AB GÜNDEMİ: Komisyonun İlk Kadın Başkanından Yeni Hamle: Cinsiyet Eşitliği Stratejisi
Komisyonun İlk Kadın Başkanından Yeni Hamle: Cinsiyet Eşitliği Stratejisi
Avrupa Komisyonu, 5 Mart 2020 tarihinde 2020-2025 Cinsiyet Eşitliği Stratejisi başlıklı belgeyi kamuoyu ile paylaştı. 20 sayfa uzunluğundaki strateji, 1 Aralık 2019 tarihinde Avrupa Komisyonu Başkanı olarak göreve başlayan Ursula von der Leyen’in koltuğundaki 95’inci gününde geldi. Avrupa Yeşil Düzeni, yapay zekâ ve veriye ilişkin Dijital Strateji gibi önemli atılımların hemen akabinde gelen Cinsiyet Eşitliği Stratejisi, von der Leyen’in Berlaymont’taki ilk 100 gününde yapılacaklar ajandasının üst sıralarında yer alıyordu.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün arifesinde yayımlanan strateji ile sağlanması amaçlanan kadın-erkek eşitliği, AB’nin temel değerlerinden biri. Bu noktada ekonominin daha verimli halde işlemesi, istihdam artışının sağlanması, yeşil ve dijital ekonomiye geçişin daha hızlı ve sancısız gerçekleşebilmesi için büyük önem taşıyan cinsiyet eşitliğinde AB’nin karnesine göz atmak gerekiyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne (Sustainable Development Goals Gender Index) göre, cinsiyet eşitliğinde dünyanın en iyi 20 ülkesinin 14’ü AB üyesi. Ancak yine de hiçbir AB ülkesinin tam anlamıyla cinsiyet eşitliğini sağlayamadığı ve bu alandaki ilerlemenin son derece yavaş olduğu ifade ediliyor. Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü (European Institute for Gender Equality – EIGE) tarafından açıklanan AB Cinsiyet Eşitliği Endeksi 2019 verilerine göre AB-28 genelinde kadın-erkek eşitliği ortalaması 100 üzerinden 67,4 ve bu ortalama 2005 yılından bu yana sadece 5,4 puan artış göstermiş. Söz konusu endekse göre cinsiyet eşitliğinde AB’nin medarı iftiharları 100 üzerinden 83,6 puan ile İsveç, 77,5 ile Danimarka ve 74,6 ile Fransa iken; 51,2 ile Yunanistan, 51,9 ile Macaristan ve 54,5 ile Romanya en alt sıraları işgal ediyorlar.
AB’nin cinsiyet eşitliği verileri bize ilk etapta çok büyük sorunlar yokmuş izlenimini verebilir. Ancak özgürlük, demokrasi, eşitlik ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerlerin üzerine inşa edilen dünyanın en büyük barış projesinin kadın-erkek eşitliğinde daha iyi bir noktada olmasını beklemek şaşırtıcı olmayacaktır. Bu doğrultuda Komisyonun ilk kadın başkanı Ursula von der Leyen’in liderliğinde hazırlanan 2020-2025 Cinsiyet Eşitliği Stratejisi de eğitimdeki cinsiyet farkının kapanmakta olduğunu ama istihdam, ücretlendirme, bakım işleri ve karar alıcı pozisyonlar gibi alanlarda kadınlar ile erkekler arasındaki farkların devam ettiğini vurguluyor. 2020-2025 döneminde cinsiyet eşitliğine yönelik hayata geçirilmesi planlanan faaliyetlerin çerçevesini çizen ve aynı dönem için politika önceliklerini sunan stratejinin temel amacı; cinsiyete dayalı şiddetin, cinsiyet ayrımının ve kadınlar ile erkekler arasındaki yapısal eşitsizliklerin ortadan kalkması. Kadınlar ile erkeklerin her alanda eşit katılım sağladığı ve fırsat eşitliği elde ettiği bir AB yaratılmasını hedefleyen von der Leyen Komisyonu, bir yandan cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik adımlar atarken diğer yandan da Birliğin tüm iç ve dış politika tasarlama ve uygulama süreçlerine bu bakış açısı ile yaklaşacak.
