İKV E-Bülteni | 2021 » 1-15 KASIM » AB GÜNDEMİ: Avrupa’nın Göbeğinde AB - Belarus Göç Krizi

Avrupa’nın Göbeğinde AB - Belarus Göç Krizi

Son dönemde AB ile Belarus arasında yaşanan sorunlar Belarus'un Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden gelen göçmenleri Polonya, Litvanya ve Letonya sınırına göndermesiyle Birliğin sınır güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaştı. AB yetkilileri Belarus tarafından yapılan bu eylemleri ülkede 2020 yılında gerçekleşen tartışmalı seçimler ve seçim sonrası yapılan demokratik ihlaller sebebiyle uygulanan yaptırımlara misilleme olarak değerlendiriyor. AB’nin sınırlarına tehdit olarak gördüğü bu durumun kasıtlı olduğuna dair iddialar Belarus tarafından birçok kez inkâr edilse de 1994 yılından beri ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı Aleksandır Lukaşenko, ülkesinin artık göçmenlerin AB'ye girmesini engellemeyeceğini belirtti.

Belarus-Litvanya Sınır Krizi

Son yıllarda Belarus ile AB arasında birçok sorun yaşanıyor. Rusya ile uzun bir süredir iyi ilişkilere sahip Belarus zaten Rusya’nın uydu devleti haline gelmekle itham ediliyor. 10 Eylül 2021 tarihinde Putin tarafından açıklanan “Rusya – Belarus Birlik Devleti” programı ve ortaklaşa yapılan askeri tatbikatlar, Belarus’un politik yalnızlığını Rusya ile kapattığını açık bir şekilde gösteriyor. Böylece Rusya, Belarus aracılığıyla AB’ye karşı misilleme politikaları izleyebiliyor. Ayrıca 2020 başkanlık seçimleri sırasında Lukaşenko’nun karşısındaki en popüler isim olan Svyatlana Heorhiyeuna dâhil birçok muhalif ismin Litvanya’ya sığınması, muhalif Nexta kanalının eski editörü, gazeteci Roman Protaseviç ve kız arkadaşı Sofiya Sapega’nın Atina’dan Litvanya’nın başkenti Vilnius’a giderken uçaktan indirilip Belarus tarafından gözaltına alınması gibi sorunlar bu iki ülke arasında yakın zamanda ilişkilerin gerilmesine sebep oldu.  Litvanya Savunma Bakanı Arvydas Anusauskas, Belarus'un müttefiki olan Rusya'yı, krizi yaratmak için Belarus ile çalışmakla suçlayarak, Belarus'un en başından beri eylemlerini Rusya ile koordine ettiğine ikna olduklarını vurguladı.

Ağustos 2021’e kadar 4000'den fazla göçmenin Belarus'tan Litvanya'ya giriş yapması iki ülke arasındaki tansiyonu yükseltmişti. Litvanya hükümetine göre 2021’de Belarus üzerinde ülkeye giren göçmen sayısı 2019 yılına kıyasla 110, 2020 yılına kıyasla ise 55 kat arttı. Hükümet gelen kişilerin ancak %10-15’ini mülteci statüsünde kabul ediyor ve zaten kabul edilen kişilerin çoğunluğu da başka bir AB üye ülkesinde yaşamak için Litvanya’dan ayrılmanın yollarını arıyor. Fakat son zamanlarda yaşanan artış nedeniyle neredeyse hiçbir düzensiz göçmene mülteci hakkı verilmedi. Ülke içinde ise Litvanya Parlamentosu ağustos ayında sığınmacıların sahip olduğu hakları kısıtlayan yeni bir yasa paketini onayladı. Bu yeni paket sığınma prosedürlerini 10 gün ile sınırlıyor ve yapılan incelemelerin olumsuz olması halinde Litvanyalı yetkililerin göçmenleri geri gönderme hakkı bulunuyor.

Bu yeni yasayla göçmenlerin yerel mahkemelerinin olumsuz kararlarına anayasa mahkemesinde itiraz etme olanağı bulunmuyor. Bunun haricinde göçmenler temyizleri incelenirken de sınır dışı edilebiliyor. Yasal düzenlemelerin yanı sıra 670 km’lik Belarus sınırının 400 km'sine çelik duvar inşasının Eylül 2022'ye kadar tamamlanacağını açıkladı.

