Erdoğan ile Trump'ın Açıklamaları BM Genel Kurulu'na Damga Vurdu
BM’nin 73’üncü Genel Kurulu 25 Eylül-1 Ekim 2018 tarihleri arasında gerçekleşti. Genel Kurul görüşmelerinde BM’de kapsamlı bir reform sürecinin yanı sıra Suriye krizinden Arakanlı mültecilere, ABD’nin yeni gümrük tarifelerinden Filistin sorununa, iklim değişikliği ve göçmen sorununa kadar birçok konu ele alındı. BM’nin 73’üncü kuruluş yıldönümüne denk gelen Genel Kurul görüşmelerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın 25 Eylül’de gerçekleştirdikleri konuşmalar damga vurdu. Trump'ın hedefinde küreselleşme ve uluslararası kuruluşlar vardı. Erdoğan ise BM'nin yapısını eleştirerek başladığı konuşmasında sert mesajlar verdi.
73'üncü BM Genel Kurulu’nun Gündemi
Bilindiği üzere BM Genel Kurulu her sene eylül ve ekim aylarında “olağan” toplantısını yapıyor. Dünya liderleri, bu vesileyle BM Genel Merkezi'nin bulunduğu New York'ta BM Genel Kurulu genel görüşmeleri için bir araya gelerek küresel sorunlara diplomatik çözüm arama ve ülkelerinin politikalarını anlatma imkânı buluyor. Bu konuşmalar BM üyesi ülkelerin uluslararası sorunları nasıl gördüğünü ve bu sorunlara yönelik nasıl kamuoyu oluşturğunu ortaya koyuyor. BM Genel Kurulu yıllık olağan toplantılarında dünyayı ilgilendiren siyasi, ekonomik ve sosyal tüm konularda kararlar kabul ediyor. Her ne kadar bu kararlar bağlayıcı olmasa da, BM üyelerinin bu önemli konularda ne düşündüklerini göstermeleri bakımından önem arz ediyor.
BM Genel Kurul görüşmelerinin bu yılki teması “Herkes için Birleşmiş Milletler: Barışçıl, Adil ve Sürdürülebilir Toplumlar için Küresel Liderlik ve Ortak Sorumluluklar’’ olarak belirlendi. Genel Kurul’da ilk konuşmayı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptı. BM Genel Sekreter'i Antionio Guterres dünya liderlerine en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde uluslararası işbirliği ve BM'de reform çağrısı yaptı. Guterres, BM’de insanlığa daha fazla yardım etmek için ve güven sağlamak için reform yapmak istediğini belirtti. Dünyanın birçok yerinde insanlığın çok ciddi sorunlarla mücadele ettiğini belirten Guterres, Suriye’de ve Yemen’de savaşlara çözüm bulunamadığı için insanları öfkelendirdiklerini ifade etti, Arakanlıların sefalet içinde olduğuna da dikkat çeken Guterres, BM olarak mücadele ettikleri temel sorunlardan bazılarını şöyle sıraladı: “Filistin’de iki devletli bir çözüm bulmak, uluslararası terörizm, kimyasal silah tehdidi, mültecilere uygulanan ayrımcılık, insan trafiği, teknolojinin dünyaya getirdiği yeni riskler ve iklim değişikliği”. Tüm bu sorunlara çözüm bulmak için, ”Birlikte çalışmalıyız. Bu yüzden BM’de reform yapmalıyız” dedi.
Guterres, uluslararası kurumlara güvenin ve ülkeler arasında karşılıklı güvenin yeniden sağlanması gerektiğini belirtti, “İşbirliğini yeniden inşa etmeliyiz. Kırılanları tamir etme, kaybolan güveni yeniden sağlamalıyız. Reforme edilmiş, yeniden canlandırılan ve güçlendirilmiş çok taraflı bir sistemi desteklemeliyiz.“ diye konuştu. BM Genel Sekreteri Guterres’in ardından kürsüye gelen 73'üncü dönem BM Genel Kurulu Başkanlığı’na seçilen Ekvador Dışişleri Bakanı Maria Fernanda Espinosa da, dünya liderlerine hitaben yaptığı konuşmada işbirliği çağrısında bulundu. Espinosa, kendi genel kurul başkanlığı dönemindeki önceliklerini sıraladı. BM’de reform yapılması gerektiğini kaydetti.
