İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
E-Bülteni

AB GÜNDEMİ: Avrupa Komisyonundan Suriyeli Mültecilere 485 Milyon Avro Yardım

AB Ürdün, Lübnan ve Türkiye`ye toplam 585 milyon avroluk mali yardım teklifi ile koronavirüs salgınında arka planda kalan mülteci krizinde önemli bir adım attı.
AB GÜNDEMİ: Avrupa Komisyonundan Suriyeli Mültecilere 485 Milyon Avro Yardım

Avrupa Komisyonundan Suriyeli Mültecilere 485 Milyon Avro Yardım

Avrupa Komisyonu 3 Haziran 2020 tarihinde, Suriye krizinden kaçan mültecilere ve bu mültecileri barındıran ev sahibi 3 ülkeye toplam 585 milyon avro tutarında destek vermeyi öngören bir teklif sundu. Söz konusu teklif kapsamında, 585 milyon avro tutarındaki yardımın 100 milyon avroluk kısmı, dünyada kişi başına en fazla mülteciye ev sahipliği yapan Ürdün ve Lübnan için ayrıldı. AB'nin bu ülkeler için tahsis etmeyi planladığı 100 milyon avroluk desteğin Suriye'den bu ülkelere göç etmiş Suriyeli ve Filistinli  mülteciler için eğitime erişim, geçim desteği, sağlık, atık hizmetleri  ve sosyal koruma sağlanmasına yönelik  olması hedefleniyor.

Komisyonun teklifinin 485 milyon avroluk kısmının ise Mayıs 2020 itibarıyla 3 milyon 580 bin Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye'ye tahsis edilmesi planlanıyor. Söz konusu mali yardım kapsamında 2020 yılı boyunca 1,7 milyon civarında mülteciye aylık maddi yardım sağlanması ve 600 binden fazla mülteci çocuğun düzenli olarak okula gitmesine destek sağlayan AB insani yardım programlarının devam ettirilmesi hedefleniyor.

Böylece, Türk Kızılay'ı ve BM Dünya Gıda Programı tarafından Türkiye'deki sığınmacılar için yürütülen Sosyal Uyum Yardımı programı kapsamında dağıtılan Kızılaykartlara ve ayrıca Suriyeli ve diğer sığınmacı çocukların eğitimlerinin devamlılığını sağlamaya yönelik Şartlı Eğitim Yardımı programına toplam 485 milyon avro kaynak aktarılmış olacak.

2019 yılından beri Avrupa Komisyonunun Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi olan Janez Lenarcic, AB'nin uzun bir zamandır Türkiye, Lübnan ve Ürdün'deki mültecileri düzenli olarak desteklediğini, koronavirüsün savunmasız kişileri daha çok tehdit ettiğini ve Birliğin bu hayat kurtarıcı yardımlarına devam edeceğini ifade etti. Lenarcic ayrıca, bu zor zamanlarda Suriye halkına ve ev sahibi ülkelere yardım etmeye kararlı olduklarını, AB'nin bu insani yardımı ile çocukların okula gitmesine yardımcı olacağını ve ihtiyaç sahibi aileleri destekleyeceğini belirtti.

Avrupa Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Várhelyi ise AB'nin, Suriyeli mülteciler ve onlara ev sahipliği yapan Ürdün, Lübnan ve Türkiye ile güçlü bir dayanışma göstermeye devam edeceğini belirtti. Macar diplomat, AB'nin bölgeyi tehdit etmeye devam eden Suriye krizi ve koronavirüs gibi nedenlerden ötürü hem mültecilere hem de ev sahibi ülkelere yardımını artıracağını vurguladı.

 AB, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması için şimdiye kadar Türkiye'ye 3,4 milyar avro aktarırken, 6 milyar avronun tamamının başta eğitim alanında olmak üzere birçok projenin hayata geçirilmesi ile birlikte 2025 yılına kadar ödenmiş olması öngörülüyor. Avrupa Komisyonunun yaptığı önerinin yürürlüğe girmesi için AP ve AB Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor.

AB ve Türkiye Mülteci Uzlaşısı

AB ile Türkiye arasında, daha önce 15 Kasım 2015 ve 29 Kasım 2015 tarihlerinde yapılan zirvelerde, Suriye'deki iç savaştan kaçan mültecileri kabul eden Türkiye'nin desteklenmesi ve AB'ye yönelik düzensiz göç akımının önlenmesine ilişkin işbirliğini öngören Ortak Eylem Planı'nın uygulanması kararı alınmıştı. Bu tarz bir planın hayata geçirilmesine sebep olan nedenlerden biri ise 2015'te yasa dışı yollardan AB ülkelerine gelen yaklaşık 1,8 milyon mültecinin, 2014'te gelen mültecilerin sayısından 6 kat daha fazla olmasıydı. Ayrıca 2015'te yasa dışı yollardan gelen mültecilerin yaklaşık yarısının Doğu Akdeniz güzergâhı üzerinden, çoğunlukla Türkiye ile Doğu Ege Denizi arasındaki Yunan adalarına geldiğinin tespit edildi.  Ekim 2015'te sadece bir günde 10 bin mültecinin Türkiye'den AB topraklarına geçmesi ve bunların üye ülkeler arasında dağıtımının krize neden olmasıyla Türkiye ve AB arasında işbirliği yapılması zorunlu bir hal aldı.  