Cinsiyet Eşitliği Stratejisi’nin Satır Araları
Komisyon tarafından 5 Mart’ta yayımlanan 2020-2025 Cinsiyet Eşitliği Stratejisi, bazı temel öncelikler ekseninde hazırlanmış. Bunlardan en çok dikkat çekenleri, şiddet ve klişelere maruz kalınmaması, cinsiyet eşit bir ekonominin geliştirilmesi, toplum genelinde her türlü yönetim kademesinde eşitlik sağlanması ile toplumsal cinsiyetin ana akımlaştırılması ve AB politikalarında kesişimsel bir yaklaşım izlenmesi olarak sıralanıyor.
İlk öncelik olan şiddet konusunda AB, cinsiyete dayalı şiddetin en bilindik örnekleri olarak kadın sünneti, zorunlu kürtaj, erken yaşta ve zorla yapılan evlilikler ile namus cinayetlerini sıralıyor. Komisyon tarafından paylaşılan veriler, AB’deki kadınların %33’ünün vücut dokunulmazlıkları ihlal edilmek suretiyle fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını; bu kadınların %22’sinin bunu aile içinde yaşadığını ve Birliğin sınırları içerisindeki kadınların %55’inin de vücut dokunulmazlıkları ihlal edilmeden rahatsız edilerek cinsel tacize uğradığını gösteriyor. Bu noktada Avrupa Komisyonu yayımladığı strateji ile AB’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 83’üncü Maddesi’nde yer alan kadınların ve çocukların cinsel istismarını da içeren bazı suçların kapsamının gereken durumlarda genişletilebileceği ve bu doğrultuda önümüzdeki dönemde taciz ya da kadın sünneti gibi alanların da kapsanabileceği dile getiriliyor.
Cinsiyete dayalı şiddet ile mücadele kapsamında AB genelinde bir ağın hayata geçirilmesi planlanıyor. Üye Devletlerden çok sayıda paydaşı bir araya getirecek ağ bünyesinde iyi örneklerin paylaşılması, eğitimler için finansman sağlanması, kapasite geliştirilmesi ve bu alandaki hizmetlerin kalitesinin artırılmasına ilişkin faaliyetler yürütülecek. İş yerlerinde yaşanan taciz ve şiddet vakalarına ilişkin ise Komisyon, Uluslararası Çalışma Örgütü ile dirsek temasına devam etmenin yanı sıra önleyici ve caydırıcı adımların yer alacağı kapsamlı bir yasal çerçeveyi uygulamaya koyacak. AB’de 2020-2025 döneminde cinsiyet temelli şiddet ile mücadele için atılması planlanan diğer adımlar ise çevrimiçi mecralarda kadınların maruz kaldığı taciz vakaları ile zorla yerinden edilme durumlarında yaşanan kadınların cinsel sömürüsüne yönelik olacak.
Kadınların günlük hayatlarında karşılaştığı bir başka zorluk da basmakalıp düşünceler ve klişeler. Bugün hâlâ Avrupalıların %44’ü bir kadının en önemli vazifesinin ailesi ve eviyle ilgilenmek olduğunu düşünürken, %43’ü bir erkeğin en önemli vazifesinin ise para kazanmak olduğuna inanıyor. Bu noktada yapay zekâya ilişkin Komisyonun şubat ayında yayımladığı Beyaz Kitap ile bir sonraki araştırma ve inovasyon çerçeve programı olan Ufuk Avrupa kapsamında cinsiyet eşitliği daha sıkı bir şekilde gözetilecek. Ayrıca cinsiyetlere yönelik basmakalıp düşüncelerin şekillenmesinde en etkili araçlardan olan medyanın daha doğru şekilde yayın yapması için Görsel İşitsel Sektörde Cinsiyet Eşitliği Stratejisi başlıklı bir belge yayımlanacak.