Trump’ın Küreselleşme Karşıtı Konuşması
BM Genel Kurulu’nun 73'üncü toplantısının açılışından sonra üye ülkelerin liderleri konuşmalar yapmaya başladılar. Şüphesiz ki bunların en dikkat çekeni ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarıydı. Trump konuşmasında çok sık olarak yurtseverlik vurgusu yaptı hatta bu kavramı küreselleşme kavramının karşıtı olarak kullandı ve doğrudan küreselleşmeye karşı olduğunu söyledi. Trump konuşmasının başında yönetiminin 2 yıldan kısa sürede tüm Amerikan yönetimlerinden fazlasını başardığını söyledi. Donald Trump, Amerikan ekonomisinin daha önce görülmemiş hızla büyüdüğünü, ABD sınırlarının denetiminin ve Amerikan ordusunun güçlenmesi ile ülkesini daha güvenli hale getirdiğini ifade etti. Kendi yönetiminin icraatlarını anlatırken uluslararası kuruluşlara da eleştiriler yönelten Trump, OPEC’i petrol fiyatlarını yüksek tutmakla suçlarken, desteğini çektiği Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ise gayrimeşru olduğunu savundu. BM İnsan Hakları Konseyi’nden çekildiklerini hatırlatan Trump, “utanç kaynağı” olduğunu iddia ettiği kurumda gerçek bir reform yapılmadan geri dönmeyeceklerini belirtti. Trump’ın konuşmasında bir diğer dikkat çeken husus da göçün uluslararası kuruluşlarca yönetilmesinin doğru olmadığı yorumuydu.
ABD Başkanı ikinci kez yaptığı BM Genel Kurul konuşmasında bundan sonra uluslararası ilişkilerde kendi ülkesinin çıkarlarını savunacağını vurgulayarak Çin’den AB’ye, Venezüella’dan Küba’ya, Rusya’dan Çin’e pek çok ülke ve bölgeye mesajlar verdi. Ayrıca, kendi yönetiminin dünya ticaretinde daha fazla istismara hoşgörü göstermeyeceği uyarısında da bulundu. Trump, bu minvalde Çin ile "dengesiz ticaretin" de kabul edilemez olduğunu söyledi. Çin’le daha önce yapılan ticari anlaşmalar nedeniyle ülkesinin zarar gördüğünü savunan Trump, bu ülkeyle girişilen ticaret savaşına ilişkin ise “Yurttaşlarımızı savunduğumuz için özür dilemeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Trump, Almanya ve Avrupa’yı, enerji bakımından Rusya’ya bağımlı olmakla eleştirdi. Venezüella ve Küba’yı ağır sözlerle eleştiren Trump, Caracas’a yeni yaptırımlar getirdiklerini hatırlattı ve sosyalizme yönelik suçlamalarda bulundu. ABD Başkanı, nükleer silahlar tamamen ortadan kaldırılana kadar Kuzey Kore'ye yönelik yaptırımların devam edeceği mesajını verdi. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile Haziran ayında Singapur'da yaptığı tarihi görüşme sonrası Kuzey Kore'nin nükleer denemeleri kestiğini, zirvenin hayal edilemez gelişmeleri beraberinde getirdiğini kaydetti.
Trump'ın hedefinde Esad rejimi ve İran’da vardı. Suriye'de kimyasal silah kullanılması durumunda ABD'nin müdahale edeceğini söyleyen Trump, tüm ülkelere İran'ı izole etme çağrısı yaptı. ABD Başkanı Donald Trump, yaptığı konuşmada İran'ı "dünyada terörizmin önde gelen sponsoru" olarak nitelendirdi. Trump, "Tüm uluslardan, saldırganlığı devam ettiği sürece İran rejimiyle bağlantılarını kesmelerini istiyoruz" dedi. Donald Trump konuşmasında, İran ile 2015 yılında yapılan ve ABD'nin yeni çekildiği nükleer anlaşmanın Tahran için "talih kuşu" olduğunu söyledi. Trump, İran'ın anlaşma sonrası askeri bütçesini yüzde 40 artırdığını belirti. ABD Başkanı bu paranın "terörün finansmanı" için kullanıldığını, "Suriye ve Yemen'in mahvedildiğini" kaydetti. Ülkesinin Tahran üzerinde ekonomik baskıyı artırdığını vurgulayan Trump, İran rejiminin bu tavrını sürdürmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. Trump, "Dünyanın terörizmin önde gelen sponsorunun dünya üzerinde herhangi bir kente nükleer saldırı düzenleyebilme imkânına sahip olmasına izin veremeyiz" dedi.
Erdoğan: Dünya Beşten Büyüktür
ABD'nin New York kentinde yapılan 73’üncü BM Genel Kurulu'nda konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeminde de yaptırımlar vardı, ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptırımlar konusuna yaklaşımı ile daha farklıydı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında, ABD'yi isim vermeden eleştirerek, "ekonomik yaptırımların silah gibi kullanılması karşısında hiçbirimiz sessiz kalamayız." dedi. Hatırlanacağı üzere, Pastör Andrew Brunson eksenindeki gelişmelerin de eklenmesi sonrası, Türkiye ve ABD ilişkileri tarihi bir gerilim seviyesine tırmanmıştı. ABD Başkanı Donald Trump'ın 13 Ağustos'ta açıkladığı son yaptırım paketi, iki ülke arasındaki ticarete ilişkin gümrük vergilerini kapsıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'deki konuşmasında, "ticari anlaşmaların keyfî bir şekilde iptal edildiğini" ifade ederek, "Dünya ticaret düzeninin tek taraflı kararlarla bozulmasına engel olmak için hep birlikte çalışmalıyız" dedi.
