindeki sert ve yumuşak gücün müşterek kullanımı ile en etkili şekilde ele alınabileceği gerçeğinden hareketle, 2016 yılında NATO Varşova Zirvesi’nde imzaladıkları ortak deklarasyonla aralarındaki işbirliğini; hibrit tehditlerden siber güvenliğe, ortak tatbikatlardan kapasite inşasına kadar uzanan bir yelpazede derinleştirme kararı almış ve bu doğrultuda 74 somut eylem belirlemişlerdi. 10 Temmuz 2018 tarihinde imzalanan ve Varşova Ortak Deklarasyonu’da ortaya koyulan işbirliğini bir üst seviyeye taşıyan yeni deklarasyon, NATO ile AB’nin ortak güvenlik tehditlerine karşı nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair ortak bir vizyon ortaya koyuyor. Bu kapsamda, NATO ile AB’nin aralarındaki işbirliğini; askeri hareketlilik, terörle mücadele, kimyasal, biyolojik, nükleer ve radyolojik risklere karşı dayanıklılığın artırılması ile kadın, barış ve güvenlik gündeminin teşvik edilmesi konularında derinleştirmeleri hedeflenecek.

Geçtiğimiz ay gerçekleşen NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda kararlaştırılan bir dizi girişim de zirvede liderlerin onayını aldı. Bunlar arasında NATO’nun caydırıcılığının ve savunma gücünün artırılmasını amaçlayan “Dört Otuzlar” (Four Thirties) olarak da bilinen “Hazırlık Girişimi” özel önem taşıyor. ABD’nin de desteklediği bu girişim kapsamında, NATO’nun olası bir krizin patlak vermesini takiben en fazla 30 gün içerisinde 30 kara taburu, 30 hava filosu ve 30 savaş gemisini harekâta hazır hale getirecek kapasiteye 2020 yılına kadar erişmesi öngörülüyor.

NATO liderleri, önümüzdeki yıl 70’inci yılını idrak edecek olan ittifakı, uluslararası güvenlik ortamındaki hızlı değişimlere uygun hale getirmek üzere, ittifakın askeri gücünün iskeletini oluşturan komuta yapısını güçlendirecek bir dizi karar kabul ettiler. Bu kapsamda, ABD’nin Virgina eyaletindeki Norfolk’ta Atlantik’ten sorumlu, Almanya’nın Ulm şehrinde ise lojistik ve destekten sorumlu iki yeni komuta merkezi oluşturulması ve Belçika’nın Mons şehrinde bulunan Avrupa Müttefikleri Yüksek Karargâhı (SHAPE) bünyesinde yeni bir Siber Harekât Merkezi kurulması kararlaştırıldı. Terörle mücadele kapsamında, Irak’ta yeni bir askeri eğitim misyonunun başlatılması, Ürdün ve Tunus’a yönelik desteğin artırılması karara bağlandı.

“Açık Kapı” Politikası Sürüyor: Makedonya’ya Üyelik Daveti

Zirve hakkında merak edilen konulardan biri de 27 yıldır süregelen “isim sorunu”nun çözümüne yönelik Yunanistan ile varılan tarihi anlaşmanın ardından Makedonya’nın; NATO’nun 30’uncu müttefiki olmak üzere müzakerelere başlamaya davet edilip edilmeyeceğiydi. Yunanistan’ın anlaşmanın Makedonya Parlamentosunda onaylanmasını takiben AB Konseyi’ndeki vetosunu kaldırması, NATO Brüksel Zirvesi’ne yönelik umutları da artırmıştı.

Hatırlanacağı üzere Makedonya’nın 2008 NATO Bükreş Zirvesi’nde, Arnavutluk ve Hırvatistan ile birlikte ittifaka davet edilmesi söz konusuyken, ülkenin NATO üyeliği - tıpkı AB ile bütünleşme süreci gibi - Atina’nın vetosu nedeniyle isim sorununa çözümüne endeksli hale gelmişti. Her ne kadar Uluslararası Adalet Divanı, Atina’nın, ülkenin NATO’ya “Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya” adıyla üye olmasını bloke ederek 1995 tarihli Geçici Anlaşma’yı ihlal ettiğine hükmetse de, bu karar Atina’nın vetosunu kaldırmada etkili olamamıştı. Makedonya, Bükreş Zirvesi’nden 10 yıl sonra nihayet ittifaka üyelik müzakerelerine başlamaya davet edildi. Bu karar, ittifakın Rusya’dan gelen ültimatomlara rağmen “açık kapı” politikasını sürdürdüğünün bir kanıtı niteliğinde. Makedonya’nın “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” adıyla NATO’nun 30’uncu müttefiki olabilmesi için ise haziran ayında imzalanan isim anlaşmasının, sonbaharda düzenlenecek referandumda kabul edilerek, onaylanması gerekecek.

Brüksel’den Helsinki’ye...

ABD Başkanı Trump, 16 Temmuz’da Helsinki’de Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya gelecek. Kremlin’in 2016 yılındaki başkanlık seçimlerine müdahale ettiği iddialarına karşı çıkan Trump’ın Putin ile gerçekleştireceği görüşme için ikinci “Yalta Konferansı” benzetmesi yapılıyor. Trump-Putin görüşmesinin gündeminin Rusya’nın seçimlere müdahalesi, Ukrayna krizi, Suriye’deki durum ve silahsızlanma konuları çerçevesinde şekilleneceği düşünülüyor. Putin’in AB ile ABD arasındaki kırılmadan istifade etmeye çalışarak, Rusya’nın uluslararası izolasyonunu sonlandırmayı ve Suriye’deki pozisyonunu konsolide etmeyi hedefleyeceği düşünülüyor. AB başkentlerinde en fazla endişe uyandıran konu ise Trump’ın, G7 Zirvesi’nin ardından Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile gerçekleştirdiği görüşmede Kore yarımadasındaki ABD askeri faaliyetlerini azaltma kararının bir benzerini Putin ile gerçekleştireceği sonrasında Avrupa için alması.

Yeliz Şahin, İKV Kıdemli Uzmanı

Grafik: NATO Müttefiklerinin Savunma Harcamalarının GSYH’ye Oranı (%) (2018 tahmini)

*Savunma harcamaları emekli maaşını kapsamamaktadır.

**2018 ile ilgili olarak, bu ülkelerin ya ulusal yasaları ya da siyasi anlaşmaları, GSYH’nin yüzde 2’sinin savunmaya harcanmasını talep etmektedir, dolayısıyla bu tahminlerin yukarıda belirtilen duruma göre değişmesi beklenmektedir.

Kaynak: NATO