İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

KÜRESEL GÜNDEM: İsim Anlaşması’nın Onayının Ardından “Kuzey Makedonya”dan Tarihi NATO Üyeliği Adımı

Makedonya, NATO’nun 30’uncu müttefiki olma yolunda tarihi bir adım attı. Sıra, AB ile müzakerelere başlanmasında.
KÜRESEL GÜNDEM: İsim Anlaşması’nın Onayının Ardından “Kuzey Makedonya”dan Tarihi NATO Üyeliği Adımı

İsim Anlaşması’nın Onayının Ardından “Kuzey Makedonya”dan Tarihi NATO Üyeliği Adımı

6 Şubat 2019 tarihinde Üsküp, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme yolunda tarihi bir adım atarak NATO’nun 30’uncu müttefiki olmak üzere Katılım Protokolü’nü imzaladı. Bu adım, Makedonya ile Yunanistan arasında 27 yıldır süregelen isim sorununun çözümüne yönelik Haziran 2018’de varılan Prespa Anlaşması’nın sonucu. Bilindiği üzere, kuzey komşusunun anayasal ismiyle yani “Makedonya Cumhuriyeti” olarak tanınmasının aynı adı taşıyan kuzey toprakları ve antik Yunan mirası üzerinde hak iddiası taşıdığını savunan Atina, Üsküp’ün NATO üyeliğini ve AB ile katılım müzakerelerine başlamasını veto etmekteydi.  

“İsim Sorunu”nun Gölgesindeki Kayıp Yıllardan Yepyeni Bir Döneme

Milliyetçi ve aşırı sağ söylemin güç kazanmasına ve otoriterleşmeye yol açan bu durum, Makedonya’nın AB değerlerinden uzaklaşmasına sebep olmakla kalmayıp 2001 yılında iç savaşın eşiğinden dönen ülkede Arnavut azınlık ile Makedonlar arasındaki hassas etnik dengeleri de tehdit eden bir hal almıştı. 2015 yılında iktidardaki Gruevski hükümetinin 20 bini aşkın kişiyi dinlettirdiğinin ortaya çıkmasıyla çalkalanan Makedonya, tarihindeki en derin siyasi krizden AB’nin arabuluculuğuyla varılan Przino anlaşmasıyla çıkabilmişti. Hukukun üstünlüğü, temel haklar, kamu yönetiminde siyasileşmenin önlenmesi gibi alanlarda belirlenen Acil Reform Önceliklerini uygulamayı taahhüt eden Makedonya, Sosyal Demokratlar Birliği (SDSM) lideri Zoran Zaev’in Başbakan olarak göreve gelmesiyle AB ile bütünleşme yolunda yepyeni bir sayfa açtı. AB ile bütünleşme hedefi doğrultusunda reformların uygulanması ve komşularla süregelen uyuşmazlıkların ele alınmasında büyük mesafeler kaydedildi. 

Prespa Anlaşması’nı mümkün kılan Makedonya Başbakanı Zoran Zaev ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras’ın gösterdikleri liderlik, siyasi irade ve cesaret oldu. Nihayet, BM arabuluculuğunda 1993’ten beri süregelen diplomasi maratonu Zaev ve Tsipras’ın cesur adımları sayesinde sonuç verdi ve Prespa Anlaşması’nın imzalanmasıyla Balkanlardaki Gordion düğümlerinden biri çözülmüş oldu. Bu sayede, Makedonya geçen yaz, AB liderlerinden katılım müzakerelerine başlama tarihi, NATO’dan ise üyelik daveti almayı başardı. İki lider de milliyetçi söylemlerin ve ulusal benliklerin birbiriyle yarıştığı, tarihi önyargıların ve uyuşmazlıkların hüküm sürdüğü Balkan coğrafyasında, içerisinde bulundukları kısır döngüyü kırmayı başardı. Öyle ki, AP’deki Sosyalist Grup ile Yeşiller Grubu, Zaev ve Tsipras’ı uluslararası uyuşmazlıkların diyalog ve karşılıklı uzlaşıyla barışçıl çözümüne örnek teşkil eden Prespa Anlaşması’nı mümkün kılan çabaları nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiler.