Belarus-Polonya Sınır Krizi

Litvanya’ya göç azalırken bu sefer de Belarus’un başka bir komşusu olan ve Birlik içinde tartışmalı bir pozisyonda bulunan Polonya göç kriziyle yüzleşti. Belarus Sınır Güvenliği tarafından yapılan açıklamada, Polonya sınırı önünde bekleyen insanların çoğunluğunun Iraklı olduğu ve toplam sayının 3000-4000 kişiye tekabül ettiği belirtiliyor. Göçmenlerin çoğunun geldiği Irak'ın Kürdistan Bölgesi'ndeki seyahat acenteleri, Belarus'a vizesi ve Türkiye ya da Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden uçak biletini kapsayan yaklaşık 3000 dolar tutarında paketler sunuyor. Ülkeye varışlarından sonra Belarus kuvvetleri tarafından sınıra getirilen göçmenler ise geçiş yapamıyor ve iki sınır arasında kalıyor. Sınırda ayrıca göçmenlerin yeterli su ve yiyeceğinin olmaması, çok sayıda hamile kadın ve bebek bulunması durumu daha da karmaşık bir hale getiriyor. Nitekim son olarak Polonyalı yetkililer  Polonya’ya girmeye çalışan sekiz kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Polonya, Belarus sınırında yasa dışı göçmen akınında artış yaşanması üzerine 3 Eylül 2021 tarihinde sınıra komşu yerleşim yerleri olan Lubusz ve Podlaski bölgelerinde 30 günlüğüne OHAL ilan etmişti. Bu bölgelerde her türlü toplantı, yürüyüş, kitlesel etkinlik düzenlenmesini yasaklayan, kolluk kuvvetlerine belirli mekân ve bölgelerde belirli saatlerde bulunmayı yasaklama yetkisi veren ve söz konusu bölgelere yalnızca burada yaşayan ya da çalışan vatandaşların girişine izin veren OHAL uygulaması,  ekim ayının hemen başında 60 gün süreyle yeniden uzatılmıştı.

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Belarus güvenlik güçleri tarafından binlerce göçmenin sınıra getirilmesini, Belarus rejiminin Polonya ve AB'ye karşı yürüttüğü saldırgan eylemler olarak nitelendirdi. Polonya Milli Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak sınırda durumun oldukça gergin olduğunu ve Belarus ordusu ve güvenlik güçlerinin kontrolünde büyük bir göçmen grubunun Polonya’nın doğusundaki Kuznica sınırına akın ettiğini belirtti. Blaszczak ayrıca bölgede görev yapan asker sayısını 15 bine çıkardıklarını açıkladı.

Sınırda yaşanan insanlık dramı insan hakları gruplarının da tepki göstermesine neden oluyor. İnsan hakları grupları, Polonya'yı sınırı geçen göçmenleri yasadışı bir şekilde Belarus topraklarına geri itmekle suçluyor. Polonya hükümeti ise insan hakları grupları tarafından eleştirilen ve Avrupa Komisyonu tarafından incelenmekte olan geri göndermeleri yasallaştıran bir düzenleme kabul etti. Ayrıca iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PiS)  Orta Doğu kökenli göçmenleri Polonya kültürü ve egemenliğine bir tehdit olarak gördüğü biliniyor.

Yaşanan Bu Krize Nasıl Tepkiler Geldi?

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek Belarus rejimi tarafından göçmenlerin kullanılmasının insanlık dışı ve kabul edilemez olduğunu ve Rusya’nın Minsk'teki rejimi olumsuz yönde etkilememesini istediğini ifade etti. Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, AB'yi kriz sırasında "birlikte durmaya" çağırarak, Polonya hükümetinin dış sınırlarını korumasına yardım edilmesi gerektiğini ve bunun Avrupa Komisyonunun görevi olduğunu vurguladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Birliğin 27 Üye Devleti’ne, yaşanan sorunlardan sorumlu Belarus makamlarına karşı uzatılmış yaptırımları onaylamaları çağrısında bulundu. Von der Leyen, göçmenlerin siyasi amaçlarla kullanılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, AB'nin göçmenleri Belarus'a getiren "üçüncü ülke havayollarına" nasıl yaptırım uygulanacağını inceleyeceğini sözlerine ekledi. Avrupa Komisyonu, Lukaşenko’yu AB’ye karşı insanları piyon olarak kullanmaya devam etmekle suçlayarak, insanların hayatlarını riske atmayı bırakması gerektiğinin altını çizdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise Belarus'u Avrupa'ya göçmen akışını düzenlediği için kınayarak, Belarus ve Rusya’nın, uluslararası yükümlülüklerine ve taahhütlerine uymayı reddettiğini, Avrupa'nın barış ve güvenliğini baltaladığını ve bu iki ülkenin özgürlük içinde yaşamaktan başka bir şey istemeyen insanları baskı altında tutmaya ve taciz etmeye devam ettiğini belirtti.

