İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
16-30 NİSAN 2020

KÜRESEL GÜNDEM: Koronavirüs Salgını Veri Kullanımı ve Kişisel Özgürlükleri Yeniden Sorgulatıyor

Koronavirüs Salgını Veri Kullanımı ve Kişisel Özgürlükleri Yeniden Sorgulatıyor

AB, Covid-19 nedeniyle felç olmuş hayatın normale dönmesini kolaylaştırmak için bir cep telefonu aplikasyonu üzerine çalışmalar yapıyor ve bunu mümkün olan en kısa sürede hayata geçirmek istiyor. Bu aplikasyonun kullanıcılarına virüs taşıyan bir kişi ile temasta bulunup bulunmadığına yönelik bilgi aktarması hedefleniyor. Yaşanan bu gelişmeler ise AB içinde kişi mahremiyetine dair özel veri koruma tartışmalarını da beraberinde getiriyor.

Korona Aplikasyonu Nasıl Çalışacak?

Avrupa Komisyonu mart ayı sonlarında çeşitli telekomünikasyon şirketleriyle gerçekleştirdiği video konferans görüşmelerinin ardından 19 mobil operatöre mektup gönderdi. Bu mektuplar, Komisyonun firmaların koronavirüsün yayılma modellerini analiz etmesine yardımcı olmak için anonimleştirilmiş mobil meta verileri teslim etme talebini resmileştirmesini onaylıyor. Mektupların teslim edilmesini takiben, Komisyon veri alışverişi sisteminin mümkün olan en kısa sürede faaliyete geçmesini ve bu aplikasyon projesinin tüm AB üye ülkelerini kapsamasını  istiyor. Bu projenin virüsün yayılmasının alınan diğer önlemlere kıyasla daha hızlı ve daha verimli bir şekilde engellemeye yardımcı olabileceği ve virüsün yayılma riskini azaltabileceği umuluyor. Vatandaşlardan cep telefonlarına söz konusu aplikasyonu yükleyerek COVID-19 ile ilgili durumlarını bildirmesi talep edilecek. Bu aplikasyon ile;

-Vatandaşlara bilgi ve danışma sağlanabilecek;

-Vatandaşların kendilerine tanı koymalarını sağlayabilecek anketler sayesinde sağlık çalışanlarının yükü azaltılabilecek;

-Aplikasyon "Bluetooth" sistemiyle cep telefonlarını birbirine bağlayacak ve yer bildirimi sayesinde kimlerin hastalarla irtibata geçtiği tespit edilebilecek;

-Bir hastayla temas durumunda kullanıcının telefonuna derhal "karantinaya girmesi" gerektiğini belirten mesaj gönderilecek. Böylece herkesin eve kapanmasına gerek kalmayacak.

Araştırmayı yürüten bazı uzmanlar aplikasyonun doktorların işini kolaylaştıracağına ve sağlık sistemi üzerine binen yükü hafifleteceğine inanıyorlar. Aplikasyonun etkili sonuç verebilmesi için de, uygulamanın gerçekleşeceği ülke halkının %60’ının bunu kullanması gerektiği belirtiliyor. Aplikasyon olumlu sonuç verdiği takdirde ise bu oranın artması umuluyor. Fakat bütün bu bilgi paylaşımı aynı zamanda bazı insanların aplikasyonu suistimal ederek yanlış bilgi sunma riskini de beraberinde getiriyor. Sahip olduğu iki buçuk milyar kullanıcı ile dünya üzerindeki en yaygın aplikasyon olan Facebook da bu tarz asılsız haberleri ve yanlış bilgileri önlemek amacıyla 1 milyon dolarlık bir hibe programı açıkladı. Bu program ile tüm dünyada büyük bir hızla devam eden COVID-19 salgınının ve salgının beraberinde getirdiği yanlış ve eksik bilgi sorununu çözmek istiyor.

Korona Aplikasyonunun Kullanıldığı Ülkeler

AB içerisinde bu tarz bir aplikasyonu kullanan ilk ülke Avusturya. Mart ayında çıkan ‘’Koronayı durdur’’ aplikasyonu yaklaşık 9 milyon nüfusa sahip Avusturya’da tam 230 bin kişi tarafından indirildi. Bu aplikasyon kullanıcılarına virüs bulaşan biri ile temashalinde olup olmadıklarını gösteriyor. Salgının çıkış noktası olan Çin’de, hükümet 9 Şubat tarihinde benzer bir aplikasyonu uygulamaya koydu. Bu aplikasyon 200 Çin şehrinde halen aktif bir şekilde kullanılıyor. Söz konusu aplikasyon Çin halkının internette, telefonda ve kamuya açık alanlarda neler yaptığını takip etme fırsatı sağlıyor. Büyüklü küçüklü tüm yerleşim merkezlerine yerleştirilmiş kameralar ve internet takip sistemleri aplikasyona destek sağlıyor. Ayrıca devlete ait telekomünikasyon operatörleri müşterilerinin cep telefonlarından kendilerini izleyebiliyor. Bunun Pekin yönetiminin toplum üzerindeki gözetim ve kontrolünü pekiştirmesinde büyük rol oynadığı belirtiliyor.