Erdoğan konuşmasının önemli bir bölümünü de Fethullah Gülen eksenindeki açıklamalarına ayırdı. Gülen'in ABD'nin Pensilvanya eyaletinde 400 dönümlük arazide yaşadığını söyleyen Erdoğan, "FETÖ'nün başı buradan dünyanın 160 ülkesine terör ihraç etmektedir" dedi. Erdoğan, "Buradan tüm dünya ülkelerini, FETÖ terör örgütüne karşı dikkatli olmaya ve harekete geçmeye davet ediyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle sürdürdü: "Dost bildiğimiz birçok ülke bunları bize vermemekte ısrar ediyor. Tehlikenin farkına varmamış olanlar bunun bedelini de ağır ödeyecekler."
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 17 Eylül'de Soçi'de vardıkları mutabakata da değindi. Mutabakatı ile Suriye rejiminin "İdlib Çatışmasızlık Bölgesi'ne yönelik kanlı saldırılarının" önüne geçtiklerini söyleyen Erdoğan, "Hedefimiz, Münbiç'ten başlayarak Irak sınırına kadar olan Suriye topraklarının tamamını teröristlerden temizlemektir" dedi. Erdoğan, "Taktik çıkarları uğruna teröristleri on binlerce tır, binlerce kargo uçağı silahla donatanlar gelecekte bunun acısını mutlaka çekeceklerdir" diye de ekledi.
BM’nin 73 yıllık geçmişinde hiç küçümsenmeyecek başarılar elde ettiğini ancak zaman içinde insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığının da bir gerçek olduğunun altını çizen Erdoğan, BM’de kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söyledi. Bu minvalde BM Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) eleştiren Erdoğan, "Konsey, veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür. Somali, Myanmar ve halen Filistin'de yapılan katliamlar BM Güvenlik Konseyi'nin gözü önünde gerçekleşmiştir" ifadelerini kullandı. Bilindiği üzere, BMGK'nın 15 üyesinden 5'i veto yetkisine sahip, Konseyin bu kalıcı üyeleri ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin. BM'yi "dünya nüfusu için adaleti sağlayamadığı" gerekçesiyle eleştiren Erdoğan "Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denkse burada bir sorun var demektir" diye konuştu. Erdoğan, "Gelin, BM'yi insanlığın adalet beklentisinin sözcüsü ve uygulayıcısı haline getirelim" çağrısında bulundu. Erdoğan son olarak, ABD’nin Filistinli mültecilere yaptığı yardımı kesmesini de eleştirerek, “Tüm dünya arkasını dönse bile biz, mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
BM, Kapsamlı Bir Reform Süreci Başlatmalı
Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzunca bir süredir “Dünya beşten büyüktür” sloganıyla BM’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan beri süregelen yapısını eleştiriyor ve bunu BM Genel Kurulu’nda yaptığı her konuşmada ısrarla dile getiriyor. Ancak bu sorun sadece Erdoğan’ın dile getirdiği bir konu değil. BM, özellikle son yıllarda Suriye krizi, Myanmar, İsrail-Filistin sorunu gibi konularda veto çıkmazında olan ve karar alamayan BMGK nedeniyle çok fazla eleştiriliyor. BM üyesi birçok ülke, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1945’ten sonraki yıllarda oluşabilecek çatışmaların önüne geçmek için kurulan kuruluşun 21’inci yüzyılın gerçeklerini yansıtmadığı gerekçesiyle, BM ve özellikle 5 daimi 10 geçici üyesi olan ve aldığı kararların bağlayıcılığı bulunan tek organı BMGK’de reform talep ediyor. Şüphesiz ki, BM bu uyarılar doğrultusunda kendisini reforme edebilseydi, dünyanın dört bir yanında yaşanmakta olan krizler ve insanlık dramları belki de bir ölçüde hafifleyecekti.
Özetle Erdoğan ve Trump’ın konuşmaları bugün örgütü eleştirenler için ne yapılması gerektiği hususunda, nihai olarak, iki farklı anlayışı ortaya koyuyor. İlk grubu oluşturan Türkiye ve Almanya'nın da aralarında bulunduğu ülkelerin, BM'nin yaşadığı sorunların çözülebilmesi için reform çağrısında bulunurken ABD’nin başını çektiği karşı kamp ise, BM'nin zayıf yönlerini istismar ederek liberal uluslararası düzeni yıpratmaya çalışmaktadır. ABD Başkanı Donald Trump'ın son zamanlarda, BM İnsan Hakları Konseyi ve UNESCO'dan çekilme ve BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na mali yardımlarını durdurma kararları bu durumun açık örneğidir.
Emre Ataç, İKV Uzman Yardımcısı