2020-2025 Cinsiyet Eşitliği Stratejisi’nde yer alan bir başka öncelik alanı da cinsiyet eşit bir ekonominin geliştirilmesi. Böylelikle emek piyasasındaki cinsiyet uçurumunun kapatılması, ekonominin farklı sektörlerinde eşit katılımın sağlanması ve çalışan ile emekli maaşlarında yaşanan cinsiyet farklılıklarının giderilmesi amaçlanıyor. Her ne kadar AB genelinde kadınların istihdam oranı son yıllarda düzenli bir artış göstererek 2019 itibarıyla %67,4’e ulaşmış olsa da kadınlar hâlâ emek piyasasına girmekte ya da girseler bile aynı konumdaki erkek meslektaşlarıyla aynı ücreti almakta sorunlar yaşıyor. Erkeklerin kadınlardan %11,6 daha fazla istihdam edildiği AB’de, cinsiyetçi önyargılar kendilerini kadınlar ve erkekler tarafından icra edilen mesleklerin farklı olmasında da gösteriyor. Nitekim inşaat sektöründe çalışanların %10’u ile tarım, ormancılık, balıkçılık ve ulaştırma alanlarında çalışanların %25’i kadınken; daha “kadın alanları” gibi algılanan eğitim, sağlık ya da sosyal hizmetler gibi sektörlerde çalışanların %80’i kadın. Bakım işlerinde kadınlar ile erkekler arasında eşit görev dağılımı yapmak amacıyla iş-özel hayat dengesinin kurulması ve özel bakıma ihtiyacı olan çocuğu ya da aile bireyi bulunan kadınların ve erkeklerin esnek çalışma saatlerinden eşit şekilde yararlanması, böylece işverenlerin erkeklere yönelik bir istihdam politikası izlememesi için yürütülen çalışmalar da artırılacak. Ayrıca sosyal ve ekonomik politikaların yanı sıra vergilendirme ve sosyal güvenlik sistemlerinin cinsiyete dayalı eşitsizlikleri azaltacak şekilde tasarlanması sağlanacak.
Ekonomi demişken kadın-erkek eşitsizliğinin sonuçlarının çıplak gözle en rahat görüldüğü bir başka mecra da kadınların temsili. Türkiye’de olduğu gibi AB’de de üniversite mezunu kadınların oranı üniversitesi mezunu erkeklerin oranından daha fazla. Ancak yüksek ücretli mesleklerde kadın temsili, erkek temsilinden ne yazık ki daha az. Bu da demek oluyor ki AB’de kadınlar daha düşük ücretli sektörlerde ve daha alt kademelerde istihdam ediliyor. Komisyon tarafından paylaşılan verilere göre AB’de yüksek ücret vadeden sektörlerden biri olan dijital alanında çalışan erkeklerin oranı aynı sektördeki kadınların oranının 3,1 katı ve yine benzer şekilde yapay zekâ alanında istihdam edilenlerin yalnızca %22’si kadın. Kadın-erkek eşitsizliğinin en büyük göstergelerinden olan aynı pozisyondaki kadınlar ile erkeklerin farklı şekilde ücretlendirilmesi konusunda da “eşit işe eşit ücret” prensibinin altı çiziliyor. AB’de istihdam edilen kadınların erkeklerden %15,7 daha az maaş aldığı, emeklilik maaşlarında ise bu makasın %30,1’e kadar çıktığı ifade ediliyor. Bu durumun çözümünde ücretlerin şeffaf bir şekilde bilinmesinin büyük önem taşıdığı, bu sebeple 2020 sonuna kadar ücret şeffaflığıyla ilgili bağlayıcı önlemlerin yürürlüğe koyulmasının planlandığı dile getiriliyor.