Salgında en başından beri uyguladığı yüksek test sayısı ile krizi en iyi yöneten ülkelerden biri olan Güney Kore ise farklı bir korona aplikasyonu kullanıyor. Ülkede, aplikasyonu kullananların hareketleri hükümet tarafından GPS yöntemiyle takip ediliyor ve kullanıcının güvenli karantina bölgesini terk etmesi durumunda uyarı veriliyor. Güney Kore uyguladığı bu takip sistemiyle Çin’i anımsatıyor. Diğer bir Asya ülkesi Singapur’da ise 20 Mart 2020 tarihinden itibaren Bluetooth tabanlı ‘’TraceTogether’’ adlı aplikasyon kullanıcılara hizmet sağlıyor. Bu aplikasyon ile elde edilen bilgiler şifrelerle korunuyor ve 21 gün içinde siliniyor.

Korona Aplikasyonu Kişi Mahremiyetine Karşı Bir Tehdit Oluşturacak mı?

AB ülkeleri, koronavirüs vakalarının yayılmasını önlemek amacıyla kullanılan telefon uygulamalarının, Avrupa ve Dünya ekonomisini sarsan karantina dönemini bitirmede yardımcı olmasını umuyor. Ancak bu aplikasyonlar kullanıcılar açısından mahremiyet kaygısını da beraberinde getiriyor. Dünyanın en güçlü veri koruma kurallarından bazılarına sahip olan AB, bu tür sistemlerin hassas verilere yetkisiz erişimine izin vererek gizlilikten taviz vermesini istemiyor. Özellikle Avrupa Komisyonu,  koronavirüsün potansiyel yayılımını izlemek için tasarlanmış mobil uygulamaların kullanımında konum verilerinin işlenmesi ve saklanmasına karşı uyarıda bulunuyor. Komisyon, mobil cihazlar arasında yakın izlemenin, rızaya dayalı olması ve AB'deki gizlilik ve veri koruma standartlarının dikkate alınması altını çiziyor. AB üyesi ülkeler ve Komisyon tarafından imzalanan belgede ise bireyin hareketlerinin temas izleme uygulamalarıyla izlenerek veri toplanmasının, veri minimizasyonu ilkesini ihlal edeceği ve önemli güvenlik ve gizlilik sorunlarına sebep olacağı belirtiliyor. İmzalanan belge aynı zamanda bu tür izleme programlarının sadece anonim verileri kullanması ve halk sağlığını tehdit eden virüs krizi biter bitmez devre dışı bırakılması gerektiğini de vurguluyor.

Fakat yapılan tüm uyarılara rağmen Çekya ve GKRY gibi iki üye ülkede konum verileri kullanılarak hayata geçirilmek istenen aplikasyonlar yapım aşamasında bulunuyor. Örnek olarak Çekya’da, ‘’Akıllı Karantina, Akıllı Bellek’’ projesi ile aplikasyonu kullananların son 5 günde en çok nerede zaman geçirdiğini belirten konum verileri kullanılmak isteniyor. Bu yöntem ile yetkililerin daha verimli ve hızlı çalışması umut ediliyor. Korona aplikasyonunun kişilerin mahremiyetine ilişkin beraberinde getirdiği diğer bir endişe ise virüse yakalananların kimliğinin belli olup olmayacağı. Yapılan açıklamalarda aplikasyonun kullanıcı verilerini ve kullanılan akıllı telefonun kimlik bilgilerini anonimleştireceği ifade edildi. Bir kullanıcının COVID-19 testinin pozitif çıkması durumunda, diğer kullanıcıların kişinin kimliğini kesinlikle bilemeyeceği, sadece virüse yakalanmış bir kişi ile temas halinde olup olmayacaklarını öğrenebilecekleri açıklandı. Avrupa Komisyonunun İç Pazar'dan Sorumlu Üyesi Thierry Breton ise kafalardaki bir diğer soru işaretine parmak basarak, aplikasyonu kullanan vatandaşların özel verilerinin korunması konusunda polis, ticari firmalar veya sigorta şirketleri gibi kuruluşların vatandaşların verilerine ulaşamayacağının altını çizdi. AB’nin bu aplikasyon ile koronavirüse karşı verdiği savaşta ne kadar ilerleme kaydedebileceğini ve kişi mahremiyetine ne kadar özen göstereceğini hep birlikte göreceğiz.

Zafer Can Dartan, İKV Uzman Yardımcısı