Belarus'un hayatları riske atmaktan kaçınması gerektiğini vurgulayan insan hakları grupları AB hükümetlerini de Belarus sınırındaki göçmenleri geri itmeleri nedeniyle eleştirerek, sınırdan gelen görüntüleri endişe verici bulduklarını ve siyasi amaçlara ulaşmak için mültecileri ve göçmenleri kullanmanın kabul edilemez olduğunu ifade ettiler.

AB Sınırlarını Korumak İçin Bundan Sonra Ne Gibi Adımlar Atmayı Planlıyor?

AB, Polonya ve Litvanya sınırlarındaki yığılmayı önlemek için göçmenlerin taşınmasında rol oynayan havayolu şirketlerini kara listeye almayı planlıyor. Avrupa Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, AB'nin sadece devlet havayolu şirketlerini değil, aynı zamanda özel şirketleri ve charter uçuşlarını da incelediğinin altını çizdi. AB’nin oluşturduğu listeye göre göçmenlerin Belarus ve daha sonrasında  AB'ye girmesine olanak sağlayabilecek 20 ülke bulunuyor. Komisyon Başkanı von der Leyen, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas’ın Ermenistan, Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere diplomatik seyahatler düzenleyerek Belarus’un başkenti Minsk’e getirilen göçmenlere yardım etmemeleri için görüşmeleri planlanıyor. Bu listede, Belarus'a günlük düzenli uçuşlar yapılan Rusya da yer alıyor. AB ayrıca Belarus’a uyguladığı yaptırımları genişletmek isterken, Belarus ise AB’yi kendi ülkesinden geçen iki önemli doğla gaz boru hattını kapatmak ile tehdit ediyor.

AB, Ağustos 2021’de Irak makamlarından, Bağdat'tan Belarus'a giden tüm uçuşların yasaklanması talebinde bulunmuş ve Bağdat yönetimi AB’nin bu talebini geçici bir süreliğine karşılamayı kabul etmişti. Ancak Irak makamları tarafından verilen bu söz tam anlamıyla yerine getirilemedi ve Bağdat-Minsk seferi yapan Irak Havayolları uçaklarının neredeyse tüm koltukları satıldı. AB Sınır Koruma Ajansı Frontex verilerine göre Eylül 2021’de AB’nin doğu sınırlarında görülen Iraklı göçmen sayısında büyük bir düşüş yaşandı ve gelen kişi sayısı 1345'ten 181'e geriledi.

Göçmenlerin taşınmasının büyük ölçüde AB'de zaten yasaklanmış olan Belarus havayolu Belavia tarafından gerçekleştirildiği belirtiliyor. Bu nedenle AB, Belarus’a yönelik mevcut yaptırımları Belavia Havayolları’nı kapsayacak şekilde genişletmeyi planlıyor. Öte yandan yaşanan göç krizi öncesi THY Minsk’e günlük iki sefer düzenliyordu. Ancak yaşanan son olaylar neticesinde dünyanın en iyi havayollarından biri olarak bilinen THY, AB tarafından kara listeye alınma ve yaptırım uygulanma riskiyle karşı karşıya kaldı. Kasım ayının başından bu yana Belarus’a olan uçuş sayısının azaltıldığını açıklayan THY ardından 12 Kasım 2021 tarihinden itibaren Türkiye’den Belarus’a yapılacak uçuşlarda diplomatik pasaport sahipleri dışında Suriye, Yemen ve Irak vatandaşlarının kabul edilmeyeceğini belirtti.

Belarus’un Polonya ve Baltık ülkeleri üzerinden AB sınırını tehdit etmesi zaten kötü olan AB-Belarus ilişkileri kadar bu ülkeye açık bir şekilde destek veren Rusya ile olan ikili ilişkilerini de olumsuz etkiliyor. Polonya sınırındaki göçmenler soğuk hava koşullarında, yemek ve suya erişimde zorlandıkları şartlarda beklemeye devam ediyor. Akdeniz sularından Belarus’un AB ile olan sınırına taşınan görüntülerin daha ne kadar devam edeceği sırtını Rusya’ya dayayan Belarus’un göçmenleri koz olarak kullanmaktan vazgeçmesine ve AB’nin yaşadığı göçmen krizine daha gerçekçi ve yapıcı çözümler bulmasına bağlı.

Zafer Can Dartan, İKV Uzman Yardımcısı

http://10.0.0.5/ikv_bulten/?ust_id=11324&id=11327