Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya Ziyareti: İkili İlişkilerde Tazelenme Zamanı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya Cumhurbaşkanı Franz-Walter Steinmeier’in daveti üzerine 27-29 Eylül 2018 tarihlerinde Almanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret, son yıllarda en gergin dönemlerinden birini yaşayan Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeniden ılımlı bir havanın oluşturulması açısından büyük önem taşıyordu. Ziyaret öncesi yapılan resmi açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ve Şansölyesi Merkel ile görüşmelerinde Türkiye ile Almanya arasında siyasi, ekonomik, güvenlik, savunma, kültür ve sosyal alanlarda işbirliği ve Almanya’da yaşayan Türk toplumuna ilişkin hususlar ele alınacağı belirtilmişti. Ancak bir gün öncesinde New York’ta BM Genel Kurulu’na hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyaretinde öne çıkan konular, ekonomi ve ayrıca başta Suriye olmak üzere bölgesel ve küresel gelişmeler oldu.
Yedi yıl aradan sonra Türkiye’den Almanya’ya gerçekleştirilen bu ilk resmi ziyareti son iki yılda Türkiye-Almanya ilişkilerinde yaşanan gerginlikler ve sorunlar nedeniyle daha çok ilişkilerin tamir edilmesi ve karşılıklı güvenin yeniden tesisi için atılan önemli bir adım olarak okumak mümkün. Hatırlanacağı üzere bugünden yaklaşık bir yıl önce 16 Nisan 2017 tarihli anayasa değişikliğine ilişkin referandum öncesinde Almanya’da bulunan Türk vatandaşlarına hitap etmek isteyen Türk politikacıların etkinliklerinin iptal edilmesi, bu uygulamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ağır biçimde eleştirilmesi ve sözlerinin Almanya’da oldukça yankı bulması her iki ülkenin de gündemindeydi. Bunun yanında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Almanya’ya iltica talebinde bulunan aralarında üst rütbeli Türk askerleri ve diplomatların da bulunduğu bazı kamu görevlilerine iltica hakkı tanınması, ilişkilerde gerginliği tırmandıran faktörlerden Türkiye açısından öne çıkanlar arasında. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya ziyareti öncesinde ABD’de yaptığı açıklamada FETÖ’nün Almanya’da terör örgütü olarak tanınmamasını eleştirmişti. Bunların yanında elbette Almanya’daki FETÖ yapılanmasıyla ilgili casusluk krizi, Türkiye’de tutuklu bulunan Alman vatandaşları ve İncirlik Hava Üssü’nü ziyaret etmek isteyen Alman vekiller, ikili ilişkilerdeki krizin diğer sebepleri olarak sıralanabilir.
Aslında Türkiye-Almanya ilişkilerinde yumuşama için ilk adımlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti öncesinde atılmaya başlanmıştı. Hatırlanacağı üzere ABD Başkanı Trump tarafından Türkiye’den ithal edilen çelik ve alüminyuma getirilen vergilerin iki katına çıkarılacağının açıklanması ve Türk lirasının dolar karşısında hızla değer kaybetmesi üzerine Alman Ekonomi Bakanı Peter Altmaier’in Türkiye’nin Avrupa için önemli olduğunu belirterek destek açıklaması yapması, Türk yetkililerce ve kamuoyunca memnuniyetle karşılanmıştı. Ardından 5-6 Eylül 2018 tarihlerinde Almanya Dışişleri Bakanı Maas’ın Türkiye ziyareti sırasında hem taraflar arasında ortak konular masaya yatırılmış hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Berlin ve Köln ziyaretinin programı ele alınmıştı. Maas’ın ziyaretinde iki toplum arasındaki derin bağ ve ortak çıkarlar göz önünde bulundurulduğunda, Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerini iyileştirmek için çaba göstermeye hazır olduğu net biçimde ortaya koyulmuştu.
Ziyaretin Öne Çıkanları: Ekonomi ve Bölgesel Konular
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya ziyareti sırasında mevkidaşı Steinmeier ile yaptığı görüşmeden sonra onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. Akşam yemeği sırasında Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in konuşmasında Türkiye’de siyasi nedenlerle tutuklu bulunan Alman vatandaşlarından dolayı endişeli olduğunu açıklaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tepkiyle karşılandı. Erdoğan ikili görüşmelerde ele alınan ve taraflar arasında siyasi gerginliğe yol açan bu konuların akşam yemeğinde tekrar dile getirilmesinin doğru bir tavır olmadığını açıkladı.
Taraflar arasında ziyaretin ana gündem maddelerinin ele alındığı görüşmeler ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel arasında gerçekleşti. İki gün içerisinde iki defa bir araya gelen Erdoğan ve Merkel; ekonomik ve küresel gelişmeleri, Suriye meselesini ve düzensiz göç gibi konuları ele aldı. Düzenlenen ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye ile Almanya arasında bir süredir çalışmayan mekanizmaları işler kılma, karşılıklı yakalanan ivmenin korunması ve güçlendirilmesi konularında Merkel ile uzlaştıklarını ifade etti. Erdoğan konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber ülkemiz yeniden reform yoluna girmiştir. Vize serbestisi için kalan 6 kriteri de en kısa zamanda yerine getireceğiz. Vize serbestisi, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve müzakerelerin canlandırması iki tarafın da yararına olacaktır. Avrupa'nın lider devletlerinden Almanya'nın vereceği desteğe de önem veriyoruz.” Türkiye’nin 3,5 milyon mülteciyi misafir ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve Almanya’nın mülteci krizinin akut döneminde sorumluluk alarak, ciddi fedakârlıklarla bu süreci yumuşattıklarını hatırlattı. Almanya'daki 3,5 milyona varan vatandaşımızın kökleriyle bağlarını koruyarak, Alman toplumuna entegrasyonunu desteklediğini dile getiren Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında en dikkat çeken noktalardan biri de FETÖ terör örgütünün yüzlerce mensubunun Almanya’da bulunduğu hatırlatmasıydı.