Yunanistan Parlamentosunun Onayıyla “Kuzey Makedonya” Gerçek Oldu

Her iki toplumun ulusal kimliğinin en hassas boyutlarını ilgilendiren isim sorununa ilişkin varılan Prespa Anlaşması, gerek Yunanistan gerekse Makedonya kamuoylarında milliyetçi kesimlerin büyük tepkisine yol açmıştı. Makedonya’da Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov anlaşmayı veto ederek Parlamentoya geri gönderirken ana muhalefet partisi İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliği (VMRO-DPMNE) ulusal çıkarlarla çeliştiği gerekçesiyle Anlaşma’yı boykot etmiş, yürütülen dezenformasyon kampanyalarının etkisiyle eylül ayında düzenlenen danışma niteliğindeki referanduma düşük katılım düzeyi damga vurmuştu. Buna rağmen, Makedonya Parlamentosunun Anlaşma’nın getirdiği anayasa değişikliklerini, üçte iki çoğunlukla kabul etmesiyle Üsküp, onay sürecinde üzerine düşeni tamamladı.

Anlaşma’nın Makedonya Parlamentosunda onaylanmasının ardından taahhüt ettiği şekilde vetosunu kaldıran, Yunanistan’da ise muhalefetteki Yeni Demokrasi’nin Anlaşma’ya karşı olduğunu açıklaması ve koalisyonun küçük ortağı ANEL’in (Bağımsız Yunanlar) istifa etmesi, Tsipras’ı güven tazeleme arayışına sokarken; Prespa Anlaşması’nın protestolara rağmen 25 Ocak’ta yapılan tarihi oylamada kabul edilmesiyle son derece zorlu onay süreci de tamamlanmış oldu.

Kuzey Makedonya’nın NATO Üyeliği Ne İfade Ediyor?

Yunanistan Parlamentosunun Makedonya’nın isminin “Kuzey Makedonya” olarak değiştirilmesi karşılığında ülkenin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme süreci üzerindeki blokajını kaldırmasını öngören Prespa Anlaşması’na onay vermesiyle, Balkanlardaki en çetin sorunlardan biri de tarihe karışmış oldu. Böylece, “Kuzey Makedonya”ya 2008’den bu yana kapısında beklediği NATO’nun da kapıları açıldı.

Kuzey Makedonya bayrağının NATO’nun yeni karargâhında göndere çekilebilmesi için katılım protokolünün 29 müttefik ülke başkentinde onaylanması gerekiyor. 8 Şubat 2019 tarihinde NATO’ya Katılım Protokolü’nün Yunanistan Parlamentosunda onaylanması ile “Kuzey Makedonya” resmen kullanıma girmiş oldu. Bir yıl kadar sürmesi beklenen onay sürecinin tamamlanmasının ardından 2020 yılında, Kuzey Makedonya; Slovenya, Arnavutluk, Hırvatistan ve Karadağ’ın ardından Yugoslavya’nın mirasçısı ülkelerden NATO üyesi olan beşinci ülke olacak.

Askeri kabiliyetler açısından değerlendirildiğinde, Kuzey Makedonya 8 bin kişilik aktif asker ile Global Fire Power’ın sıralamasında 136 ülke arasından 118’inci sırada yer alıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupalı müttefikleri sert şekilde eleştirdiği konuların başında gelen savunma harcamaları bakımından ise milli gelirinin yüzde 1,19’unu savunma harcamalarına ayırarak yüzde 2’lik Galler Zirvesi eşik değerinin gerisinde olan Üsküp, bu değere 2024’e kadar ulaşmayı hedefliyor. Askeri kabiliyetler anlamında NATO’ya büyük bir katkı yapması beklenmese de Makedonya, bugüne kadar Irak ve Afganistan’daki operasyonlara verdiği katkıyla güvenilir bir ortak olduğunu kanıtlamış durumda. Bunun yanında Kuzey Makedonya’nın üyeliği; 2017’de Karadağ’ın üyeliğiyle Adriyatik kıyılarındaki hâkimiyetini pekiştiren NATO’nun Balkanlardaki etkisini güçlendirmesi bakımından önemli. Makedonya’nın üyeliği aynı zamanda bu yıl 70’inci kuruluş yılını idrak edecek NATO’nun “açık kapı” politikasını sürdürdüğünün de göstergesi.