Karar alma pozisyonlarında ve siyasette de cinsiyet dengesinin sağlanması kapsamında Komisyonun paylaştığı veriler, durumun vahametini ortaya koyuyor. Nitekim AB’deki en büyük şirketlerin sadece %7,7’sinin CEO’su kadın. Aynı şekilde üye ülkelerin ulusal parlamentolarındaki üyelerin de yalnızca %32,2’si kadınlardan oluşuyor. Farklı fikirlerin hayatın her alanında daha çok duyulması için kadınların “cam tavan” olarak bilinen, bir dereceye kadar yükseldikten sonra daha fazla ilerlemelerinin önüne geçen görünmez engellerin ortadan kaldırılması elzem. Bu noktada Avrupa Komisyonu 2012 yılında önerilen şirketlerin yönetiminde az temsil edilen cinsiyetin oranının en az %40’a çıkarılmasını öngören Yönetim Kurullarında Cinsiyet Eşitliğini Geliştirme Yönergesi’nin kabulü için ısrarcı. Benzer şekilde siyasette kadın temsilini artırmaya yönelik de tasavvurlar mevcut. Hatırlatmak gerekirse von der Leyen Komisyonu bugüne kadarki en fazla kadın üyeye sahip Komisyon. Kendisi de ilk defa bir kadın başkan tarafından yönetilen Komisyon, 2024 sonuna kadar tüm kademelerdeki kadın çalışan oranını %50 seviyesine getirerek cinsiyet dengesini sağlamayı hedefliyor.
Cinsiyet Eşitliği Stratejisi’nin önemli öncelik alanlarından bir diğeri de toplumsal cinsiyetin ana akımlaştırılması ve AB politikalarında kesişimsel bir yaklaşım izlenmesi. İkili yaklaşım temelinde şekillendirildiği belirtilen stratejiye göre, cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde adımlar atılırken bir yandan da toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana akımlaştırılması yani ana plan ve politikalara yerleştirilmesi hedeflenecek. Bunun için Komisyon, iç ve dış politikaların tasarlanması sürecinin her kademesinde cinsiyet etmenini muhakkak sürece dâhil edecek. Ayrıca Cinsiyet Eşitliği Stratejisi kesişimsellik kullanılarak hayata geçirilecek. Kesişimsellik görüşüne göre kadınların sosyal konumları; cinsiyetleri dışında mensup oldukları sınıf ya da geldikleri etnik köken gibi faktörler de etkileniyor. Bu sebeple cinsiyet eşitsizliği ile mücadele edilirken sadece kadın ya da erkek olmanın bir adım daha ötesine gidilerek etnik köken, din ya da sağlık durumu başta olmak üzere diğer faktörler de hesaba katılacak. Komisyon çatısı altında toplumsal cinsiyetin ana akımlaştırılması için atılan önemli adımlardan biri de Komisyonun Cinsiyet Eşitliğinden Sorumlu Üyeliği’nin hayata geçirilmesi ve Maltalı siyasetçi Helena Dalli başkanlığında Eşitlik için Yeni Görev Gücü (Task Force for Equality) oluşturulması. Bu yeni oluşumun görevi, AB politikalarında cinsiyet eşitliğinin gözetilmesi olacak.
Sonuç olarak kadınların sadece AB’de değil tüm dünyada erkeklerle eşit haklara sahip olmaları büyük önem taşıyor. AB siyasetine önümüzdeki dönemde yön verecek en önemli kadın figürlerden biri olan Ursula von der Leyen’in bu konuda atılıma geçmesi son derece mühim. Cinsiyet eşitsizliklerini azaltmaya hatta mümkünse sonlandırmaya yönelik kararlılığın tüm kurumlara yayılması ve tüm AB ülkelerinde öncelikli hale gelmesi gerekiyor. Kâğıt üzerine yazılanların kadınların gerçeğine dönüştüğünü görmek ümidiyle.
Merve Özcan, İKV Uzman Yardımcısı