AB GÜNDEMİ: Birleşik Krallık’ta Brexit Krizi Devam Ediyor
Birleşik Krallık’ta Brexit Krizi Devam Ediyor
Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May’in Brüksel ile üzerinde anlaştığı ayrılık anlaşmasını ikinci kez ezici çoğunlukla reddeden, ardından da anlaşmasız Brexit’e kapıyı kapatan Avam Kamarası, 14 Mart 2019 tarihinde yapılan oylamada ülkenin AB’den çıkışının ertelenmesini istedi. Taraflar arasında 29 Mart olarak belirlenen Brexit tarihine 15 gün kala yapılan oylamada İngiliz parlamenterler 202’ye karşı 412 oyla ertelemeden yana tavır takındılar. Birleşik Krallık’ın talebinin AB tarafından kabul edilip edilmeyeceği ise 21-22 Mart’ta Brüksel’de yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde netleşecek.
Birleşik Krallık Parlamentosunda Üç Kritik Oylama
Birleşik Krallık 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda %48'e karşı %52 oy oranıyla AB'den ayrılma kararı almıştı. Yapılan müzakerelerin ardından hazırlanan Anlaşma, 25 Kasım 2018 tarihinde AB liderleri tarafından kabul edildi. Birleşik Krallık'ın AB üyeliğini 29 Mart 2019’da sona erdirecek olan Londra ve Brüksel arasındaki Anlaşma'nın, Birleşik Krallık Parlamentosu ve AP tarafından da onaylanması gerekiyor. May, Anlaşma'yı 15 Ocak 2019 tarihinde Parlamentoya sundu; ancak Anlaşma Avam Kamarası’nda 202 oya karşı 432 oyla reddedildi. Bilindiği üzere hiçbir partinin çoğunlukta olmadığı Parlamentoda, Birleşik Krallık’ın 45 yıllık AB üyeliğini sonlandıracak anlaşmaya dair farklı görüşler var. Birleşik Krallık Başbakanı'nın “en iyi şartlar bu” dediği Anlaşma'ya Brexit yanlıları, ülkeyi AB'ye mahkûm edecek gerekçesiyle karşı çıkıyor. Brexit karşıtları ise “AB'nin kurallarına tabi olacaksak zaten çıkmamızın bir anlamı yok” diyerek Brexit'ten vazgeçilmesini istiyor.
Birleşik Krallık Parlamentosunda milletvekillerinin çoğu Brexit Anlaşması'nda yer alan İrlanda sınırıyla ilgili tedbir (backstop) maddesinin AB ile yeniden görüşmesini istiyordu. Bilindiği üzere İrlanda adasındaki çatışmalara son veren 1998 tarihli Hayırlı Cuma Anlaşması, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda'nın ortak bir ekonomik pazarda yer almasını; sınırın iki tarafında serbest yaşamı, dolaşımı ve çalışmayı sağladı. Zira Birleşik Krallık ve İrlanda Cumhuriyeti AB üyesiydi. Ancak Brexit ile beraber bu durum noktalanacağından; hem Birleşik Krallık Hükümetini hem AB'yi hem İrlanda Cumhuriyeti'ni hem de Kuzey İrlanda'daki tüm tarafları tatmin edecek bir formülün bulunması gerekiyordu. Anlaşmada yer alan backstop maddesi esasında bir acil durum mekanizması. Brexit sonrası AB ile İngiltere arasındaki serbest ticaret anlaşması müzakereleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Birleşik Krallık'ın parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır olmamasının garanti altına alınmasını amaçlıyor. Ancak İngiltere ile AB arasında varılan Anlaşma, taraflardan herhangi birinin bu sürece tek taraflı olarak son verememesini öngörüyor. Anlaşmaya karşı çıkanlar da bunun, Birleşik Krallık'ın tamamında gümrüklerin kontrol edilememesi anlamına geleceğini vurguluyordu. En büyük korku, Kuzey İrlanda Cumhuriyeti'nin fiili olarak İrlanda Cumhuriyeti'nin parçası haline gelmesi ve Kuzey İrlanda gibi 2016'daki referandumda Brexit'e karşı çıkan İskoçya'da 2014'ten sonra yeniden bir bağımsızlık referandumu yapılması. Yani, Birleşik Krallık'ın parçalanması.
Nitekim ayrılık anlaşmasının Parlamentoda reddedilmesinin ardından Başbakan Theresa May, AB yetkilileriyle yaptığı yoğun görüşmeler sonucunda, içerdiği ''tedbir maddesi'' nedeniyle itirazlara neden olan anlaşmanın metnini değiştirmeyi başaramamış, ancak maddenin kullanım koşullarına ''açıklık getiren'' bir ortak belge üzerinde Brüksel ile uzlaşma sağlamıştı. May'in 11 Mart 2019 tarihinde Strasbourg'da Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile açıkladığı ortak belgeye göre taraflardan herhangi birinin tedbir maddesinin getirdiği düzenlemeyi kötüye kullanması durumunda, Brexit anlaşmasının metninde tarif edilen hakemlik mekanizmasına başvurulabilecekti. Bu mekanizmanın kullanılması durumunda taraflardan biri tedbir maddesini askıya alabilecekti. May, anlaşmaya varılan belgeyle tedbir maddesine yasal bağlayıcılık geldiğini savunuyordu ve Brexit koşullarına karşı çıkan milletvekillerinin endişelerinin azalmasını umuyordu. Ancak maddeye karşı çıkanlar bu yeni belgenin herhangi bir yenilik getirmediğini, sadece anlaşma metninin bir yorumu olduğunu belirtiyordu.
