AB GÜNDEMİ: AB Liderler Zirvesi ve Brexit`te Son Gelişmeler
AB Liderler Zirvesi ve Brexit’te Son Gelişmeler
17-18 Ekim 2018 tarihlerinde gerçekleşen AB Liderler Zirvesi’nde göç, iç güvenlik ve dış politika konuları masaya yatırıldı. Özellikle göç politikası konusunda aşırı sağcı partilerin hükümette yer aldığı İtalya, Avusturya, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerin tutumu ile diğer ülkelerin izlediği politika arasında ciddi farklar göze çarpıyor. Brüksel'de bir araya gelen AB devlet ve hükümet başkanlarının diğer önemli gündem maddesi ise çıkmaza giren Brexit meselesi idi. AB Zirvesi'nde Brexit süreciyle ilgili yaşanan anlaşmazlıklara çözüm arandı. Geçiş sürecini uzatmayı teklif eden AB, İngiltere Başbakanı May'den özellikle İrlanda sınırıyla ilgili çözüm önerisi bekliyor. Ancak Brexit ile ilgili olarak hala bir uzlaşıdan bahsetmek mümkün değil.
AB Liderler Zirvesi’nin Gündemi
Brüksel'de toplanan AB devlet ve hükümet başkanları öncellikli olarak göç ve iç güvenlik konusunu masaya yatırdı. Göç sorununa çözüm arayan Avrupalı liderler sonuç bildirgesinde göç konusunda başlatılan çalışmaların sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Ekim 2015’ten bu yana yasadışı yollardan geçerek AB topraklarına ulaşan kişi sayısının yüzde 95 oranında azaldığı ifade edildi. Avrupalı liderler kaçak göçün önüne geçmek için transit ülkeler ile özellikle de Kuzey Afrika ülkeleri ile daha geniş çaplı işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. İnsan kaçakçılarıyla mücadeleyi artırmak için üçüncü ülkelerle iş birliğinin artırılması için çağrı yapılan zirvede, Europol'un Avrupa Göç Kaçakçılığı Merkezi'nde ortak bir görev gücü kurulması kararlaştırıldı. İnsan kaçakçılığının önüne geçilmesi konusunda Avrupa Komisyonunun desteği ile AB Konseyi’nin aralık ayına kadar bir dizi önlem stratejisi önermesi bekleniyor.
Zirvede Avrupalı liderler sığınmacıların Türkiye'ye geri gönderilmesi konusunu da masaya yatırdı. Geri Kabul Anlaşması'nın daha iyi uygulanması gerektiği ifade edildi ve AB politikalarına dayanarak yeni anlaşmaların önemine dikkat çekildi. Zirvenin sonuç bildirgesinde AB ile Türkiye arasında 2016’da imzalanan sığınmacı anlaşmasının tam anlamıyla uygulanması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiği belirtildi.
AB'nin terörle mücadele konusunda aşama kaydettiğine işaret edilen zirvede, Salisbury saldırısına atıfta bulunularak Birliğin hibrit, siber, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı caydırıcılığını ve dayanıklılığını geliştirme kararı alındı. Sonuç bildirgesinde terörle mücadele, siber güvenlik ve demokratik düzene saldırı girişimlerine karşı düzenlemelerin yıl sonundan önce hazırlanması konusunda mutabık kalındığı duyuruldu.
Avrupa ile Afrika arasındaki iş birliğinin mevcut küresel düzende öneminin altı çizilen zirvede, taraflar arasındaki ilişkilerin yeni bir düzeye çıkarılması kararlaştırıldı. AB liderleri, Brüksel’de gerçekleşen zirveden sonra yaptıkları açıklamada, “AB Konseyi, 24-25 Eylül 2019’da Mısır’ın ev sahipliğinde 28 AB Üye Devleti ile Arap Devletleri Ligi arasında yapılacak ilk zirvenin düzenlenmesini memnuniyetle karşıladı” ifadelerini kullanılarak, bu çalışmanın amacının, yasadışı göçle mücadele etmek, özellikle de Kuzey Afrika’daki göç ve transit ülkelerle işbirliğini güçlendirmek olduğu kaydedildi. Avrupa-Afrika Göç Zirvesi projesi, Avusturya’nın Salzburg şehrinde, 2018 Eylül ayında düzenlenen resmi olmayan bir Avrupa zirvesi vesilesiyle başlatılmıştı. Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile konuyu görüştü. Bu bağlamda, Kahire Zirvesi, ekonomik, gelişimsel, güvenlik ve politik boyutlardaki göçlerin tüm yönlerini dikkate alan kapsamlı vizyon ve kolektif eylemler gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Bunun, son aylarda önemli ölçüde azalmış olan Avrupa kıyılarındaki insan akışının, daha da engellenmesine yardımcı olması bekleniyor.
Zirve’de son olarak Paris İklim Anlaşması taahhütleri kapsamında tüm sektörlerde sera gazı salınımının düşürülmesinin hayati öneme sahip olduğu vurgulandı. Resmi gündemde bulunmamasına rağmen, üye ülke İtalya'nın 2019 bütçe önerisi de zirvede gündeme geldi. Bilindiği üzere daha önce aşırı sağ İtalyan hükümeti, bütçe önerilerini onaylanması için Avrupa Komisyonuna göndermişti. Komisyon ise, İtalya'nın harcama planının AB bütçe kurallarından "büyük bir sapma" teşkil ettiği uyarısında bulunmuştu.