29 Kasım 2015'te düzenlenen Türkiye-AB Zirvesi'nde, Türkiye'deki Suriyeliler için 3 milyar avroluk fon sağlanması taahhüt edilmiş ve 18 Mart 2016 tarihinde varılan uzlaşı uyarınca 3 milyar avroluk ek fonun hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştı. Fonların, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin sağlık, eğitim, altyapı, gıda ve diğer ihtiyaçları için geliştirilecek projelere harcanması için kullanılmasında karar kılındı.

Yapılan anlaşmaya göre, Türkiye'ye başlangıçta iki aşamada verilmek üzere tasarlanan ve Türk hükümeti tarafından Suriyeli mültecilere yönelik projeleri finanse etmek için kullanılacak olan toplam 6 milyar avroluk mali yardım sözü verildi. Varılan uzlaşı aynı zamanda Türk vatandaşları için vize serbestliği, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinin güncellenmesi ve neredeyse durma noktasına gelmiş olan Türkiye-AB katılım müzakerelerinin canlandırılmasını içeriyordu. Bu sözler karşılığında Türkiye, insan kaçakçılarına karşı daha katı önlemler alarak ve Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerin koşullarını iyileştirerek Ege Denizi üzerinden göçün caydırılması sorumluluğunu üstlendi.

Resmi rakamlara göre, Türkiye barındırdığı 3,6 milyon Suriyeli mülteciyle, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunuyor. Anlaşmanın yapıldığı tarihten beri ülkesinde barınan mültecilere 40 milyar dolar harcayan Türkiye, AB ile yapılan anlaşma nezdinde birçok konuda fikir ayrılığına düşüyor. Ankara, ülkede yaşayan mültecilere uluslararası toplum tarafından mali ve insani destek verilmemesini sık sık eleştirirken, Avrupa ülkelerini yeni göç dalgaları olasılığı konusunda uyarıyor. Türkiye, AB'yi ülkedeki Suriyelilere yönelik yeterince mali yardım yapmamakla, taahhüt edilen fonları hızlı aktarmamakla, yeterli sayıda mülteci almamakla ve Ankara ile Brüksel arasında 2016'da varılan anlaşmaya uymamakla suçluyor. AB ise yapılacak mali yardımların proje bazlı olduğunu ve Türkiye'nin mültecileri bir koz olarak kullanıp AB'ye şantaj yapmaması gerektiğini vurguluyor.

Mülteci Krizinde Gelinen Son Durum

27 Şubat 2020 tarihinde Suriye'nin İdlib bölgesinde meydana gelen hava saldırısında 34 Türk askeri şehit olmuş ve yaşanan gelişmeler üzerine Türkiye 28 Şubat 2020 tarihinde sınır kapılarını Avrupa ülkelerine gitmek isteyen sığınmacılara açmıştı. Kapıların açılması üzerine Suriyeli, Iraklı, Pakistanlı ve Afgan gruplardan oluşan binlerce sığınmacı Yunanistan sınırına akın etmişti. Pazarkule Sınır Kapısı'na yönelen mülteciler, Yunan güvenlik güçlerinin set çekerek girişlerine izin vermemesi üzerine Yunanistan'a geçiş yapamamış ve iki ülke arasındaki tampon bölgede kalmıştı. Sınırda yaşanan olaylar Türkiye ile Yunanistan ve AB arasında krize neden olmuş ve Yunan sınırında mültecilere şiddet uygulanması tartışmaları beraberinde getirmişti. 

Yaşanan mülteci krizi, 5 Mart 2020 tarihinde Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında gerçekleştirilen dörtlü zirvede de gündeme gelmiş ve Merkel zirve sonrası yaptığı açıklamada Türkiye'ye yardımları artırmaya hazır olduklarını ifade etmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte 9 Mart 2020 tarihinde Brüksel'e giderek Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile yaşanan siyasi kriz hakkında bir görüşme gerçekleştirdi. Yapılan görüşme sonrası Ursula von der Leyen, 2016'da varılan uzlaşının tam olarak ne anlama geldiği ve hangi maddelerinin uygulanmadığı konusunda Türkiye'yle aralarında görüş ayrılıkları olduğunu ifade etti. Von der Leyen, sınırların açık olmadığını ve açılmayacağının altını çizerken, Türkiye'nin Yunan sınırındaki mültecileri uzaklaştırarak, sınırdaki baskıyı azaltması gerektiğini vurguladı. Charles Michel de, uzlaşının uygulanmasını netleştirmek ve ortak bir noktada buluşup buluşmadıklarını görmek için tekrar bir araya geleceklerini belirtti.

Koronavirüs salgınının patlak vermesi ile arka planda kalan mülteci tartışmalarının, salgından etkilenenlerin sayısının? azalması ile tekrar gündeme gelmesi beklenirken, tarafların mülteci konusunda nasıl bir adım atacağı ve tartışmaların nasıl bir boyut kazanacağı merakla bekleniyor.

Zafer Can Dartan, İKV Uzman Yardımcısı

Diğer Yazılar