İklim Aktivisti Greta Thunberg Bir Kez Daha AP’ye Seslendi
Yüzyılların en sıcak yaz mevsimine ve aşırı sıcakların beraberinde getirdiği orman yangınlarına tanık olan İsveç’te yaşayan 16 yaşındaki Greta Thunberg, iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak için İsveç genel ve yerel seçimlerinin gerçekleştirileceği 9 Eylül 2018 tarihine kadar her cuma okulu kırıp, İsveç Parlamentosu binası önünde oturma eylemi yapmıştı. Politikacıların iklim değişikliğine odaklanması ve bu meseleyi bir kriz olarak ele almasını isteklerini dile getiren Thunberg’ün grevine olan ilgi zamanla daha da artmış, bu oturma eylemi tüm dünyada büyük bir yankı uyandırmıştı. Öyle ki, Greta Thunberg’ün başlattığı bu iklim eylemi, “Fridays For Future” (Gelecek için Cuma Günleri) adında küresel bir harekete dönüştü. Thunberg, dünya çapındaki gençleri okulu kırmaları ve iklim değişikliğine yönelik farkındalık yaratmaları için greve davet etti. Sonucunda yüzlerce ülke ve binlerce şehirde gençler, cuma günleri okulu kırıp iklim gösterileri gerçekleştirdi. Böylece Greta Thunberg, dünya çapında iklim hareketinin en önemli sembolü haline geldi. Hatta Thunberg, bu çabaları için Norveçli parlamenterler tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi.
Greta Thunberg ayrıca 23’üncü Taraflar Konferansı (COP23) ve Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nde (European Economic and Social Committee- EESC) de konuşma yapmıştı. Komitede politikacıları genç jenerasyonun temizlemesi için pisliklerini halının altına süpürmekle suçlamış, AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele için daha fazla bütçe artırmasını talep etmişti. Bunun karşısında Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, önümüzdeki yıllarda bu sözün yerine getirileceği taahhüdünde bulunmuştu.
Avrupa turnesine tam gaz devam eden Greta Thunberg, son olarak 16 Nisan’da gerçekleştirilen Çevre Komisyonu toplantısında AP üyelerine hitap etti. Konuşmasına herkesin artık paniklemeye başlaması gerektiğini söyleyerek başlayan Thunberg, Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangının ne kadar üzücü olduğuna değinerek yine de binanın temelinin sağlam olabileceğini; fakat dünya için aynı şeyi söyleyemeyeceğini ifade etti. Thunberg toplumun her parçasında kalıcı ve emsalsiz değişimlere imza atılmadığı takdirde 2030 yılında insan kontrolünden çıkan bir zincirleme reaksiyonun medeniyetlerin sonunu getirebileceğini açıkladı. Yapılabilecek değişimlerden en önemlisinin de CO2 emisyonlarının en az %50 azaltılması olduğunu belirtti.
Peki, bu ne kadar mümkün? Bilindiği üzere AB’nin 2030 iklim hedefi, emisyonlarını %40 azaltmak. Ancak bu oran, küresel sıcaklık artışının 1,5°C ile sınırlandırılması için yeterli değil. Bu nedenle Avrupa Komisyonunun İklim ve Enerjiden Sorumlu Üyesi Miguel Arias Cañete, 2018 yılında katıldığı bir toplantıda bu oranın %45’e çıkarılabileceğini söylemişti. Diğer yandan Sandbag adlı bir düşünce kuruluşu tarafından yapılan bir araştırmaya göre AB’nin emisyonlarını en az %50 oranında azaltması gerekiyor. Fakat bu konuda AB ülkeleri arasında fikir ayrılıkları bulunuyor. Hollanda ve İsveç gibi üye ülkeler %45 oranının gereğinden düşük olduğunu söylerken ve AP bu hedefin %55’e çıkarılmasına yönelik öneri sunarken; Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, hedefin artırılmasına karşı çıkıyor. Bu nedenle de, hedefin artırılmasına yönelik çabalar istenen sonuçları getirmiyor.
İklim Mücadelesi Bir Politik Öncelik Haline Gelmeli
Altıncı kitlesel yok oluşa tanık olduğumuza dikkat çeken Thunberg, yok oluşun normalden 10 bin kat daha hızlı gerçekleştiğini; bunun da her gün 200 türün yok olması anlamına geldiğini dile getirdi. Tüm bu felaketlerden veya bunların iklim ve hatta ekolojik bir çöküşe işaret ettiğinden çok az insanın farkında olduğunu belirterek Greta, bu olguların doğru insanlar tarafından doğru şekilde söylenmediğini beyan etti. Böylece hem medyayı hem de politikacıları kendi gözleri önünde bu durumdan sorumlu tutmuş oldu.