Bu minvalde Birleşik Krallık Parlamentosu, Başbakanı Theresa May tarafından revize edilen Brexit Anlaşması'nı ikinci kez ret etti. 12 Mart tarihinde Avam Kamarası'nda yapılan oylamada Brexit Anlaşması 242'ye karşı 391 oyla kabul edilmedi. Ocak ayında yapılan oylamada da 230 oy farkla Parlamentodan onay alamamıştı. Brexit sürecinde Başbakan May’in AB ile müzakere ettiği anlaşmanın reddedilmesi anlaşmasız bir ayrılık ihtimalini güçlendirdi. Ancak 13 Mart 2019 tarihinde yapılan oylamada vekillerin 4 oy fark ile anlaşmasız Brexit’i her koşulda ve tümüyle 278’e karşı 321 oyla reddetti.
AB’nin de özenle kaçınmaya çalıştığı anlaşmasız anlaşmasız bir Brexit’i seçenek olarak görmediğini ortaya koyan Parlamento 14 Mart tarihinde ayrılık sürecinin ertelenmesini öngören hükümetin hazırladığı önergeyi ise kabul etti. Önerge 202'ye karşı 412 oyla kabul edildi. Avam Kamarası aynı tarihte ayrıca yeni bir Brexit referandumu yapılması konusunda verilen önergeyi büyük çoğunlukla reddetti. Oylamada, 85 milletvekili ikinci referandum önergesine destek verirken 385 milletvekili ise karşı çıktı. Önerge, ülkenin AB'den ayrılık koşullarını belirleyen Brüksel ile yapılan Brexit anlaşmasının 20 Mart'a kadar parlamentoda bir kez daha oylanmasını öngörüyor. Anlaşma Parlamentodan geçerse Başbakan Theresa May H?ükümeti, AB'den Brexit’in 30 Haziran’a kadar ertelenmesini talep edecek. Anlaşma bir kez daha reddedilirse bu durumda hükümet AB'den daha uzun vadeli bir erteleme isteyecek.
Parlamentonun Brexit’in Ertelenmesi Kararı Neye Yol Açar?
Tekrar özetleyecek olursak çıkan bu sonuç ayrılık anlaşmasının bir kez daha oylanacak olması anlamına geliyor. Avam Kamarası bu kez belgeye onay verirse May, Brüksel’den sınırlı, kısa süreli ve teknik nitelikli erteleme talep edecek. Erteleme için istenen son tarih ise 30 Haziran. Avam Kamarası, anlaşmayı bir kez daha reddederse May, daha uzun süreli erteleme talebinde bulunmak durumunda kalacak.
Birleşik Krallık’ta erteleme planları yapılıyor olsa da bu otomatik bir süreç değil. Erteleme kararını Birleşik Krallık dışındaki AB üyesi 27 ülke verecek. Bu kararın alınabilmesi için oybirliği gerekiyor. Gelinen aşamada AB ayrıca, erteleme talebinin net ve geçerli bir gerekçeye dayanmasını istiyor. Kısa süreli ve teknik nitelikli bir ertelemeye çok soğuk bakmayan AB, siyasi nitelikli kısa süreli ertelemeye ise net şekilde karşı. Ertelemenin siyasi gerekçelerle yapılacak olması halinde Brüksel’in tercihi bunun uzun süreli olmasından yana. Bu onay sürecinde Birleşik Krallık'tan istenebilecek olası tavizler ise hükümeti endişelendiriyor. Uzun süreli ötelemenin, Birleşik Krallık’ın, Mayıs ayı sonlarına doğru yapılacak AP seçimlerine katılması anlamına geleceğine de ayrıca dikkat çekiliyor.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk oylamadan önce, 21-22 Mart’ta Brüksel’de yapılacak AB Zirvesi öncesinde liderlerle yapacağı temaslarda, Birleşik Krallık’ın Brexit stratejisini gözden geçirmeyi ve bu bağlamda konsensüs oluşturmayı gerekli görmesi halinde uzun süreli ertelemeye açık olmaları çağrısında bulunacağını söyledi. Sabırlı ve sakin olma tavsiyesinde bulunan AB Brexit Müzakerecisi Michel Barnier ise ayrılık anlaşmasının Birleşik Krallık’ın anlaşmalı çıkışını sağlayacak tek belge olduğunun altını çizerek, “İstediğimiz anlaşmasız Brexit’e yönelik olumsuz oy değil. İstediğimiz olumlu, yapıcı oy” dedi. Mevcut anlaşmayı yeniden müzakere etmeye kapıları kapalı tutan AB, ertelemeyi reddederse Brexit planlandığı gibi 29 Mart’ta ancak anlaşma olmaksızın gerçekleşecek.
Emre Ataç, İKV Uzman Yardımcısı