Brexit’te Yine Uzlaşı Yok
Brüksel'de bir araya gelen AB devlet ve hükümet başkanlarının en önemli gündem maddesi çıkmaza giren Brexit meselesi idi. Son olarak 20-21 Eylül 2018 tarihlerinde Dönem Başkanı Avusturya'nın Salzburg kentinde toplanan 27 AB lideri, Birleşik Krallık ile ayrılma tarihi olarak belirlenen 29 Mart 2019 hedefine ulaşabilmek için, Başbakan Theresa May üzerinde baskı oluşturarak, ekim ayında toplanacak zirvede sonuç alınmasını hedeflemişti. Başka bir deyişle AB ile Birleşik Krallık arasında aylardır devam eden müzakerelerin Brüksel'de yapılacak zirvede tamamlanması bekleniyordu ancak İrlanda sorunu bunun henüz mümkün olmadığını gösterdi.
Bilindiği üzere, Brexit müzakereleri son dönemde Birleşik Krallık'ın bir parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınırla ilgili bir anlaşmazlık nedeniyle tıkanmış bulunuyordu. AB, Kuzey İrlanda'nın Gümrük Birliği içerisinde kalmasını talep ediyor. AB yetkilileri, coğrafi olarak Büyük Britanya dışında kalan İrlanda Adası'nda bulunan Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti arasında bir iç sınır uygulamasını kabul etmiyor. İngiltere ise Brüksel'in bu tutumuyla Birleşik Krallık’ın toprak bütünlüğünden vazgeçmesini beklediğini öne sürüyor. Birleşik Krallık, sınırda ticaret kontrolünden kaçınmak için, daha geniş bir ticaret anlaşması üzerinde uzlaşmaya varılana kadar, AB Gümrük Birliği kurallarıyla uyumlu kalmayı öneriyor. Ancak AB, sadece Kuzey İrlanda'yı Gümrük Birliği'nde tutmayı istiyor. Birleşik Krallık ise, ülkenin birliğini tehlikeye atacak bu öneriyi "kabul edilemez" görüyor.
Nitekim son Liderler Zirve’sinde de Birleşik Krallık’ın AB'den ayrılmasının ardından, söz konusu sınır üzerinden yapılacak ticaret ile ilgili görüş ayrılıkları giderilemedi. Zirve’de AB tarafından tıkanıklığın aşılması için, 31 Aralık 2020'de tamamlanması öngörülen geçiş sürecinin bir yıl uzatılarak, bu süreç içerisinde, ticaret anlaşmasının koşullarının belirlenmesi için daha fazla zaman verilmesi gündeme getirildi. Bu öneriyle, hem Birleşik Krallık hem de İrlanda'da krize dönüşen sınırda bir güvenlik ağı oluşturulmasından kaçınılmış olacak. Benzer şekilde önerinin Başbakanı May'e kendi çözüm önerisini sunması konusunda baskı yaratmayı hedeflediği de düşünülebilir.
Brexit konusunda tıkanan süreçle ilgili hem Brüksel'de hem de ülkesinde eleştirilerin hedefi haline gelen Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May ise zirvenin ardından Avam Kamarası'nda yaptığı konuşmasında ülkesinin AB’den ayrılmasına ilişkin anlaşmada ilerleme kaydetmesine karşın Kuzey İrlanda sınırı konusunda sorunların bitmediğini dile getirdi. Başbakan May yoğun tartışmalara yol açan Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınırın gelecekteki statüsüyle ilgili taleplerinden ise taviz vermeyeceklerini belirtti. Bilindiği üzere Birleşik Krallık’ta Brexit yanlıları, Kuzey İrlanda konusunda AB’ye kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini savunuyorlar. Bu nedenle May’in görüşmelere bu baskıyla geldiği ve AB tarafından önerilen çözümlere kapıyı kapattığı belirtiliyor. Brüksel’de yapılan zirvenin asıl olarak bu nedenle başarısızlıkla sonuçlandığı ileri sürülüyor.
Özetle, Brexit müzakereleri Birleşik Krallık’ın bir parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınırla ilgili anlaşmazlık nedeniyle tıkanmış durumda. Birleşik Krallık’ın AB'den ayrılmasının ardından, söz konusu sınır üzerinden yapılacak ticaret ile ilgili görüş ayrılıkları henüz giderilemedi. Birleşik Krallık’ın İrlanda konusunda taviz vermemesi üzerine taraflar arasında başlayan görüşmelerin ardından, AB ile Birleşik Krallık arasında yıl sonuna kadar bir anlaşmanın imzalanamayacağından da şimdiden söz ediliyor. Bu nedenle anlaşma olmadan da Birleşik Krallık’ın Mart 2019 sonu AB dışında kalabileceği ileri sürülüyor. AB başkentleri, bir taraftan müzakereleri izlerken diğer taraftan da “No Deal” yani anlaşma olmadan ayrılma ihtimaline de hazırlanıyor.
Emre Ataç, İKV Uzman Yardımcısı