Öte yandan Almanya Şansölyesi Merkel’in ortak basın toplantısındaki konuşmasında öne çıkan noktaların başında Almanya olarak ekonomisi büyüyen bir Türkiye’yi desteklemeleri geliyordu. Merkel’in Türkiye ile ilişkilerde sürekli dile getirdiği göç konusunda ülkemizin gösterdiği performansın yine altı çizilirken, karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi ve İdlib konusundaki dörtlü zirve konuşmanın satırbaşları arasındaydı. Beklenildiği gibi Merkel’in Türkiye’de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarına da değindiği konuşmasında, Almanya’da camilere yönelik saldırıların kabul edilemez olduğu bir kez daha vurgulandı.
Erdoğan ve Merkel’in ikinci görüşmesinde ise taraflar özellikle ekonomik konuları masaya yatırdı. Bu görüşmenin ardından 25 Alman şirketinin üst düzey yöneticisiyle yapılan toplantıya katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu şirketlerin Türkiye’ye yeni yatırımlarının teşvik edileceğini belirtti. Türkiye ile Almanya arasındaki güçlü ekonomik bağlar ve Türkiye ekonomisi açısından Almanya’nın önemi malum. 2017 yılında Türkiye-Almanya arasındaki ikili ticaret 36,4 milyar dolara ulaştı. Son 15 yıl içerisinde Almanya’dan Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırım ise 9,15 milyar dolar. Bu yılın ilk yedi ayını dikkate aldığımızda Almanya ile dış ticaret hacmimizin 22 milyar doları aştığını ve Türkiye’nin en önemli ticari ortağı olma unvanını toplam dış ticaretimizdeki %9,4’lük pay ile koruduğunu görüyoruz. Toplantıda iki ülke arasındaki ticaret hacminin orta vadede 40 milyar doların üzerine çıkarılması kararlaştırıldı.
Kuşkusuz ekonomik konular kadar bölgesel gelişmeler de Erdoğan-Merkel görüşmesinde masaya yatırıldı. Almanya seyahati dönüşü yaptığı açıklamada ABD liderliğinde 7 ülkenin (ABD, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, Ürdün) Suriye için küçük grup toplantısına Türkiye’nin davet edilmemesini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekim ayı içerisinde Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa’nın İdlib konusunda dörtlü bir toplantı düzenleyeceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti, iki tarafı birbirine daha fazla muhtaç eden küresel bir gündemle karşı karşıya kalındığı bir döneme gerçekleşti. Suriye meselesi, ABD’nin İran yaptırımları, göç, terörle mücadele ve giderek ateşi harlanan ticaret savaşları, birlikte hareket etmeyi hem Almanya hem de Türkiye için zorunlu kılıyor. Almanya ziyareti öncesinde New York’ta mevcut BM’nin işleyişine ilişkin sorunlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, reform çağrısı yapmıştı. BM’nin işleyişinde reform yapılması gerektiğini düşünen ülkelerden biri de Almanya. Keza İran yaptırımlarının olumsuz ekonomik sonuçlarından her iki ülkenin de etkileneceği ortada. Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin ertesinde Alman gazetelerinde Alman bankalarının İran ile iş yapmayı yavaş yavaş bıraktıkları yer alıyordu. Dolayısıyla Almanya ziyaretinin hemen öncesinde Frankfurter Allgemeine Gazetesi’nde yayımlanan yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği gibi “Türkiye ve Almanya’nın anlaşmazlıklarını bir tarafa bırakarak, ilişkilerinde yeni bir sayfa açması ve ortak çıkarlarına odaklanması son dönemde dünyada ortaya çıkan dramatik gelişmeler nedeniyle iki taraf açısından da zaruridir.”
Almanya ziyaretinde dikkat çeken bir diğer husus, Türk tarafının AB sürecine yaptığı atıf ve vurgunun Almanya kanadında beklenen karşılığı bulamaması oldu. Kameralar önünde Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecine ve AB katılım müzakerelerine değinmekten kaçınan bir Merkel vardı. Öyle görünüyor ki AB sürecine ilişkin konuların açıkça konuşulması için ilişkilerde daha fazla mesafe kat etmek gerekiyor. Bu noktada önümüzdeki ay Türkiye’nin Alman Ekonomi Bakanı Altmaier ve kalabalık bir iş adamı heyetini ağırlayacak olması, Almanya ile ikili ilişkilerde yakalanan ivmenin sürdürüleceğini gösteriyor. Almanya’dan dönüşte ayağının tozuyla 1 Ekim tarihinde yeni yasama yılının açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük ticari ortağımıza sırtımızı dönemeyeceğimizi söyleyerek, AB ile ilişkilerdeki olumlu seslerin önümüzdeki günlerin müjdecisi olduğunu vurgulaması dikkat çekiciydi. 2000’lerin başında AB reformlarını hızla gerçekleştiren Türkiye’nin yabancı yatırımlar için çok daha cazip hale geldiğini hatırlamak gerekiyor.
Çisel İleri, İKV Araştırma Müdürü