Karşısındaki politikacıları evleri yıkılıyormuşçasına hareket etmeye davet eden Thunberg, ancak o zaman krizleri bir şeyler satın alarak ya da inşa ederek atlatamayacaklarını anlayacaklarını, Brexit’e ve vergilere verdikleri önemi ekolojik çöküş için de vermeleri gerektiğini, kömür kullanımını bırakmayı ertelemenin daha kötü sonuçlar yaratacağını ifade etti. Evleri yıkılıyor olsa medyanın her yerinde ana başlığın ekolojik çöküş olacağını, herkesin anlaşmazlıkları bir yana bırakıp işbirliği yapmaya başlayacağını söyledi. Fakat en önemlisi de, evimizin, yani dünyamızın şu an gerçekten de yıkılıyor olduğunu söylemesiydi. Greta Thunberg’e göre ev gerçekten de yıkılıyor ve buna karşı çıkmak için yeteri kadar vakit kalmadı. Ancak henüz kimse elini taşın altına koyup buna karşı çıkmaya meyilli değil. Politikacılar kısa vadeli politikalar üretmeye devam ederken, medya da bu gerçekleri görmezden gelmekte. Politikacılardan hemen şimdi harekete geçmelerini istediğini söyleyen Thunberg’ün aldığı cevap oldukça açıklayıcı: “Köklü bir değişiklik yapamayız çünkü bu seçmenlerin önceliği değil”. Burada söz yine medyaya geliyor; zira insanların yeteri kadar bilgilendirilmemesi bu konuda çok büyük bir etmen. Seçmenlerin bu konularda yeteri kadar bilgilendirilmesi, politikacılardan daha fazla talepte bulunmaları ve en önemlisi kendilerinin de bireysel çabalarla bu değişikliklere ön ayak olmaları açısından çok büyük bir önem taşıyor.
Thunberg konuşmasında ayrıca kendisi gibi oy verecek yaşa gelmemiş olan gençlerin geleceklerinde söze sahip olan yetişkinlerden, AP seçimlerinde oy verirken ekolojik krizin en çok gençleri etkileyeceğini göz önünde bulundurarak oy vermelerini istedi. Kendilerinin oy veremeyeceğini ve iş dünyasını, medyayı, politikayı, eğitim sistemini şekillendirmelerinin herhangi bir yolu olmadığını söyleyen Thunberg, kendi düşüncelerini duyurmak ve geleceğini korumak için milyonlarca gencin iklim grevi yaptığını ve yetişkinlerin gençlerin bu çağrılarını dinlemesi gerektiğini ifade etti. Yetişkinleri, bu seçimde politikacılara oy verirken aynı zamanda gelecek nesillerin yaşam koşullarının da nasıl şekilleneceğini oyluyor oldukları konusunda uyardı. Gerekli politikalar halen mevcut olmasa da bazı politikaların diğerlerinden daha iyi olabileceğini ifade etti ve aynı odadaki bazı partilerin o gün kendisinin ekolojik çöküşe yönelik bir konuşma yapmasına karşı çıkmasını buna örnek olarak verdi.
Konuşmasını bitirirken Greta Thunberg, ev yıkılıyor olsa da harekete geçmek için çok geç olmadığını, geleceğe dönük bir vizyona ve cesaret ve kararlılığa sahip olunması gerektiğini dile getirdi. Elimizden gelenin en iyisinin artık yeterli olmadığını, imkânsızı başarmamız gerektiğini söyledi. 16 yaşındaki bir kızı dinlemek istemezlerse bile insanların bilim insanlarını, bilimi ya da iklim grevine çıkan milyonlarca genci göz ardı edemeyeceğini söyleyerek konuşmasını bitirdi.
İklim Değişikliği ile Mücadele Bir Oy Kriteri mi?
Ipsos MORI adlı bir sosyal araştırma enstitüsü, Thunberg’ün sözlerinin bir karşılık bulup bulmadığı sorusunu yanıtlamak için bir anket çalışması yürüttü. Anket çalışması, Avusturya, Belçika, Çekya, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, Slovakya, İspanya ve Hollanda olmak üzere 11 üye ülkede gerçekleştirildi. Bu anket, AB çapındaki seçmenlerin %77’sinin AP seçimlerinde oy verdiği partinin küresel ısınma ile mücadeleye öncelik tanıyıp tanımadığına dikkat edeceğini ortaya koydu. Anketin en çarpıcı noktası, bu konuya daha çok öncelik veren yaş grubunun beklenenin aksine 60-65 yaş grubundaki insanlar olmasıydı. Ankete göre 30 yaş altı insanların %77’sinin oy kullanırken küresel ısınmayla mücadeleye öncelik vereceği görülürken; 60-65 yaş grubunun oranı %83 ve 45-49 yaş grubunun oranı ise %78. Bu durum da bizi Greta Thunberg’ün söylediklerinden çok farklı bir yere götürüyor; iklim değişikliği ile mücadele için umut olduğunu gözler önüne seriyor. 23-26 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek olan AP seçimlerinde bu umudun gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini göreceğiz.
Melis Bostanoğlu, İKV Uzman Yardımcısı