Kuzey Makedonya’nın NATO’ya Katlım Protokolü’nü imzalaması, NATO’nun kendisini çevreleme politikası güttüğünü iddia eden Rusya’nın Balkanlardaki etkinliğini artırma hedeflerini son derece olumsuz etkileyen bir gelişme. Bölgedeki nüfuzunu kaybetmemek amacıyla bölge ülkelerinin iç işlerine müdahale etmekten çekinmeyen Kremlin’in Prespa Anlaşması’na ilişkin danışma niteliğindeki referandum öncesinde ülkedeki aşırı milliyetçi unsurlara anlaşmayı protesto etmeleri için destek verdiğine yönelik iddialar ortaya atılmıştı. Rusya’nın bölgedeki geleneksel ortaklarından biri olarak görülen Yunanistan’ın temmuz ayında iki Rus diplomatı kamu görevlilerine rüşvet vermek ve halkı protestoya teşvik etmek suretiyle isim anlaşmasını tehlikeye soktukları gerekçesiyle sınır dışı etmesi, bu olasılığı güçlendiriyor.

NATO ve AB üyeliği birbirini takip eden süreçler olarak görüldüğü için, Makedonya’nın NATO’ya katılım protokolünü imzalaması, halkın gözünde ülkelerinin Batılı ve gelişmiş ülkeler ailesinin bir parçası olduğunun teyidi niteliğinde.

Tüm bunların ötesinde, 2009 yılında Arnavutluk ve Hırvatistan’ı, 2017’de ise Karadağ’ı üyeliğe kabul eden NATO’nun, şimdi de Kuzey Makedonya’yı 30’uncu müttefik olarak üyeliye kabul etmeye hazırlanması, uzak olmayan geçmişte kanlı savaşlara sahne olan Batı Balkan coğrafyasının Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşmesi ve istikrara kavuşturulması yönünde oldukça önemli bir adım teşkil ediyor.

Bir Sonraki Hedef AB ile Katılım Müzakerelerine Başlanması

“Kuzey Makedonya” için sıradaki önemli tarih, geçen yaz AB Liderler Zirvesi’nde katılım müzakerelerine başlama tarihi olarak belirlenen Haziran 2019. Fransa ve Hollanda gibi Üye Devletler’den yükselen genişleme karşıtı seslere rağmen, AB’nin Haziran 2018’de Üsküp’e verdiği sözü tutması, kredibilitesi açısından hayati önem taşıyor. Altı Batı Balkan ülkeleri arasında Birliğe 2013’te üye olan Hırvatistan’ın ardından 2005 yılında aday ülke statüsünü elde eden ilk ülke olan Kuzey Makedonya’nın isim sorunun tarihe karışmasıyla, Avrupa Komisyonunun katılım müzakerelerine başlanması tavsiyesini ilk kez yaptığı 2009 yılından 10 yıl sonra nihayet katılım müzakerelerine başlanması söz konusu. Batı Balkanlardaki düşünce kuruluşlarından oluşan Think for Europe Network tarafından yayımlanan çalışmaya göre Kuzey Makedonya, müktesebat uyumu konusundaki genel hazırlık düzeyi ve ekonomik kriterlerdeki performansı bakımından bölge ülkeleri arasında AB ile bütünleşme sürecinin en ilerisindeki Karadağ ve Sırbistan’dan daha önde yer alıyor.

Kuzey Makedonya ve Yunanistan üzerlerine düşeni yaptıklarına göre, şimdi sıra AB’de. AB’nin geleceğine ilişkin endişelerin ve AP seçimlerinde popülistlerin büyük kazanımlar elde edeceği korkusunun AB’yi, bekleme odasında 10 yılı dolduran Kuzey Makedonya’ya yönelik sözünü yerine getirmekten alıkoymaması büyük önem taşıyor. Kuzey Makedonya ile müzakerelere başlanması, AB’nin dönüştürücü gücünün sürdüğünü teyit etmekle kalmayıp; ikili uyuşmazlıkları bulunan Sırbistan, Kosova ve Bosna-Hersek gibi bölge ülkelerine uzlaşmacı olmanın ülkeleri AB üyeliğine yakınlaştırdığı yönünde güçlü bir mesaj içeriyor.

Yeliz Şahin, İKV Kıdemli Uzmanı

Diğer Yazılar